Taciz, Tecavüz, Zina, Fuhuş

Bugün bizi en çok düşündüren, toplumumuzun yaşadığı ahlaki erozyon, kutsal değerlerimizin ayaklar altına düşmesi, aile mefhumunun, aile kurumunun giderek yozlaşması, kutsallığını kaybetmesi.

Alt yapıda, inşaatta, ekonomik göstergelerde müspet ilerlemeler kaydettik. En güzel evlerde oturuyoruz, en güzel arabalara biniyoruz, en güzel yollarda seyahat ediyoruz, uçaklara daha çok biniyoruz, daha çok geziyoruz, daha güzel giyiniyoruz, yüksek maaşlar alıyoruz, daha çok kazanıyoruz. O yoksul ve yokluk günlerimiz geride kaldı. İş var aş da var memleketimizde. Ürettiğimizi satabiliyoruz, Avrupalının yaptığını, ürettiğini biz de üretiyoruz. Geri kalmışlık zincirini kırdık, hatta gelişmekte olan ülkeleri de geride bıraktık, sınıf atladık. Ama gel gör ki güzel ahlakımızdan, edebimizden, gelenek ve göreneklerimizden, fazilet ve erdemlerimizden, aile kurumumuzdaki huzur ve güvenden çok şey kaybettik. Evet, kaybedilen para yeniden kazanılır ancak kaybedilen haya, edep, ahlak ve anlayışı yeniden kazanmak çok zor, yitirilen haya ve edep duygusu bir daha geriye gelmez. Onun için Kur'an'ımızda, "Zina eden zina edenle evlensin” buyrulmuş. Çünkü bir defacık yapılan yanış, bir kez zinaya yönelmek insanda kapanmaz bir yara bırakır, haya ve edep duygusunu yok eder. Efendimiz(sav), "Utanmadıktan sonra dileğini yap” buyurur. Evet, bugün utanmamızı kaybettik. Utanmayan, günah ilerken sıkılmayan insandan her şey beklenir. Kuldan utanmayan insan, ayını zamanda Allah'tan da utanmayan ve Allah korkusu taşımayan insandır. Böyle bir insan, çocuğu da istismar eder, kadını keser, insanı doğrar, küçük bir menfaat karşılığında insanı tavuk yerine koymaz. Yani utanmayan insanın merhamet duygusu da yoktur, insan sevgisi de yoktur, anaya- babaya, büyüğe saygısı da yoktur. Allah korkusu, haya duygusu olmayan insan daralınca çalar, çırpar, soyar, insanlara kıyar, uyuşturucu alır- satar, Kur'an'ın ifadesiyle "dört ayaklı hayvanlar derecesine düşer, hatta da sapık işler yapar”.

Evet, son günlerde çocuk istismarından bahsediyoruz. Küçük çocuklara yapılan taciz ve tecavüzleri önlemenin yolunu arıyoruz. "Cezalar artırılsın diyoruz, iyi hal indirimleri yapılmasın, en üstten cezalar verilsin, idam geri gelsin, bu çocuk istismarcılarını öldürelim, yok edelim” diyoruz. Bütün bunlar güzel temenniler. Toplumumuzdaki tepkiyi ve infiali gösteriyor. Evet, cezalar caydırıcı olmalı ama cezalar da tek başına önlemeye yetmez; insanın kalbine bekçi koyamazsak, sokaklara koyduğumuz kameralar, diktiğimiz bekçiler onu suçtan alıkoymaz. Kulların görmediği, kameraların çekmediği daha çok kuytular, dehlizler, köşeler, bucaklar var. İşte oraları sadece Allah görüyor. Kamera koymadan önce Allah'ın gördüğünü hisseden nesiller yetiştirmeliyiz.

Kur'an-ı Kerim'de, "Zinaya yaklaşmayın, o çok kötü bir yoldur” buyrulur. Yani "zinaya götüren sebepleri de yapmayın, önce onları yok edin, o sebepleri de işlemekten kaçının” buyrulur. Başka bir ayette, "Fuhşun açığına da gizlisine de yaklaşmayın” buyrulur. Yani zinanın kerhane de yapılanı da, sokakta olanı da günahtır. Bir kısım televizyon kanalları, internet ve sosyal medya dünyası açıktan fuhşa yöneltiyor, adeta teşvik ediyor. Görsel medyada her türlü edepsiz sahneler, açık saçık kıyafetler, insanı yoldan çıkaran reklam gösterileri, fuhuş haberleri adeta üstümüze boca ediliyor. Fuhuş ve zina olayları gözlerde ve gönüllerde normalleşiyor, sıradanlaşıyor. Nefis sahibi bir delikanlının bütün bu sahneler karşısında nefsani arzularına yenik düşeceği aşikârdır.

Öncelikle görsel medyaya, internet dünyasına bir çeki düzen verilmeli. Fuhşa özendirici filmler, sahneler, görüntüler, haberler yasaklanmalı. Önce bunlara ağır müeyyideler konulmalı. Bugün tartıştığımız çocuk istismarı, fuhuş sektörü, tacizler, tecavüzler aslında bir sonuçtur. Bu sonuçlara götüren sebepleri tartışmalıyız.

Evet, eğitim yeniden gözden geçirilmeli, okullarımızda aile- evlilik eğitimi verilmeli. Zinanın, fuhşun haramlığı, nesli muhafaza etmenin, nikahın önemi anlatılmalı. Nikâhsız birlikte yaşamanın, nikâhsız kadın- erkek arkadaşlıklarının, metres hayatının önüne geçilmeli, bunun için zinanın cezası yeniden düzenlenmeli, kanunlarımızda zina yeniden tarif edilmeli. Bir de evlilikler kolaylaştırılmalı, evlenecek gençlere maddi yardımlar yapılmalı, 18-25 yaş arası evlilikler özendirilmeli.

Yasalarımızda taciz ve tecavüzün cezası ağır. Buna rağmen taciz ve tecavüz suçları azalmıyor. Çünkü taciz ve tecavüze teşvik eden bir ortam var. Öbür yanda taciz ve tecavüz cezalarını istismar edenler de var. Evet, taciz ve tecavüz suçları da bazı kereler istismar edilmekte, kötüye kullanılmaktadır. Kılık ve kıyafetiyle tacize ve tecavüze davetiye yapan, erkekleri tuzağa düşüren, iftira atan hanımların varlığı da söz konusu. O sebeple öncelikle utanan, sıkılan, dürüst, Allah'tan korkan bir nesil yetiştirmek için bugünden eğitim politikamızı yeniden gözden geçirmeliyiz. Ceza kanunlarımızı çıkarırken Rabbimizin kanunlarından, emirlerinden ve yasaklarından yararlanmalıyız. Çünkü insanı yani bizi O yarattı, bizim ruhumuzu, temayüllerimizi en iyi O bilir, bizi ancak O terbiye eder ve yola sokar. Allah sonumuzu hayır etsin, hepimize basiret versin. Haya duygumuzu almasın.


Yazarın Diğer Yazıları