Hayalimdeki Lise Mezunu

Bizim gibi orta yaş ve üzerindeki insanlar hep eski okulların kalitesinden, eski yılların kaliteli eğitiminden bahsederler. Eskinin ilkokul mezununun bugünün lise mezununa eşdeğer olduğunu söylerler. Maalesef eğitim-öğretim yılı uzadıkça kaliteden uzaklaştık, uzaklaşıyoruz. Burada öğretmenlerin de pay var, müfredatın da payı var, öğrencinin, velinin ve değişen şartların da payı var. Eskiden, ders ve mesai dışında da öğrencisiyle ilgilenen idealist öğretmenler vardı. Eskiden öğrencisini- çocuğunu okula teslim ederken "eti senin kemiği benim” diyen veliler vardı. Eskiden öğretmenin huzuruna ceketini iliklemeden çıkamayan saygılı öğrenciler vardı. Eskiden okutanın ve okuyanın saygı gördüğü bir kültürel ortam vardı. Eskiden ilk mektebi veya ortaokulu okuyabilen devlet memuru olabiliyordu. Çünkü okul ve okuyan azdı.

  Evet, Cumhuriyetin ilk yıllarında ilk, orta, lise ve yüksek tahsilli nesiller yetiştirmekten ziyade okur -yazar oranını artırmak peşindeydik. Çünkü bir anda Arap harflerinden Latin harflerine geçmiştik, o günkü on üç milyon nüfus okuma- yazma cahili olmuştu. O yıllarda Latin harflerle okuyup yazabilenler askerde çavuş, sivil hayatta da memur olarak atanabiliyordu. Ellili- altmışlı yıllarda memur olmak için ilkokul mezunu olmak yetiyordu. Yetmişli yıllarda lise mezunları öğretmen olabiliyordu. Üç yıllık ilk mektepler daha sonra beş yol oldu. Uzun yıllar beş yıllık temel eğitimle yetindik.  1998 yılında imam- hatip ortaokullarını ve Kur'an kurslarını kapatabilmek için kademeli-kesintili sistem kaldırıldı, ilköğretim kesintisiz sekiz yıl oldu. Ak Parti hükumetleri de imam hatip ortaokullarını ve dini eğitimin önünü açmak için tekrar kademli sisteme geçmek amacıyla hem temel-zorunlu eğitimi on iki yıla çıkardı, hem de 4+4+4 şeklinde kademli sisteme geçti. Anlaşılan bu sistemde de tekrar bir revizyona ihtiyaç var. Çünkü meslek eğitimi büyük darbe yedi. Sanayi bölgelerindeki tamirci ve bakımcı esnaf, çaycı-çorbacı, berber çırak bulamaz oldu.

   Evet, eğitim süresi uzadıkça buna paralel olarak kalite ve seviye artmadı. Bugün dilekçe yazamayan, dört işlemi tam olarak yapamayan, iki- üç yüz kelimeyle konuşan, meramını anlatmakta güçlük çeken, Edirne'nin yerini doğu bölgemizde arayan, on tane padişahımızın ismini sayamayan lise mezunları görüyoruz.

   Bugün öncelikli problemimiz; eğitimde süreyi- zamanı uzatmaktan daha ziyade, kaliteyi-seviyeyi yükseltmektir. Mecburi- zorunlu eğitimi on iki yıla çıkarmakla eğitim düzeyimizi yükseltmiş olamayız.

    O halde on iki yılın sonunda yani liseden mezun olan bir öğrenci asgari olarak hangi bilgilerle mücehhez olmalı, nasıl bir donanıma sahip olmalı?

    Lise mezunu bir gencimiz öncelikle anadili olan Türkçemizi en akıcı şekilde konuşabilmeli, düzgün cümlelerle bir mektubu, bir dilekçeyi, bir raporu imla kurallarına uygun yazabilmeli.

   Lise mezunu bir genç, bir yabancı dili tam olarak konuşamasa bile, meramını anlatabilmeli, bir turiste yol gösterebilmeli, yurt dışına çıkınca ihtiyacını anlatabilmeli, adres sorabilmelidir.

   Liseli mezunu bir genç, müspet ilimin bütün dallarında temel kavramları bilecek kadar genel kültür sahibi olmalı. Örnek olarak fizik ve kimya konularından atom, element, bileşik, metal, ametal, organik, inorganik gibi kavramları bilmelidir.

   Lise mezunu bir genç, asgari coğrafya bilgisine sahip olmalı, örnek olarak, 190 dünya devletinin hangi kıtalarda olduğunu, seksen bir vilayetimizin hangi coğrafi bölgelerde bulunduğunu bilmeli, ülkemizin, stratejik konumundan, fiziki ve coğrafi zenginliklerinden haberdar olmalıdır.

   Lise mezunu bir genç, "farz, vacip, sünnet, mekruh, haram, helal, mubah” gibi dinin temel kavramlarını bilmeli, namaz-oruç, hac, zekat gibi farz ibadetlerini yerine getirecek kadar bilgiye sahip olmalıdır. Kur'an'ı Arap harfleriyle okuyabilmelidir.

   Lise mezunu bir genç, milli ve manevi değerlerine bağlı olarak yetişmeli, kendi kültürüne, kendi tarihine yabancı olmamalıdır. Türk tarihini ve İslam tarihini iyi bilmeli, kendi tarihiyle gurur duymalı, özgüveni yüksek, batı karşısında kompleksiz olmalıdır. 

   Lise mezunu bir genç, müzik, resim, şiir, tiyatro gibi sanat dallarında asgari bilgi sahibi olmalı, bu sanat dallarında isim yapmış birkaç sanatçı ismi sayabilmelidir. Kabiliyetine uygun bir sanatla en azından hobi olarak meşgul olmalıdır.

    Lise mezunu bir genç, biyolojiyle, anatomiyle, sağlıklı yaşamla ilgili asgari bilgi sahibi olmalı, sağlığını bozan kötü alışkanlıklardan uzak durmalıdır.

   Evet, benim hayal ettiğim liseli genç, yukarıda saydığım vasıflara sahip olurken, bu eğitimin üzerine bir de sevdiği dalda üniversite tahsili yaparsa, ülkeyi ileriye taşıyacak münevver Türk genci işte odur. Devlet ve millet olarak bütün hedefimiz ve çabamız bu olmalıdır. Böyle bir gençliğe sahip olursak, arkasından kalkınma da gelir, huzur ve barış da gelir, adaletli sistem de gelir.


Yazarın Diğer Yazıları