MÜSLÜMAN; ŞANS OYUNLARINDAN VE YILBAŞI KUTLAMALARINDAN UZAK DURUR

     Bir yılı geride bırakıp yeni bir yıla başlarken, kâr da mı yoksa zararda mı olduğumuzu düşünmemiz gerekmektedir. Müslüman, nefs muhasebesini hiç bir zaman ihmal etmemelidir. Her zaman nefsimizle hesaplaşarak, hayatımızı güzel ahlâk sahibi olarak yaşamakla yükümlüyüz. Biliriz ki, nefs muhasebesinin ihmali, iflasın işaretidir.İmtihanda bulunduğumuz dünya hayatını çok iyi değerlendirmeliyiz. Her zaman nefs muhasebemizi yapmalı, hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekmeli, kulluk görevimizi daha iyi yapmak için gayret sarf etmeliyiz. İmtihanda olduğumuz bu dünya hayatın da geçen her günümüzü ve yılımızı hakkıyla değerlendirebildik mi? sorusuna cevap aramalıyız. Boşuna geçen günler ve yıllarımız için üzülmeli, Nasuh bir tövbe ile hayatımızı hakkıyla değerlendirmeye gayret etmeliyiz. Dünyevi ticaretimizde hesap yaptığımız gibi uhrevi ticaretimiz içinde; Allah (c.c.)' ın huzurunda hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekerek hayatımızı yaşamalıyız.

    İslâm; şans faktörüne dayalı olan her türlü tertip ve oyunları yasaklanmıştır. Müslüman, hayatını helâller dairesinde yaşayıp, bütün haramlardan kaçınmak zorundadır. "Diyanet İşleri Başkanlığı Din işleri Yüksek Kurulu; ‘Şans faktörüne dayalı olan piyango, toto, iddia, müşterek bahis, ganyan gibi tertipler, oyunlar kumardır ve haramdır. Bu tür kumarların, geniş kitlelerin iştirak etmesi sebebi ile zararı daha da yaygın olmaktadır.' Bir şeyin helâl-haram oluşu herkesin yapmasından belirlenmez. Helâli-haramı din belirler.Haramı işleyen kişi sonuçlarına katlanır. Herkes piyango alıyor bende alayım anlayışı yanlıştır. Helâl rızık çok önemlidir. Şans oyunları emeksiz kazanç olduğu için haramdır. Bütün şans oyunları kumar ve haramdır.Piyango alırken, para çıkarsa o parayla hayır yaparım diyenler büyük bir hataya, gafletedüşmektedirler. Kirli su içilmediği gibi kirli suyla abdest de alınamaz. Kendi hür iradesi ile Müslüman olan bir kişi; İslam'ın yasakladığı şans oyunlarından ve yılbaşı kutlamalarından uzak durur. Müslüman; asla başka inançlara ve inançsızlıklara mensup olan, Yahudi, Hıristiyan, Mecusi v.b. İslâm dışı toplumlara benzemeye çalışmaz. Kendi değerlerimiz bizlere her yönden, maddi ve manevi olarak yeterli güzellikleri sunmakta, güzel ahlâk sahibi olmamızı sağlamaktadır. Değerli kardeşlerim diyelim ki Hıristiyan bir komşunuz var ve bu komşunuz bir gün camiye gelip ibadet ettiğini, kurban bayramında kurban kestiğini görseniz ne düşünürsünüz? Hıristiyan komşunuzun Müslüman olduğunu düşünürsünüz değil mi? Pekala bu durumun tam tersi olursa Müslüman kişi Hıristiyanların, Yahudilerin veya başka inançların  inandıkları değerlerini onlar gibi benimseyip yerine getirse onlar ne düşünür? Allah (c.c.) muhafaza buyursun Müslüman komşumuz Hıristiyan, Yahudi v.b. inancımıza sahip oldu demezler mi? Elbette ki derler.O'nun içindir ki başka inançların önemli gördüğü hususlardan uzak durarak, İslam'a uygun olarak yaşamalıyız.  

