Ekonomi Nereye ?

Hiç sonsuza kadar inişi çıkışı olmayan, düz giden bir yol, düz akan bir nehir, mutlu olan bir hayat göremeyiz. İşte ekonomi ve ticari hayat da böyle kıvrımlı, inişli ve yokuşlu yola benziyor.

      Ekonomimiz 2003'ten 2012 yılına kadar hep istikrarlı bir şekilde büyüdü, faizler yüzde dörtlere kadar düştü. Enflasyon son iki yıla kadar hep tek haneli seyretti. Bu arada sanayici de, tüccar da, tarımcı da, işçi de, memur da kazandı. Kişi başına düşen milli gelirimiz 12 bin dolara ulaştı. Son üç yılda Fetö'nün darbe kalkışmalarıyla, arkasından Fetö operasyonlarıyla ve ABD'nin düğmeye basmasıyla birlikte ekonomimiz istikrarı kaybetti,  durgunluğa girdi, son bir yılda da inişe geçti.

  Evet, geçici olduğuna inandığımız bir durgunluk yaşanıyor. Ekonomide keskin bir virajı döndüğümüz, dönmekte olduğumuz bir gerçek. Şükür ki tecrübeli ve soğukkanlı bir kaptanımız ve şoförümüz var. Bizi bir uçuma atmadı, ustalıkla keskin virajı dönmemizi sağladı. Buralara niçin ve nasıl geldik, bu keskin virajlı yola nasıl girdik? Baştan söyleyelim,  yaşadığımız durgunlukta yönetim hatasının payı çok az. Daha çok dış müdahalelerin, dışarıdan gelen falsoların, Trump'ın dengesiz açıklamalarının etkisi var. Ekonomimiz zaten çok kırılgan, dışarıda esen rüzgardan çabuk etkileniyor ve döviz çıkışı başlıyor. Evet, doların inişli çıkışlı hali, paramızın değer kaybı insanları dolara ve faize yöneltti, insanlar bir müddet yatırımdan uzak durmaya başladı, paralar yastık altına ve bankalara döviz ve altın olarak çekildi.  Bankalardaki iki yüz milyarı bulan döviz stoku ekonominin çarklarını durdurdu. Başta iki yüz sektörü etkileyen inşaat sektörü ve otomobil sektörü durma noktasına geldi. İnsanımız ev ve araba almayı erteledi. Geçen yıl pahalı döviz alanlar zarar etmemek için yine dövizin çıkmasını bekliyorlar, diğer dövize ihtiyacı olanlar da dövizin ucuzlamasını bekliyorlar. Parası olanlar parasını dövizde ve faizde tutuyor. Yatırımcılar da yüksek faizle yatırım yapamıyor, riske girmiyor. Bu da ticari hayata olumsuz yansıyor.

   Evet, bu ülkede para var. Bir de güvene ve istikrara ihtiyaç var. İstikrarsız bir ekonomik ortamda paralar bankalarda ve yastık altında bekliyor. Ekonomimiz güven verdiği anda, dolar istikrara kavuştuğu anda, ABD'nin üzerimizdeki hesapları akamete uğradığı anda ekonomi tekrar canlanacak, çarklar dönmeye başlayacak. Bugünlerde bunun emarelerini görmeye başladık.

  Kimse inkar edemez, ülke bir darboğazdan geçiyor, bir keskin virajdan dönüyor. İnsanımız bu günlerde sabırlı olmalı. Akıllı tüccar bugünler için yedek akçe tutar, parasını son kuruşuna kadar harcamaz ve yüksek faizle kredi almaz. Merkez Bankamızın başkanının değişmesiyle birlikte faiz inişe geçti, dört puan birden indi. İnşaallah devamı gelecek, önümüzdeki yılın ilk aylarında tek haneli rakamları göreceğiz.

