Birlikte Olma Zamanı


Terörle mücadelemiz hız kesmeden devam ediyor. İçeride artık terörün belini kırdık hiç doğrulmamak üzere. İçeride saklanan üç -beş yüz münferit terörist dışında gruplar halinde hareket eden, kurtarılmış bölgeler ilan eden, dağlarda cephanelik olarak donattıkları mağaralarda planlar kuran bir terör örgütü kalmadı. Bugünlerde ağırlıklı olarak Suriye'nin kuzeyinde, ABD'nin himayesinde PYD ve YPG dediğimiz örgütle beraber hareket eden PKK, giderek ümidini ABD'ye bağlamış durumda, son çırpınışlarını yaşıyor.    
Evet, Suriye'nin kuzeyine bir kara ve hava harekatı an meselesi, ABD ile müzakereler devam ediyor. Kendi göbeğimizi kendimiz kesmek durumundayız. ABD ile kuyuya inilmeyeceği anlaşıldı. ABD ile de çatışmak istemiyoruz, onun için hava sahasının açılmasını bekliyoruz. Gerekirse uçak uçurmadan da menzili kırk kilometreyi bulan tanklarımızla dağları taşları döveriz, önümüzdeki bütün tahkimatları yıkarız. Askerimiz hazırlıklarını ve yığınağını yaptı, emir bekliyor. İçeri de birlik ve beraberlik içinde olmalıyız ki Hükumet ve askerimiz milleti arkasında hissetsin.    
Evet, ABD izin vermedi, vermeyecek. Çünkü Kuzey Suriye'de bir uydu ve garnizon devlet kurma peşinde, milyarlarca dolar yarım yaptı,  silah getirdi, eğitimler verdi, planlar çizdi. Bütün bu harcamalarını Türkiye hatırına boş veremez. Ancak yumruğumuzu vurursak belki geri adam atar. Evet, büyük ve riskli bir savaş an meselesi, Irak ve Suriye'nin belli kesimlerinde zaten askerimiz bulunuyor. İçerdeki mültecileri gönderebilmek ve dışarıdan gelecek terör saldırılarını önleyebilmek ve ileride başımızı ağrıtacak bir oluşuma izin vermemek için Suriye'de olmak ve güvenli bölge kurmak zorundayız. En az üç cephede savaş yaptığımız şu dönemde birliğe ve dayanışmaya, Sayın Erdoğan'ın deyimiyle "Türkiye İttifakı”na çok ihtiyacımız var. Siyasiler olarak yarışmaya değil, barışmaya ihtiyacımız var. İçeride birliğimizi sağlayamazsak, birbirimizin kuyusunu kazarsak, iktidarı ve Ak Partiyi zayıflatmak veya bölmek için her türlü senaryonun ve oyunun içinde olursak, dışarıda güçlü bir görüntü veremeyiz, cephede canhıraş mücadele eden askerlerimizin arkasında duramayız ve onlarda büyük bir moral çöküntüsüne yol açarız.      
Evet, ülkemiz sadece içeride ekonomik sıkıntılarla uğraşmıyor, dışarıdan da küresel güçlerin saldırısı altında. Sınırlarımızın hemen dibinde bir devlet kurulmak ve bizden de toprak koparılmak isteniyor. Böyle bir konjonktürde özellikle iktidar partisi olan Ak Parti kendi içinde bölünmelerin önüne geçmeli, hiziplere fırsat vermemeli, birliğini korumalıdır.  Burada iktidar partisinin direncini kıracak ve yatağa düşürecek virüslere dikkat çekmek istiyorum.      
Evet, devlet içinde, bir de AK Parti içinde çöreklenmiş virüsler tehlike saçıyor. Bazı kraldan çok kralcılar var ki, Ak partili görünerek  Ak Partiye zarar veriyorlar. Beyanlarıyla, mesajlarıyla AK Parti içinde hizipler oluşturuyorlar. Bir münafık grup daha var ki, bunlar geçmişte Fetö'nün ekmeğiyle yetişenlerdir, çalmayla, hileyle bir yerlere gelenlerdir. Bunlar devleti ve hükumeti zaafa düşürmek için bin bir türlü plan kuruyorlar ve içeride bir kaos ortamı oluşturarak Ak Partiyi iktidardan etmek istiyorlar. İçlerinde biriktirdikleri kin ve intikam duygusu onları bırakmıyor. Bu gün için bunları kazanma imkanı yok. Belki bir afla vicdanlı olanlar yola gelebilir. Halen Ak Partili bir grup daha var ki, AK Parti sayesinde belli makam ve mevkilere gelmişlerdir, maddi yönden de sınıf atlamışlardır. Bunlar yerlerini, makamlarını muhafaza etmek için her türlü takla atan liyakatsiz tiplerdir. Bunlar, Ak Partiyi ve Sayın Erdoğan'ı savunacağız diye partiye zarar veriyorlar, agresif davranıyorlar, onur kırıyorlar, olumlu eleştirilere de tahammül edemiyorlar. Halbuki Ak Partinin eleştiriye de ihtiyacı var. Yapılan yanlışları birileri kırmadan, dökmeden söyleyebilmelidir, yani Partinin Ömerleri olmalıdır. Sayın Erdoğan'a yaranmak için fanatik ve agresif olmanın bir yararı yok. Aksine yapılan bir hukuksuzluğu eleştirebilmeli, yanlış giden bir politikadan dönülebilmeli. Evet, kraldan çok kralcıların çoğu bu iktidardan nemalananlardır, makam ve mevki hırsı taşıyanlardır, şahsi menfaatini öne çıkaranlardır. Bu iktidar giderse o kraldan çok kralcı tipler, yeni iktidarın yanında ve yakınında olacaklardır.      
Devlet içinde halen gizlenmeye devam eden ve Erdoğan'a karşı kin ve intikam hissiyle dolu Fetö ile ilintili tipler, "Düşmanımın düşmanı dostumdur” kaidesince eski rakipleriyle beraber hareket ediyorlar. Bunlar her gün yeni bir senaryo ve planla ortaya çıkıyorlar. Bunlar memlekette kaos oluşturmak, milletin damarına basarak isyan çıkartmak ve hükumeti süresi dolmadan düşürmek istiyorlar. Çünkü bir kısmı 15 Temmuzdan sonra makamından olmuştur, bir kısmı dışarıya kaçmıştır, bir kısmı hapistedir ve af beklemektedir. Erdoğan giderse, o zaman bunlara güneş doğacaktır. O halde Erdoğan'ın gitmesi, gözden ve gönülden düşmesi için her türlü oyunun ve planın içinde olunmalıdır(!)    
Özellikle yargının içinde kraldan çok kralcılara ve gizli bir senaryonun paçası olanlara dikkat edilmelidir. Bunlar kararlarıyla hükumeti zor duruma düşürmek istiyorlar ve vicdanları yaralayan kararlara imza atıyorlar, bunun da faturasını Sayın Adalet Bakanına kesiyorlar.      
Hükümet içinde en güvendiğimiz bakan olan, en çok çalışan ve milli görüş çizgisinden gelen Adalet Bakanı Sayın Abdülhamit Gül'e saldıranlar da bu kraldan çok kralcılar ve kripto Fetöcülerdir.  Bakanlarımıza sahip çıkılmalı, köşe yazılarıyla, sosyal medya hesaplarıyla Ak patinin öz evlatlarının tuka-ka edilmesine fırsat verilmemelidir.

Yazarın Diğer Yazıları