TAKVÂ NEDİR? NEDEN ÖNEMLİDİR?

Allah (c.c.) katında üstün olabilmenin yolu, İman edip İslâm'a uygun bir şekilde emredilenleri yerine getirip yasaklananlardan da kaçınmakla mümkündür.Takvâ Nedir? Sözlükte;korumak, korunmak, sakınmak, saygı göstermek, itaat etmek, korkmak, çekinmek anlamlarına gelmektedir.Dini terim olarak anlamı ise;Allah (c.c.)'ın ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)'in emirlerine uyup yasaklarından kaçınarak, sakınarak günahlardan uzak durup sevap kazandıracak amelleri yaparak kurtuluşa erme çabasıdır diyebiliriz.

Takvâ sahibi Mü'minler, her türlü küfür ve şirkten uzak dururlar. Büyük ve küçük günahları terk ederler. Sevap-günah, helâl-haram konularında çok derin bir hassasiyete sahiptirler. İslâm da helâl ve haramlar bellidir. Takva sahipleri helâl olan konularda aşırılığa yönelmedikleri gibi haram olanlara hiç meyletmezler ve kesinlikle küçük günahlardan da uzak dururlar. Allah (c.c.)'ın razı olmayacağı her türlü olumsuzluklardan uzak durup yüz çeviririler. Takvânın üst mertebelerinden biri, her ne şekilde olursa olsun Allah'a itaat edip hiçbir şekilde isyan etmemek, O'nu daima zikredip hiç unutmamak ve her zaman şükredip küfran-ı nimette bulunmamaktır. Kişinin takvâsı, öncelikle haramlardan kaçınması ve sonrasında emredilenleri yapması ile değerlendirilir.Dikenli bir yolda yürüyen insan, zarar görmemek için nasıl dikkatli, titiz, uyanık hareket ederse; Mü'min de dini hayatında öncelikle haramlara düşmemek için dikenli yolda yürüyen gibi dikkatli ve hassas davranmalıdır.Bu anlamda takvâ sahibi olmak için tenhada, toplum içinde, bela, musibet anında, bollukta ve darlıkta hep imtihan edildiği şuuru ile hareket etmeyi gerektirir. Kısacası; İslam'ın emrettiklerini yapıp yasak ettiklerinden de sakınıp uzak durmayı başarmak demektir.

Takvâ sahiplerinin bir çok özellikleri âyet ve hadislerde çok net bildirilmiştir.Öncelikle her işlerinde Allah (c.c.) ve Resulü Hz. Muhammed (s.a.s.)'in emirlerini yerine getirip yasaklarından kaçınırlar. Her zaman Allah (c.c.)'ın rızasını gözeterek hareket ederler.Allah (c.c.)'ın var ve bir olduğuna, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe öldükten sonra dirilmeye, kaza ve kadere İman ederler. Allah (c.c.)'ın rızasını gözeterek, yakınlara, yetimlere, yoksullara,ihtiyaç sahiplerine yardım ederler.Namazı huşu içinde dosdoğru kılarlar,maddi imkanları olanlar zekatlarını verirler, hac görevlerini imkan bulunca geciktirmeden yapmak için çaba sarf ederler. Her hangi bir konuda yaptıkları anlaşmalarına sadakat gösterirler.Sıkıntı, hastalık, savaş ve benzeri imtihanlarında isyan etmezler, tam bir teslimiyet ile sabır gösterirler. Bollukta ve darlıkta Allah (c.c.) için infak ederler.Adaletten ayrılmazlar, öfkelerini yutarlar, affedicidirler. Kötülükte, yanlış işlerde bile bile ısrar etmezler. Bir günah işlediklerinde hemen Allah (c.c.)'ı hatırlayıp tövbe istiğfar ederler. Kısacası takvâ; sevap, günah, helal, haram konularında derin bir hassasiyet gerektirir. İslam da helâl ve haramlar bellidir. Ancak bu ikisi arasında şüpheli olan şeylerde vardır. Takvâ sahipleri; Allah (c.c.)'ın emirlerini yapıp yasaklarından da kaçınırlar ve aynı zamanda her tür şüphelilerden de gerçek anlam sakınarak İslam'ı en güzel bir şekilde yaşamış olur.

Âyet-i Kerimelerde: "…Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.” (Hucurat Sûresi âyet:13) "Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi âdil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış) tır. Allah'a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilmektedir.” (Maide Sûresi âyet:8) buyrulmuştur.

Hadis-i Şeriflerde: "Bir kul günaha girerim korkusuyla, yapılması mahzurlu olmayan bazı şeylerden bile uzak durmadıkça, müttakîler/takvâ sahipleri derecesine ulaşamaz.” (Tirmizî, Kıyâmet, 19/2451, İbni Mâce, Zühd, 24) "Nerede ve nasıl olursan ol, Allah'dan kork! Kötülük işlersen, hemen ardından bir iyilik yap ki, o kötülüğü silip yok etsin. İnsanlara karşı da güzel ahlakla muamele et!” (Tirmizî, Birr, 55/1987) buyrulmuştur.

İmtihan edilmek üzere gönderildiğimiz dünya hayatımızı takvâ sahibi olarak yaşayıp Allah (c.c.)'ın rızasını kazanan Mü'minlerden olmamız duasıyla sıhhat ve afiyetler dilerim.


Yazarın Diğer Yazıları