AK Ağaca Bir Şey Olmasın

Bundan on altı yıl önce bu topraklarda bir ağaç dikildi. (Kasım 2002) O ağaç bu toprağı sevdi, toprak da ağacı sevdi. Bu ülkede yaşayan insanların en az yarısı o ağacı tımarladı, suladı, gübresini attı, budadı, ilacını verdi. O ağaç da kısa zamanda dal- budak verdi, tatlı meyvelerini ikram etti. Kimi insan o ağacın gölgesine sığındı, kimi meyvesini yedi, kimi çiçeklerini kokladı, kimi de o ağacı uzaktan seyretti, yeşiliyle ruhunu rahatlattı, huzur buldu. Bu ülkede kahir ekseriyet o ağacın yaşaması, ayakta kalması için dua etti. Hasılı bu topraklarda yaşayan seksen bir milyon, o ağaçtan fayda gördü, dışarıdaki bir buçuk milyar Müslüman da o ağaca baktı, ümit besledi.

Evet, o on altı yıllık ağaç Ak Parti ağacıydı. Bu topraklar ilk defa böyle uzun ömürlü, meyvesi bol, gölgesi serin, dalları geniş bir ağaç gördü. O ağaç bu ülkenin çehresini değiştirdi, makus talihini yendi, ümitsiz gönüllere ümit oldu, özgüven verdi. O ağaç sayesinde bereketli yıllar yaşadı bu topraklar, bereketli hasatlar gördü, ülke bir baştan başa duble yollarla, köprülerle bağlandı, sarıldı. Işıl ışıl evler yapıldı, model model arabalar alındı, dağdaki çobanın dahi telefonu oldu, laptoplar evlerin baş köşesine yerleşti.

Evet, Ak Parti ağacını bu millet sevdi, bir daha da bırakmadı. Hala gölgesine sığınmaya, meyvesini toplamaya devam ediyor. Son günlerde birileri kırabilir miyim diye ağacı salladı, bir rüzgar esti, bir kısım yapraklar döküldü. Hepimizi bir korku aldı: Ağacımız kuruyor mu acaba? Bu ağaçta seksen bir milyonun emeği var, alın teri var, asla kurumasına, kurtlanmasına müsaade edemezdi, seyirci kalamazdı. Bu ağaç tekrar yapraklarını açmalı, yeşil kalmalı, bir zaman daha meyvelerini vermeli. Bu ağaca bu ülkenin, hatta bütün ümmetin ihtiyacı var. Bu ağaç kurursa, onun yerini alacak güçte, onun meyvesi kadar bereketli, tatlı ağaç yok ormanda. Her bireye görev düşüyor. Ağacımızı kurutmayalım. Üç- beş kuruş kaybettik diye ağaca balta vurmayalım.

Bu kasırgalar gelir geçer, sararan dallar yeniden yeşerir. Nitekim o işaretleri gördük. Bu kış hep kalmayacak, nice baharlar göreceğiz, bu ağaçtan nice dallar çıkıp dünyanın dört bir yanına uzanacak, tıpkı Ertuğrul Gazi'nin bağrından çıkan ağaç gibi. Osmanlı denilen ağacın köklerinden süren bu ağaç, bir zaman daha bu ümmete gölge yapmaya, meyve vermeye devam edecek. Yeter ki dik duralım, şahsi hesaplar peşine düşmeyelim. "Gönlümüz kırıldı, koltuğumuz alındı, kesemiz zarar gördü” diye Ak Parti ağacına balta vurmaya kalkışmayalım. Ak ağaca bir şeyler olursa hepimize olur.

Ak Parti ağacından kimler faydalanmadı ki! Başta üç buçuk milyon Suriyeli mülteci onun gölgesine sığındı, ölümden kurtuldu. Afrika'nın içlerinden Myanmar'a kadar milyonlarca insan Ak Parti ağacı sayesinde ekmek gördü, su gördü, gölge gördü, ilgi gördü. Onların dualarıyla ayakta Ak Parti ağacı.

Geçmişte Milli Nizam, Milli Selamet, Refah, Fazilet, Saadet isimli ağaçlar diktik, ama büyüyemediler, toprak onları sevemedi. Geçmişte Demokrat ve Anavatan ağacını, bugün de Ak Parti ağacını sevdi bu toprak. Belki hepsinden daha çok sevildi Ak Parti ağacı bu toprakta. Dünyanın ve bölgenin en netameli döneminde geldi, bu ülkeyi gölgesine almayı, bütünlüğünü korumayı başardı, kalkan oldu okyanus ötesinden gelen oklara, etraftaki ateş çemberini yardı, terör koridorunu kesti. AK Parti dediğimiz o tek ağaç, o tek iktidar sayesinde bu millet krizlerden kurtuldu, kasırgalardan korundu. Kıymetini bilmeli, karanlığa taş atmamalı, bildiğimizden şaşmamalı, maceraya kapı açmamalıyız.

Dikkat edin Ak Ağaca,

Sel almasın, yel vurmasın.

Meyvesini yiyecekken,

Namertler balta vurmasın.

 

 


Yazarın Diğer Yazıları