      Gel gör ki insanımızda bir sabırsızlık görüyorum. Anlıyorum, dükkanların kiraları pahalı, siftah etmeden dükkanını kapatanlar var, cepten yiyorlar. Kirası yüksek olan küçük esnaf ve sabit gelirli insanlar alıştığı konforundan kısmalı, arabasını değiştirmemeli, israftan kaçınmalı .  Atalar, "sabırla koruk helva olur” derler. Burada hükümete çok öfkelenmenin yeri yok.  Unutmayalım, durgunlukta en büyük pay, Fetö terör örgütünün. ABD, İsrail ve diğer Yahudi para babalarıyla işbirliği halinde bu ülkeyi krize sokmak ve hükümeti düşürmek istediler. Çok şükür muvaffak olamadılar. ABD'nin üstümüzdeki plan ve tuzakları bitmedi, bitmeyecek. ABD, güneydoğu sınırlarımızda bir Kürt devleti kurmak için elinden geleni yapıyor. İster istemez bu senaryoyu akamete uğratmak için savaşıyoruz, Suriye içlerine girip terör koridorunu kesiyoruz.  Dağlara taşlara attığımız bombalar, kurşunlar, uçurduğumuz jetler büyük maliyet oluşturuyor, bütçemize büyük yükler getiriyor.  Evet, ekonomimizin en büyük kara deliği Suriye cephesi. Dört milyon mülteciyi besliyoruz,  resmen büyük bir savaş yapıyoruz, teröre en büyük darbeleri indiriyoruz. Buralara harcadığımız paralar ekonomimizi sarsıyor ve hepimizin cebine yansıyor.

    Ayrıca bütün dünyada bir ekonomik durgunluk var, Orta Doğu kaynıyor, petrol tırmanıyor. Dolar ve altın yükseliyor. Bunlar da bizim gibi gelişmekte olan ülkelere olumsuz yansıyor. Şüphesiz içeride de yanlış çıkan öngörülerimiz olmuştur. İnşaat sektörüne ağırlık vermemiz ve şehirlerin hızlıca dönüşüme girmesi de üretimi ve verimli yatırımları durdurmuş, ticari hayatı olumsuz yönde etkilemiştir. Belediyelerimiz gereksiz ve verimsiz yatırımlara girmiştir. Altyapının yanında üst yapı harcamaları artmıştır. Belediyeler iyi denetlenmemiştir ve boyundan büyük yatırımlar yapmışlardır. Çoğu da gereksiz ve özensizdir. Örnek olarak, küçük küçük köylere büyük büyük köy evleri, muhtar evleri yapmak gereksizdi. Çünkü o evlerin çoğunun kapısı açılmıyor, kullanılmıyor, atıl yatırım olarak bekliyor. Her köye küçük çaplı prefabrik bir düğün salonu yeterliydi. Küçük köylere veya mahallelere suni çim halı saha yapmak, çocuk parkları yapmak için de erkendi. Henüz altyapısı olmayan, yoları çamur içinde olan köylere park yapmak lükstür, israftır. Belediyelerimizin bu tür hataları olmuştur.

  Sonuç olarak, ekonomimizde durgunluk yaşanmasının en büyük sebebi dış etkenlerdir. İçeride de plansız ve verimsiz yatırımlardır. Hükümetimiz yeni sisteme geçerek, dengeleme paketleri açarak hantallıktan kurtuldu, rantabl ve ivedi olmayan yatırımları durdurdu,  ithal mallar için frene bastı, faizleri düşürmeye başladı, tüccara her türlü teşviklerin önünü açtı, borçları yapılandırdı. 2019'un son çeyreğinde ekonomide bir rahatlama, bir açılma hissedeceğiz, önümüzdeki yıl daha rahat olacak. Ümitsizliğe yer yok, birliğimizi koruyarak sabırla başaracağız. Unutmayalım, başımızda cesur, tecrübeli ve tedbirli bir hükümet var. Bizi uçuruma atmaz.


Yazarın Diğer Yazıları