Anadolu Sıradan Coğrafya Değil

Yeryüzünde bazı coğrafyalar, bazı bölgeler var ki, kilit noktadadır, ülkeleri, kıtaları ve denizleri birbirine bağlayan köprü konumundadır, gelmiş geçmiş medeniyetlerin beşiğidir, dinlerin ve peygamberlerin ilk vatanıdır, kutsal mekanların merkezidir, insanlığın yaşamak için ihtiyaç duyduğu enerjinin çıktığı kaynaktır veya enerji kaynaklarına ulaşan hatların geçtiği yoldur. O sebeple böyle bir coğrafya kıskanılır, sık sık harplere-darplere şahit olur, sahne olur. Böyle bir coğrafyada güçlü bir devletin olması istenmez, böyle bir coğrafyada herkes atını oynatmak ister, herkes borusunu öttürmek ister, herkes bu topraklara sahip olmak veya sahiplerine hükmetmek ister. İşte özelliklerini tarif ettiğimiz tek coğrafya Anadolu yarımadasıdır. Çünkü Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının tam ortasında kilit noktadadır, enerji iletim hatlarının geçtiği yoldadır, tarihteki ticaret- ipek yolunun güzergahıdır. Bu coğrafyada Hititler, Sümerler, Lidyalılar, İyonlar, Medler, Persler, Romalılar, Bizanslar, Selçuklular ve Osmanlılar gibi onlarca millet ve devlet yaşamış, medeniyetler kurmuş, bu günlere kadar da izleri gelmiştir.

    O yüzden Anadolu yarımadasında kurulan ve gelişen güçlü bir Türkiye kıskanılmaktadır, parçalamak için oyunlar oynanmakta, senaryolar yazılmaktadır. Bu ülkenin düşmanı çoktur, daha doğrusu "ah benim olsa” diyeni çoktur. Gel gör ki bin sene önce Türkler gelmiş, oturmuş, haçlı ordularıyla atılmak istenmiş ama atılamamış, bundan sonra da söküp atması mümkün değildir. Tek çare, bölmek, parçalamak ve içten çökertmek, ekonomisini bozup ele- güne muhtaç etmek, güçsüz ve mecalsiz bırakmaktır. İşte bu günlerde bu senaryo yazılıyor ve sahneye konuluyor.

  Yazarımız Yılmaz Altınsoy yazdı. Çanakkale kumandanlarımızdan Makedonya- Ohrili Binbaşı Kemal Bey, 1947'lerde Cumhurbaşkanı İnön'üye mektup yazıyor. Lozan antlaşmasından önce İngilizlerle yapılan dört maddelik gizli antlaşmadan bahsediyor. Bu gizli antlaşmanın maddelerinden biri, kurulan yeni Ankara Hükümeti tarafından hilafetin-halifeliğin kaldırılmasıdır, hilafetin kaldırılacağına söz verilmesidir. Lozan'dan önce böyle bir gizli anlaşma yapılıyor ve "halifeliği kaldıracağız” sözü veriliyor İngilizlere. Nitekim İngiliz parlamentosu, Lozan antlaşmasının onayını, halifeliğin kaldırıldığı 3 Mart 1924 tarihine kadar erteliyor, daha sonra onaylıyor. Lozan'dan önce yapılan ve gizli tutulan dört maddelik antlaşmada sanıyoruz, laiklik ve Avrupa'dan alınacak kanunlar gibi, Ayasofya'nın müze yapılması gibi başka sözler de var. Bugün anlıyoruz ki başta İngilizler tarafından bu ülkenin ta yüz yıl önce ayakları, elleri bağlanmıştır, hareket kabiliyeti sıfırlanmıştır. İlk defa bir Tayyip Erdoğan çıkıp bu bağları koparıp atmaya kalkmıştır,  dolanan zincirleri kesip atmak istemiştir. Evet, sadece istemiştir, henüz kesip atamamıştır, çözememiştir. Ama çözme niyetini taşımaktadır. Yeter ki millet olarak arkasında duralım ve güç ve cesaret verelim.

   Evet, Anadolu yarımadası, dünyanın gözbebeğidir. Dünya buradan gözetlenir, dünya hakimiyeti bu topraklardan geçer. Avrupa'nın zengin halkı bu toprakların çevresinde çıkan gaza-petrole muhtaçtır, dünyayı dolaşan ticaret gemileri bu toprakları çevreleyen denizlerden ve boğazlardan geçmek zorundadır. En büyük hava meydanı bu topraklarda kurulmuştur. Çin'den Avrupa'ya uzanan ve bu topraklardan geçen ipek yolu yeniden canlanıyor. Bu toprakları kimse boş veremiyor, bu toprakların etrafında dolaşıyor. Son yıllarda Suriye ve Irak dağıtıldı, zayıf ve mecalsiz bırakıldı, sıra İran ve Türkiye'de. Senaryo çoktan yazıldı, sahneleniyor. İşte bu senaryoyu akamete uğratacak tek lider Erdoğan'dır. O yüzden Erdoğan'a sahip çıkmalı, arkasında durmalıyız. Küçük siyasi hesaplar zamanı değil. Silah ve ekonomik ambargolar ardı ardına geliyor. "Kötü komşu ev sahibi yapar” kavlince biz de silahımızı yaptık, yapıyoruz, şimdi dolar hegemonyasından kurtulma zamanı.

   Son söz; dolar başımıza yular olmaya başladı, bu yuları çıkarıp atma zamanı.     


Yazarın Diğer Yazıları