AK Parti’nin Başarısında Duaların Rolü

On altı yıldır AK Parti hükümetleri bu ülkeyi yönetiyorsa, oy oranı hep yüzde elli bandında geziyorsa, burada elbette hizmetin, çalışmanın rolü büyük. Zira Allah çalışana verir. Atalar, "çabalayan koyun mundar ölmez” demişlerdir. Ayet-i Celile'de de, "İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır” buyrulur. Emeksiz yemek olmaz. Efendimiz bile sadece dua ile yetinmemiş, bizzat zırhını giyerek, tedbirlerini alarak cepheden cepheye, seferden sefere koşmuş, ömrünün büyük kısmını cephelerde geçirerek bu dini yaymış ve bize kadar ulaştırmıştır.

Öbür yandan AK Parti'nin başarısında duaların rolü de çok önemlidir. AK Parti Hükümetleri bir yandan yollar, köprüler, hava meydanları yaparken, hastaneler de yapmış, sağlıkta dönüşüm gerçekleştirmiş, sosyal destekleri artırmış, insana dokunmuş, milyonlarca hastanın, mağdurun, yoksulun duasını almıştır. Sadece vatandaşına hizmet etmemiş, dünyanın neresinde bir mazlum, mağdur, aç ve sefalet içinde insan varsa, oraya koşmuş, sahip çıkmış, zulme, açlığa seyirci kalmamıştır. Hep mazlumun yanında olmuştur. Yardım kuruluşlarının da önünü açmış, deprem, sel ve kıtlık felaketlerinde en önde olmuş, Kızılay'ıyla, AFAD'ıyla, TİKA'sıyla, İHH ve diğer dernek ve vakıflarla Afrika'nın ve Uzak Doğunun en ücra noktalarına gitmiştir. Dolayısıyla o mazlum insanların duasıyla Ak Parti ve onun lideri bu günlere gelmiş, milletin gönlündeki yerini korumuştur. Kısaca ,”insanı yaşat ki devlet yaşasın” inancıyla hareket etmiştir AK Parti ve onun lideri Erdoğan.

Efendimiz (SAV) buyurur: "Üç kişinin duası geri çevrilmez: Misafirin duası, mazlumun duası ve ebeveynin (anne-babanın) duası”. Bugün mülteci ve misafir durumundaki Suriyelilerin duası da Sayın Erdoğan'ın üzerindedir.

Türkiye genelinde iki kişiden birinin oy verdiği, Konya bölgesinde dört kişiden üçünün desteklediği ve iktidara taşıdığı bir partinin omuzlarındaki yük dünden bugün daha ağırdır. Bu büyük destek sürerken, AK Parti yönetimini rehavete sürüklememeli, daha çok sorumluluğa, daha çok kucaklayıcı olmaya sevk etmelidir. Bu başarı Rabbimizin tevfikiyle gerçekleşmektedir. Halka teşekkür ederken Allah'a da şükretmeyi unutmamalıyız.

Evet, toplumumuzun çoğunluğu kurulan tuzağın, gelen tehlikenin farkındadır. Yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi de bundan böyle hükümet krizine yol açmayacaktır. Millet Parlamentoda her renge yer verirken AK Parti'nin tek başına hükümet kurmasını, Mecliste çoğunluğu almasını sağlayacaktır. Avrupa'sı, Amerika'sı, İsrail'i, bu millet ile oynanamayacağını anlayacak, medya patronları, not ve finans çevreleri hadlerini bilecektir. Bugüne kadar "istediğimiz hükümeti kurarız, istediğimizi yıkarız” diyen dış ve iç güçler anlayacak ki bu milletle oynamak, milletin oyunu belli partilere kanalize etmek öyle kolay değil. Bu millet basireti ve ferasetiyle koyun gibi güdülemeyeceğini gösterecek.

AK Parti yönetimi de sanmasın ki "milletin oyları çantada keklik, millet bizi bildi, başkasına artık yüz vermez”. Hayır efendim, yakın tarihimiz yok olan partilerin enkazıyla dolu. Gitmez, bitmez denilen Demokrat, Adalet, Anavatan partileri yok olup gittiler. MHP bölündü, baraj korkusuna düştü. CHP de bölünme tehlikesiyle karşı karşıya.

Ben şahsen AK Parti'nin başarısında duaların, sadakaların rolüne inanıyorum. Suriye mazlumlarına verdiğimiz sadakalar, hastanelerde hastalarımıza yapılan hizmetler, onların ettikleri dualar AK Parti'nin ve onun liderlerinin önünü açmaktadır. Rabbimiz o dualar ve sadakalar hürmetine kurulan onlarca tuzağı yine bozacak, anketçileri bile şaşırtacaktır. Çünkü kalpleri çeviren Allah'tır, AK Parti kendini bozmadığı müddetçe bu millete bir zaman daha hizmet edecektir. Erdoğan gibi dini bütün, lider vasıflı insanı da bu millete nasip eden Allah'tır. Ona ne kadar şükretsek azdır.

Sonuç olarak, bu başarı sadece AK Partililerin çalışmasının eseri değil. Evet, AK Parti kadın kollarının kapı kapı dolaşıp broşürler dağıtması, belediyelerin çalışmaları, vekil adaylarının gayretleri, merkezi hükümet hizmetleri her zaman AK Partinin puanlarını artırmıştır. Gönül almak, gönle girmek hizmetten daha ok tesirlidir. Dolayısıyla önce kalpleri çeviren, yönlendiren Rabbimize borçluyuz. Dolayısıyla O'na çok şükretmeli, kerameti kendimizden bilmemeli, "zahmette rahmet var” anlayışıyla çalışmalı, adaleti gözetmeli, sonuçta emaneti ehline vermeliyiz.


Yazarın Diğer Yazıları