KORONAVİRÜS VE ABDEST

Dünyayı kasıp kavuran, insanları ve devletleri paniğe sevk eden Çin merkezli bir virüs ortaya çıktı, adına da korona-virüs dediler. Yarasalardan geçtiği tahmin edilen bu virüs, bugün için insanoğlunu, tıp dünyasını aciz bıraktı, henüz bir aşısı da bulunamadı. Bugün için destekleyici tedavi uygulamaktan ve önleyici tedbir almaktan öteye gidemiyor insanlık. Altı saat bir yüzeyde yaşayabilen, insandan insana nefes ve dokunma yoluyla geçen, özellikle bağışıklık sistemi zayıf olan yaşlıları öldüren bu virüs, son bir ayda yüz binden fazla insana bulaşmış, beş bin civarında insanın ölümüne sebep olmuştur. İlk defa Çin'de ortaya çıkmış, ağırlıkta Çin, İran ve İtalya'da yayılmış, insanları evlere hapsetmiş, bu ülkelerde hayatı felç etmiştir. Hastalığın yaygın olduğu ülkelerde insanlar maskeyle dolaşmaktadır, okullar tatil edilmiştir, ülkeden giriş ve çıkışlar yasaklanmış, hatta İtalya'da şehirden şehre geçiş bile yasaktır, birçok şehir karantina altındadır. Hükümetimiz aldığı tedbirlerle güzel bir sınav vermiş, virüsün ülkemizde salgın hale gelmesi önlenmiş, henüz bir iki vaka dışında hastalık görülmemiştir. Dinimizde sünnet olan musafaha (tokalaşmak), sevginin ifadesi olan sarılmak ve öpmek ülkemizde de artık risklidir, bir zaman için bu hasletlerimizden uzak durmakta fayda vardır.

Televizyonları açtığımızda ekranlarda hep korona-virüsten korunma yolları anlatılmaktadır. Öğrendiğimiz kadarıyla korona –virüs, vücutta bulunan bir proteine bağlanarak direk ciğerleri tutmakta, ateş ve kuru öksürüğe yol açmakta, zatürre ve nefes darlığı sonucunda ölüme götürmektedir. Bugün için henüz koruyucu bir aşısı, tedavi edici bir ilacı yoktur. Sadece kişisel gayretimizle ve alacağımız temizlik tedbirleriyle bu virüsten korunabiliriz, bağışıklık sistemimizle bu hastalığı yenebiliriz, karantina yoluyla da yayılmasını önleyebiliriz. Tedbirler çerçevesinde başta ellerimiz ve burnumuzu sık sık yıkamalı, ellerimizi yıkamadan ağzımıza, gözümüze ve burnumuza götürmemeliyiz.

Aslında doktorlar abdest almayı öneriyorlar, günde beş kez abdest alarak bu virüsten korunabileceğimizi söylüyorlar ama bu temizliğin adına "abdest” demiyorlar. Abdest, dini bir terim ve ritüel olduğu için, laik zihniyetlilerin tepkisinden çekindikleri için doktorlar, "abdest alın” diyemiyorlar.

Hasılı bugünlerde kulaklarımız doktorlardadır, uzmanlardadır. Onların tavsiyesiyle ellerimizi ve burnumuzu yıkamaya başladık. Çünkü ölüm korkusu var içimizde. Halbuki asırlardan beri hocalarımız abdesti anlattı, namazı tavsiye etti de kulak asmadık, doktorlar kadar ciddiye almadık. Atamız Adem'le birlikte Rabbimiz abdest almayı farz kıldı. Kur'an'ımızın Maide suresinde de bu emir tekrarlandı. Peygamber Efendimiz, yüzlerce hadisinde abdestin faziletini bildirdi. Evet, abdest almak (vuzu), namazın, tavafın ve çoğunluk müçtehitlere göre Kur'an'a dokunmanın şartıdır. Abdest, namazın dışından şartlarından olduğu gibi bizatihi ibadettir. Abdestli gezmek, abdestli uyumak, abdestli evden çıkmak, abdestli çocuk emzirmek de sünnettir, menduptur. Efendimiz, "Abdest mü'minin silahıdır” buyurur. Yine Peygamber Efendimiz, "Birinizin evinin önünde bir nehir aksa, günde beş defa o nehirde yıkansa üzerinde kir ve pis kalır mı?” diye sorar ve "İşte beş vakit için abdest alıp namaz kılmak da böyledir, günde beş defa aldığınız abdest bedeninizde ve kalbinizde maddi ve manevi hiç bir kir bırakmaz. Evet abdest, bedenimizi maddi kirlerden ve hastalık yapan virüslerden temizler, kalbimizi ve ruhumuzu da günahlardan arındırır.

Dinimizde hiçbir emir veya yasak, hiçbir farz veya haram, hiçbir sünnet veya mekruh, hiçbir ritüel sebepsiz, hikmetsiz ve mesnetsiz değildir. Dinimizde emir ve yasakların, ritüellerin, ibadetlerinin ve salih amellerin amacı insanı hem dünyada hem ahirette mutlu ve mesut kılmaktır. Yani ibadetler sebepsiz değildir, amaç, dünyada sağlıklı yaşamak, ahirette de Rabbimizi razı etmek ve cenneti kazanmaktır. İbadete Rabbimizin değil, bizim ihtiyacımız vardır.

Bugün korona-virüs sayesinde abdestin hikmetini bir kez daha anladık, öldürücü virüslerden korunmak için inanmayanlar bile abdest almak zorunda kaldı. Evet, günde beş kez elleri, yüzleri ve ayakları yıkamanın dinimizde adı abdest almaktır. Abdest Allah'ın emridir ve namazın şartıdır. Peygamberimiz (sav), "Ben kıyamet gününde, mahşer yerinde, ümmetimi abdest azalarının parlaklığından tanıyacağım ve şefaat edeceğim” buyurur. Çünkü abdest manevi olarak yüzümüze ve diğer abdest azalarımıza nur verir. Abdest alan mü'minlerin, özellikle gece ibadeti yapanların dünyada da yüzleri parlaktır ve nurludur, öbür alemde de parlayacaktır.

O halde gelin, laiklerden korkmayalım, korona-virüs ve diğer sari hastalıklardan korunmak için insanımıza abdest almalarını tavsiye edelim. İbadet niyetiyle el, yüz ve ayaklarımızı yıkarsak bu temizliğin adı abdest olur. Bu da bize hem dünyamızı hem ahiretimizi kazandırır. Abdestte azaları üçer defa yıkamak sünnettir. Doktorlar da ellerimizi on saniye yıkamayı tavsiye ediyorlar. Hacı Üveyiszade gibi büyüklerimiz de, abdestin faziletini bildiren hadislere inanarak abdestsiz yere basmamışlar, abdestli ölürsek şehit oluruz demişlerdir.

Sonuç olarak, korona- virüsten kurtulmanın bir tek yolu var: Günde beş kez abdest almak, sünnet olduğu üzere yemeklerden önce ve sonra ellerimizi yıkamak ve helal gıdalarla beslenmektir.


Yazarın Diğer Yazıları