Kurullar Ve Ofisler Geliyor

Muhalefet, yeni yönetim sistemini bir türlü anlamadı, ya da anlamazdan geldi. Hep Sayın Erdoğan'ı tek adamlıkla, tek adam olmak istemekle, krallıkla, padişahlıkla suçladılar. Bizim bildiğimiz ve öğrendiğimiz kadarıyla Sayın Erdoğan, istişareye çok önem veren, özellikle Ak Parti kamplarında bütün milletvekillerini tek tek dinleyen, gruplar halinde çağırıp söz kesmeden uzun uzun konuşmalarını isteyen, fikirlere değer veren, o yüzden çok danışman istihdam eden bir lider. O, bugüne kadar seçimlerde hep kazanmışsa sebebi, verdiği sözlerde durmuş, halkın isteklerine, şikayetlerine kulak vermiş, kayıtsız kalmamıştır. Başarılı bir siyasetçiden beklenen de budur. İşi halktan biten, halkın desteğiyle gelen, arkasını vesayetçilere değil de halka dayayan bir siyasetçi, elbette halkın talepleri doğrultusunda siyaset yapar. En tipik örnek Sayın Erdoğan'dır.

Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi şekillendikçe anlıyoruz ki, tam bir Şura sistemi. Bundan böyle devlet kurullarla ve ofislerle yönetiliyor. Kurullar fikir ve politika üretiyor, bakanlıklara yol gösteriyor, işleyen sistemi denetliyor, raporlar hazırlıyor ve ilgili makamlara sunuyor. Ofisler, işlerin kolay yürümesini sağlıyor, yetkileri birleştiriyor, aynı zamanda denetimi de sağlıyor.

Evet, onlarca (altmıştan fazla) kurul dokuza iniyor, eski etkisiz ve yetkisiz kurullar birleştiriliyor ve daha fonksiyonel oluyor. Ayrıca dört adet de ofis kuruluyor. Bunlar; İnsan Kaynakları Ofisi, Dijital Dönüşüm Ofisi, Yatırım Ofisi ve Finans Ofisi. İnsan Kaynakları Ofisinde Türkiye Cumhuriyetinin beşeri zenginliği tespit edilecek ve değerlendirilecek, beyin göçü en aza inecek, "kim nerede görevlendirilecek, kim nereye layık” burada belirlenecek. Dijital Dönüşüm Ofisinde yapay zeka sistemleri geliştirilip yayılacak, bütün kurum ve kuruluşlardaki işler bir tuşla önümüze gelecek. Zaman ve evrak israfı azalacak. İnsanlar bütün işlerini evinde, iş yerinde, devlet dairesine gitmeden, sıra beklemeden, nöbet tutma ihtiyacı duymadan yapabilecek. Yatırım Ofisinde yatırımcının işleri daha kolaylaştırılacak, yatırımcı bakanlık bakanlık gezmeyecek, nereye hangi yatırım yapılacak, onun planlamasını bu ofis yapacak. Bir de Finans Ofisi var ki, bankaların denetimi ve yönetimi buradan yapılacak ve izlenecek.

Anlıyoruz ki Sayın Erdoğan, uzun yıllar bu konuda çalışmış, okumuş, dinlemiş, araştırmış ve yeni sistemin omurgasını hazırlamış. Yeni sisteme tam bir Şura Sistemi diyebiliriz. Çünkü en büyük Şura Meclisi olan TBMM daha bağımsız çalışacak, daha renkli olacak, daha çok tartışacak, işi sadece kanun çıkarmak olacak. Vekiller bundan böyle iş takibi yapmayacak. Milletvekilleri, illerinde açacakları ofislerle halkın istek ve taleplerini dinleyecek, bunları kanuna dönüştürecek ve bir kısmını raporlayarak Bakanlıklara iletecek, ilgili kurulları bilgilendirecek.

Kurullar, etkili, dalında başarılı ve liyakatli insanlardan oluşacak, buralarda raporlar hazırlanacak, politikalar oluşturulacak. Kurullar, bir nevi bakanlıkların danışma meclisleri olacak.

Evet, milletvekili seçilmek kadar kurullara seçilmek de önemli olacak, kurul üyeleri daha titiz seçilecek. Kurullar yöneticileri yönlendirecek. Kurul üyeleri çok donanımlı insanlar alacak. Örnek olarak Tarım kurulunda veya Tarım ve Orman Bakanlığında Sayın Recep Konuk'u görmek isteriz. Sayın Mehmet Babaoğlu'nun değerlendirilmesini isteriz.

Hayrettin Karaman Hocamız, bir yazısında, "üçüncü bir şura heyeti olarak, sivil, güvenilir, beklentisi olmayan, ak saçlı insanlardan her ilde bir danışma heyeti oluşturulmalı ve Sayın Erdoğan bunlardan bilgiler alarak halkın nabzını ölçmeli, denetim yapmalı, politikalarına yön vermeli, görev vereceği insanları bunlara sormalı” diyor. Parti teşkilatları da bu insanlar tarafından izlenmeli ve Sayın Erdoğan'ı bilgilendirmeli. Doğru bir öneri. Sayın Erdoğan'ın böyle bir "hafiye teşkilatı” da olmalıdır.


Yazarın Diğer Yazıları