    Aslında, kış gün dönümünü kutlama âdeti, çeşitli Asya ve Avrupa putperest (pagan) topluluklarında vardı. Tarihî kayıtlara uygun olmadığı halde Hz. İsa´nın doğduğu gün kilise tarafından 25 Aralık´a çekildi, eskiden beri yapılmakta olan kutlamaların Hıristiyanlığa dahil edilmesi hedeflendi. Ancak zaman içinde bu kutlamaya katılan diğer kiliseler aynı tarihte birleşmedi, farklı tarihleri benimsediler. Yılbaşında yapılan Noel Yortusuna (Hıristiyanlığa mahsus bir âyine) adı karıştırılan Noel  (Aziz Nichola, Santa Claus) aslında; yani tarihî bir şahıs olarak bir Hıristiyan azizi (ermişi) dir. Zaman içinde bu azizin tarihi kimliği değiştirilmiş, kendisiyle ilgili birçok efsane uydurulmuş ve ilk defa 17. asırda Almanya´da Noel Yortusuna karıştırılmış, daha sonra bu uygulama Hıristiyan dünyasına yayılmıştır.  

    Hadis-i Şerifte: "Kim herhangi bir kavme (gruba) benzeşirse o da onlardandır." buyrulmuştur.

Özellikle bu hadis-i şerif çok önemli psiko-sosyal gerçeklere işaret eder. Şeklî benzeşmenin sonucu, itikadî benzeşmeye götü¬receğini anlatır. İbn Haldun da konuyla ilgili olarak önemli tarihi gerçeklere parmak basar. Mağlupların, galipleri taklit etme psi¬kolojisi yaşadıklarını anlatır. İnsan ancak sevdiği¬ni, takdir edip büyük gördüğünü taklit eder. Şeklî taklit, itikadî taklide götürür. Bu ilmi gerçeğe de dikkat çektikten sonra ge¬nel bir fıkhî kaideyi hatırlatıp, mesele hakkında âlimlerimizin istinbatlarını (bir kısmını verdiğimiz naslardan çıkardıkları hüküm¬leri) nakledelim. İttifakla kabul edilen bu fıkhî kaide şudur: "Müslüman'ın, bir başka dinin şiarı (alameti farikası) olan bir fi¬ili kendi ihtiyarı ile yapması küfürdür." Yılbaşı v.b. kutlamalar, âlimlerimizce başka dinlerin ve inanç sistemlerinin şiarları olarak görülmüş ve bu konudaki hü¬küm ona göre verilmiştir. Hülâsa: 

1- Yılbaşı gibi başka inançların şiarı olan günlere, o güne tazîm ve kutlama maksadıyla katılmak, aynı maksatla o günlerde tebrikleşmek ve hediyeleşmek, yine aynı maksatla hindi vb. al¬mak, yemek, ziyafet çekmek, aynı maksatla bu tür kutlamalara katılmak Müslüman'a yakışmaz. Bu kutlamalara katılmış ve tövbe etmemiş bir insanın imanından, ibadetlerinin boşa gitmesinden korkulur.

2- Yıl başı gecelerinde her türlü ahlaksızlık sanki doğruymuş gibi kendini Müslüman diye tanıtanlarca da meşru gösterilmekte, içki v.b olumsuzluklar büyük bir çılgınlık içinde tüketilmektedir. Bu asla bir Müslüman'ın özelliği olamaz. İnsanlar inançlı olmasalar bile bilimin zararlarını empirizm (deneycilik) yöntemi ile somut olarak ortaya konulan şekline göre bile içki v.b. kötü fiillerden uzak durmaları gerekir. Çünkü içki bütün kötülüklerin anasıdır. Trafik kazaları, öldürmeler, boşanmalar v.b. fert ve toplum açısından ortaya çıkan bir çok problemin asıl kaynağıdır. Müslümanların, hangi maksatla olursa olsun, o günlere mahsus herhangi bir kutlama yapmamaları gerekir. Bu yıl ayrıca Covid 19 ile yoğun mücadele yapıldığından yasak olan günlerde dışarı çıkılmamalı ve herhangi bir alanda toplanılmamalıdır.

  Müslüman, yılbaşı kutlaması, şans oyunları ve haramların her birinden uzak durup çalışıp alın teri ile helâlinden kazanıp ibadetlerini yaparak kulluğunun gereğini yerine getirmelidir. Rabbimizin rızasını kazanan gerçek Mü'minlerden olmamız duası ile sıhhat ve afiyetler dilerim.


Yazarın Diğer Yazıları