Milletimiz adil ve güçlü devleti sever II
KUL HAKKI
IRAK ZİYARETİ NASIL OKUNMALIDIR
Şiir
OSMANLININ ARAPÇAYA İLGİSİ
Gerçekten ‘fahiş fiyat’ var mı?
GELENEKSEL TIP
Özeleştiri mi/Savunma mı?
SEN YOLA ÇIK YOL SANA GÖRÜNÜR -1
NEDEN KAYBEDİYORUZ?
Ragbi Sporu
İSLAM DÜNYASI NEDEN DÜZELMEZ VE NASIL DÜZELİR? -2-
Yaz lastiği zamanı geldi
ÇANAKKALE GEÇİLDİ Mİ?
RAMAZAN AYINDA SAĞLIKLI BESLENME
Önceki çalışmalarla alt yapısı derinden derine hazırlanan nihayet dershane tartışmasıyla alevlendirilen bir yangına, ve yönü aynı kıbleye dönük olan kişilerin birbirini karşı tarafa almasına, üzülerek şahit oluyoruz.
Kim haklı, kim haksız tartışmasından öte bir ızdırabı dile getirmek istiyorum: On yıllarca sadece ortak hassasiyetlerinden dolayı ötekileştirilen, zulme uğrayan, aşağılanan, sistemin dışında tutulmaya çalışılan insanların tamda ufukta ışık göründü, karanlık günlerden sonra yeninden Milletimizin aydınlık yarınlara ele ele yürüyoruz dendiği günlerde karşı karşıya getirilmeleri, birbirlerini dinlemeden, birbirlerine basın ve sosyal ağlar üzerinden mesajlar gönderdikleri bu süreç umarım biran evvel sona erer ve kendimizi birilerine daha fazla güldürmeyiz.
Ne iktidar, ne siyaset nede dershaneler birliğimizden beraberliğimizden daha önemli değildir. Fitne oyununa ilk kimin geldiği bu kavgayı ilk kimin başlattığı da önemli değil. Mühim olan fitne ateşini birlikte söndürüp milletimizin yoluna devam edebilmesini sağlayabilmemiz. Bize yakışan fitne ateşini körüklemek değil, göz yaşlarımızla da olsa bu ateşi söndürmek için dertlenmek, kardeşlerimizin arasını düzeltmektir.
Dershanelerin gerekli olmadığı ve kapatılmasının uygun olacağını düşünenlerinde dershanelerin elzem olduğunu ve kapanmaması gerektiğini düşünenlerinde düşünceleri birer içtihattır. Detayına girildiği zaman her iki düşüncenin de baktığımız yere göre haklı tarafları olabilir. İki görüşü savunanlarında kendi düşüncesinin doğru olduğuna samimiyetle inandıklarını biliyorum. Ancak özünde İslami değerleri dayanak alan kişilerin kendi içtihadının haklı olduğunu ispat yada kendi içtihadını uygulamak için daha üst kurallar konumunda ki kardeşlik hukuku ıskalaması doğru olmaz.
Bilinen bir hadisedir, Sevgili Peygamberimiz (S.A.V) Muaz b. Cebel(r.a.)'ı Yemen'e vali olarak tayin ettiğinde, ona diyor ki;
-''Oraya varınca ne ile hükmedersin?"
Muaz B.Cebel : "Allah'ın kitabıyla hükmedeceğim'' diyor.
''-Peki ya Allah'ın kitabında bulamazsan?"
Muaz B. Cebel : ''Resulünün sünnetiyle hük¬mederim'' diyor.
''-Peki Ya Resulünün sünnetinde de bulamazsan?
Muaz B. Cebel ''O zaman içtihat ederim Ya Resulallah" diyor ve bu cevap Sevgili Peygamberimizin çok hoşuna gidiyor.
Genel kaide; "Mevrid-i nass'da içtihada mesağ yok¬tur" Yani kitap ve sünnette açık hüküm bulunan konularda içtihatla uygulamaya yapmaya gerek yoktur.
Ayeti kerimede; ''Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin'' buyrulurken, hadisi şeriflerde bu prensip defalarca tekrar edilirken içtihat farklılıkları gerekçe gösterilerek kendi içtihadımızın daha doğru olduğunu göstermek için kardeşlik hukukunu çiğnememizin yakışığı bulunmamaktadır.
Önce kardeşiz! Ülkemizin pek çok alanda son yıllarda geldiği olumlu nokta bu kardeşliğin bir sonucudur. Gelinen noktada iktidarın uygulamaları gibi, onun başarısı için gecelerini duada geçiren gönüllerin, bir gönlü fethetmek için dünyanın öbür yanına gözünü kırpmadan gidenlerinde emeği ve katkısı vardır. Tecrübeler göstermiştir ki rahmet nazarı birlik ve beraberliğin üzerinedir, fitnenin ve ayrışmanın üzerine değil.
Özgürlüklerin Genişletilmesi Ve İç Güvenlik Paketi Neler Getiriyor?
Bayrak Hadisesi ve Çözüm Süreci
Milli Bir Yayıncılık
Tehlikenin farkında mıyız ?
Fıtratla Oynama
Devlet İle Millet Kucaklaşıyor
Gönüllere Giden Yol
17 Eylül 1961
28 Şubat (II)
28 ŞUBAT (I)