Oruç Üç Derece

Büyüklerimizin "on bir ayın sultanı” dedikleri Ramazan ayı kapımızı çaldı, bizler de can-ı gönülden "hoş geldin, buyurun” dedik. Mü'minler sevindi, münafıklar üzüldü. Mü'minler sevindi, çünkü bu ayda yapılan her iyilik, hayır, ibadet ve zikir amel defterine katlanarak yazılacak. Münafıklar üzüldü, çünkü bu ayda sıkılacaklar, çekinecekler, utanacaklar, her ortamda yeyip içemeyecekler, üstlerinde mahalle baskısı hissedecekler. 

    Evet, Rabbimiz mübarek ayı Ramazanı eli boş göndermedi; orucuyla, Kur'anıyla, teravihleriyle, sadaka ve zekâtlarıyla geldi. Bunların hepsi biz kulları için birer hediye, birer nimet, birer emanet, birer fırsat. Bu hediyelerin kıymetini bilenler, Ramazanı en güzel şekilde ağırlayıp gönderenler kazanacak.

     Ramazanın ilk hediyesi oruçtur. Orucu da açlıktan ayıran niyettir. Niyet olmazsa, oruç aç kalmaktan öteye gitmez, namaz sportif hareketlerden ibaret kalır, zekâtlar sadece malımızı eksiltir, haç turistik geziye dönüşür. Hasılı orucu oruç yapan, Cennetin Reyyan kapısından girmemizi sağlayan niyetimizdir.

   Oruç Farsça bir isimdir. Arapçası, "savm ve sıyam”dır. Anlam olarak, iradeye hakim olmak, nefsin arzularına gem vurmaktır. Nitekim Efendimiz (sav) "Oruç sabırdır, oruç kalkandır” buyurur.

    Orucu fazileti yönünden üç dereceye ayırabiliriz: Avamın orucu, havasın orucu, ehassül'havasın orucu.

        1 -Avamın orucu: Avam dediğimiz sıradan halkın orucudur ki, imsak saatinden (fecr-i sadıktan) güneşin gurubuna (iftar saatine) kadar Allah'ın rızasını kazanmak için aç kalmak, susuz kalmak ve cinsel temastan uzak kalmaktır. Böyle bir şekli orucu önüne yem dökmezsen hayvan da tutar. Burada niyet devreye girer. Bir Müslüman Allah'ın emrini yerine getirmek ve O'nun rızasına kavuşmak niyetiyle imsak vaktinden iftar saatine kadar aç ve susuz kalır, cinsel arzulardan da uzak durursa, evet bunun da adı oruç olur. Bu şekilde tarifini yaptığımız oruç, avamın yani sıradan ortalama müslümanın orucudur. Allah'ın bizim aç kalmamıza ihtiyacı yoktur. Bizim oruç gibi bir eğitime ve imtihana ihyacımız vardır. Oruçtan amaç, önce Allah'ı razı etmek, sonra nefsimizi ıslah etmek, şükrümüzü ve sabrımızı artırmaktır. Diğer ifadeyle kamil ve tamam bir oruçta istenen, azalarımıza ve duygularımıza da oruç tutturmaktır. Doğru olan; bizim orucu tutmamız değil orucun bizi tutmasıdır. İşte avamın orucundan bu güzel neticeler elde edilmez. Belki oruç gibi bir ibadetin yükü üzerimizden gitmiş olur. Ama faziletinden istifade edemeyiz.

     Diğer ifadeyle avamın orucu, belirlemiş bir vakitte oruç niyetiyle aç -susuz kalmak ve cinsel temastan uzak kalmaktır. Maalesef de bir çoğumuzun tutabildiği oruç da budur. Belki Rabbimizin emri yerine geliyor, belki oruç farzını eda etmiş, tutmama yasağını çiğnememiş oluyoruz. Ama böyle bir oruç eksiktir, bizi sorumluluktan kurtarmaz, Cennetin Reyyan kapısından girmemizi sağlamaz.

    2-Havasın orucu: İlmiyle amil olan, gıybet ve dedikodu gibi günahlardan da uzak duran, azalarının tamamına oruç tutturan seçkin müslümanların orucudur. İçimizde bu şekilde oruç tutanlar elbette vardır. Bunlar hem oruç tutarlar hem diğer ibadetlerini aksatmazlar, Ramazan ayında daha da artırırlar, daha çok nafile namaz kılarlar, daha çok Kur'an okurlar, küçük ve büyük günahlardan da uzak dururlar, Ramazan ayını dolu dolu geçirirler, daha cömert olurlar, ahlaken ve ruhen olgunlaşırlar, kimseyi rahatsız etmezler, karıncayı incitmezler, adeta melekleşirler. İşte arzu edilen, orucun bu derecesidir.

     3-Ehassü'l Havasın orucu:  Enbiyanın (Peygamberlerin) ve onların ahlakıyla ahlaklanan evliyanın orucudur. Bu seçilmiş insanlar azalarına oruç tutturduğu gibi kalplerine de oruç tuttururlar, kötü duygular taşımazlar, gün boyunca mideleri boş, kalpleri de zikir halindedir. Yani kalpleri de sürekli Allah ile beraberdir, dünya ile ilgili bütün düşünceleri (masivayı) kalpten çıkarmışlardır. İşte bu ahassül havasın orucudur. Bu derecedeki bir oruç herkesin harcı değildir, Rabbimizin lütfudur. Rabbimiz böyle bir orucu tutanların şefaatini nasip etsin, onların ahlaklarıyla bizi ahlaklandırsın.

Efendimiz (sav) şu müjdeyi verir: "Kim ki Ramazan ayında inanarak ve sevabını umarak oruç tutarsa geçmiş günahları bağışlanır”.

Hadis-i kutside de buyrulur: Adem oğlunun her ameli kendisi içindir ama oruç benim içindir, sadece benim rızam için tutulur. Dolayısıyla onun mükafatını sınırsız olarak ben vereceğim”.

   Sonuç olarak, bizden Rabbimizin istediği, gücümüz oranında orucumuzu tutmak, Ramazan ayını fırsat bilerek ibadetlerimizi artırmak, tövbe etmek ve yeni bir sayfa açıp onun yolunda hayatımıza devam etmektir. Oruçtan maksat nefsimizi eğitmek, terbiye etmek ve irademize sahip çıkmaktır. Oruç sabırdır, nefsi kontrol etmektir, ona fırsat vermemektir.

    Oruçlunun sadece ağzının kapalı olması yetmez, elimiz de açık olmalıdır. Oruç bize paylaşmayı öğretmek için farz olmuştur. O yüzden fitrelerimizi Ramazan ayında veririz, gelenek olarak zekatlarımızı da Ramazan ayında ayırıp veriyoruz. Burada amaç, hem Ramazanın bereketinden istifade etmek, hem de yoksulların duasını almaktır. Dolayısıyla hem dua alacağız, hem de dua edeceğiz. Oruç ayı işte bize bu fırsatı veriyor. Ramazanımız mübarek olsun. 


 


Yazarın Diğer Yazıları