Devlet Tasarruf Ediyor, Ya Biz?

Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Berat Albayrak, isabetli bir karar aldı, bütün bakanlıkları tasarruf etmeye çağırdı ve bu yılı tasarruf yılı olarak ilan etti.

Evet, finans sektörü güçlü, parası değerli bir ülke değiliz, henüz borcu borçla kapatıyoruz. İster istemez devlet olarak, millet olarak kazancımızın bir kısmı faize gidiyor, bu da bütçemizin bereketini yok ediyor.

Faizin haram olduğuna inanan ve faizle mücadeleyi kendisine en önemli görev addeden bir Maliye Bakanımız var, bu da bizim için şanstır. Faizle mücadele etmenin, faizi yok etmenin tek yolu tasarruf etmekten, yorganımıza göre ayağımızı uzatmaktan geçer. İşte devletimiz bugün bunu yapıyor. "Borç yiğidin kamçısı” diye faizle borçlanarak yapılacak yatırımları erteliyoruz, özel sektörü devreye sokuyoruz "yap-işlet- devret” modelini uyguluyoruz. Öz sermayesi olmayan veya kısıtlı olan, faizli kredilerle borçlarını çevirmeye ve büyümeye çalışan işadamlarının çoğu bugün iflasta veya iflasın eşiğinde. Devletler de tıpkı faiz batağındaki işadamları gibidir. Faiz batağına düşen devletler nihayet IMF'nin kapsını çalmak zorunda kalırlar. Atalar, "el atına binen tez iner” demişler. Kimse bizim karakaşımıza, ela gözümüze para vermez. Kazanacaksa, sömürecekse verir bankalar. Dolayısıyla faizsiz ekonominin yolu tasarruf etmekten geçer.

Evet, devlet tasarrufa, sosyal tesislerini satışa çıkarmakla veya kiraya vermekle başlamıştır. Sosyal tesisler, devletin kara delikleri, devlet cebininin sökükleridir. Öbür delikler makam araçlarıdır ve devlet lojmanlarıdır. Lojmanlar da, makam araçları da devletin kamburlarıdır. Avrupa'nın gelişmiş ülkelerinde bizim kadar lojman saltanatı yoktur, makam aracı da yoktur. ABD ve Avrupa'da koca koca bürokratlar toplu taşıtları kullanırlar veya durak taksilerden faydalanırlar. Lojmanların giderlerini karşılamaktansa, memura kira yardımı yapmak devlet için daha ekonomiktir.

Bu yıl yeni kamu binası yapımları da durdurulmuştur, yeni projeler askıya alınmıştır. Elli yıldır ayakta duran ve hizmet veren kamu binaları, bir on yıl daha hizmet edebilir. Yenilemekte acele etmenin gereği yoktur. Devlet ne zaman borç para almaz ve denk bütçe yapar hale geldiyse, işte o zaman binalarımızı yenileyebiliriz. Ak Parti iktidarda olduğu on altı yıl boyunca altyapıya büyük önem verdi, modern adliye binaları, hastaneler ve hapishaneler yaptı. Birçok hizmet binasını tadilattan geçirdi veya yeniledi. Burada bir frene basmak gerekir. Bu günlerde terörü yok etmek için büyük harcamalar yapıyoruz, etrafımızdaki savaşlar ve bize sığınan mülteciler bütçemizi delik deşik etti. Devletin bu açıkları ve harcamaları için bu halka daha fazla vergi yüklemek zulümdür. Doğru olan, devletin tasarrufa yönelmesidir. Devletin asli görevi, askerini, polisini ve yargısını finanse etmektir. İkinci olarak, temel eğitime ve koruyucu sağlığa yatırım yapmaktır. Bütün modern devletler, eğitimde ve sağlık hizmetlerinde özel sektörden faydalanırlar. Bugün devletimizin en büyük kara deliği sağlık harcamalarıdır. Burada özel sektör devrede olmalıdır ve SSK'nın yükünü azaltmalıdır. Devletin öncelikli görevi, terör belasından kurtulmaktır.

Evet, devlet tasarrufa yönelmişken, biz ne yapıyoruz? Her yıl cep telefonlarımızı, arabalarımızı yeniliyoruz. Kredi ödemekten, kredi kartlarıyla dengesiz harcama yapmaktan dolayı maaşımız bankalardan çıkmaz oldu. Millet olarak biz de tasarrufa başlamalıyız. Lüks ve ithal cep telefonlarına ve arabalara daha çok para harcamamalı, dönüşüm ve yenileme adına daha iki- üç yıllık konutlarımızı yıktırmamalıyız. Son yıllarda çok katlı evler giderek yayılıyor, bahçeli iki- üç katlı evlerden vazgeçiliyor, bu arada nice yepyeni evler yıkılıp yenileri yapılıyor. Burada imar politikamızı yeniden gözden geçirmeli, deprem hattında olmayan bölgelerde konut yapımında her türlü kolaylığı göstermeli, müteahhitlere arsalarını peşkeş çekmeden herkes kendi evini yapabilmelidir. Bu milletin her bir ferdinin başını sokacak bir evi olmalı, bu konuda belediyeler her türlü yardımı yapmalıdır.

Sonuç olarak, borçlu yaşayan, kazanmadan harcayan bir toplum olduk. Bu da intiharları, iflasları, boşanmaları beraberinde getirdi. Bütün bu problemlerin çaresi-çözümü; tasarrufa yönelmek, millet olarak ve devlet olarak denk bütçe yapmak ve bütçemize, gelirimize göre harcamaktır.


Yazarın Diğer Yazıları