Teröre Dolaylı Destek Verenler Var

Hakkari'den gelen dört şehidimizle beraber içimizdeki kor-ateş bir kez daha alevlendi, ülkemizin dört bir yanında teröre lanet yağdı. Giderek şehit sayımız azaldı, PKK bitme noktasına doğru geldi derken, yılan bir kez daha başını gösterdi "ben hala varım, sokmaya devam ediyorum” dedi. Yılda binlerle ifade edilen teröre katılım sayısı, son yıllarda onlu rakamlara kadar düştü, neredeyse  katılım sıfıra düştü. Son üç yılda PKK terör örgütüne bir de FETÖ örgütü eklendi, devlet iki cephede mücadeleye başladı. Bir yanda dağlarda ve güney hudutlarımızda PKK'lılar ateş altında tutulurken, bir taraftan da devlet içine yerleşmiş FETÖ mensupları bir bir temizleniyor. Yani devletin işi hem zorlaştı hem kolaylaştı. Geçmişte FETÖ'cü emniyet güçlerinin korumaya aldığı, adeta devamını istediği PKK, onlar sayesinde kayıp vermiyordu, FETÖ'cüler şehir içlerine hendekler bile kazmışlardı. Bugün güvenlik güçlerimizin o zafiyeti yok oldu, içerideki işbirlikçiler görevden alındı, alınıyor. O sebeple enerjimizin büyük kısmını FETÖ operasyonlarına harcıyoruz, her gün onlarcasını ihraç etmek zorunda kalıyoruz, yeni güvenlik elemanları yetiştirip takviye ediyoruz. Bir yandan da PKK ile mücadeleyi hiç kesmiyoruz, en büyük darbeyi indiriyoruz. Yani devlet iki cephede birden savaşıyor.

    Evet, bu ülke son yarım asrını hep terörle mücadeleye vermiştir. Yetmişli ve seksenli yıllarda sağ-sol çatışması, doksanlı ve iki binli yıllarda pkk belası, nihayet FETÖ terör örgütünün kırk yıl boyunca devletin kılcal damarlarına kadar sızması ve darbeye kalkışması ekonomiyi zayıflatmış, devleti kötezletmiş, geride ve gerilimde bırakmış, ayağını bağlamış ve koşmasını önlemiştir. Evet, devletimiz ekonomide koşamıyor, zaman zaman krizlerle boğuşuyor. Çünkü bütün kaynaklarını savunmaya ve terörle mücadeleye harcıyor. Eğitime, sanayiciye, ARGE çalışmalarına, yüksek teknolojiye büyük kaynaklar ayıramıyor.

   Evet, terör bu ülkenin birinci sorunu olmaya devam ediyor, bir zaman daha edecek. Çünkü aymaz ve teröre şaşı bakan, teröre doğrudan veya dolaylı destek veren bir muhalefetimiz var. Terör örgütleriyle kol kola olan , PKK ve FETÖ'yü terör örgütü olarak görmeyen legal bir parti var: HDP.  Bu parti hala %10'lara varan oylar alabilmektedir. Bu %10 oyun bir kısmı ideolojik, bir kısmı da Ak Parti karşıtlığındandır. AK Parti karşıtlığından kaynaklanan bu oyları kendilerine kanalize etmek isteyen diğer muhalefet partileri, özellikle CHP, HDP ile yer yer işbirliğine, yer yer ittifaka girmiştir. Bu stratejiyle de Büyükşehirlerin  belediyelerini Ak Partiden almayı başarmıştır. Sadece belediyeleri almakla kalmamış, PKK ve FETÖ'ye moral üstünlüğü ve ümit vermiş, yeniden palazlandırmış, adeta şımartmıştır.

     Evet, HDP gibi teröre pirim veren partilere yüz verdikçe, bu partiyle iş tuttukça, bu parti meşrulaşcak, bölgeden daha fazla oy almaya devam edecek, teröristler de bu HDP ve CHP belediyelerinden nemalanacaktır. Terör ile ilişkili partinin omzuna basarak kazanan belediye başkanları rahat görev yapamayacak, PKK'nın isteklerine cevap vermek zorunda kalacak, devletin kaynaklarının bir kısmını bunlara aktaracaktır. Özellikle altı Büyükşehir'de terörist yakınlarına makamlar, görevler verilecektir. Bu da kırk yıldır binlerce evladını şehit veren,  vermeye devam eden bu milleti yaralayacaktır.

         HER ŞEYE RAĞMEN ÜSLUPLAR YUMUŞAMALI

     Bir yerel seçim yapılmıştır, haklı veya haksız, iyi veya kötü, belediye başkanları seçilmiştir. Bu milletin seçtiklerine saygı duymalı. Ama katile katil demeyen parti (HDP) ile iş tutanları da merceğe almalıyız. Bu partinin yani HDP'nin belediyelere sızmış adamlarını deşifre etmek, halka şikayet etmek hakkımız ve görevimiz. Bu milleti uyandırmalı, teröre en küçük taviz verenler cezalandırılmalı. Nitekim şehit cenazelerindeki protestolar bu tavizkâr partilere bir uyarıdır.

     Ülke olarak çok zor günlerden geçiyoruz. Döviz yükselmeye, Merkez Bankamızın kaynakları erimeye, enflasyon ve faiz artmaya devam ediyor. Sermayesi olanlar da yatırımdan vazgeçiyor ve döviz alımına yöneliyor. Bu gidiş iyiye alamet değildir. Güvene ve istikrara ihtiyacımız var. Terör belası karşısında bir ve beraber olmalıyız. Dışarıda birileri yaptığımız ve alacağımız silahları kıskanıyor, bu silahlarla terörün bitirilmesinden korkuyor. İçeride birileri de onlara çanak tutuyor, ekonominin düzelmesini istemiyor, Tayyip Erdoğan'ın varlığını bir türlü içine sindiremiyor. Çünkü Sayın Erdoğan ülkenin başında oldukça, halkın teveccühü devam edecek, o siyasi makamlar birilerine açılmayacak.

      Sayın Erdoğan, Kılıçdaroğlu'na "geçmş olsun demeli miydi, dememeli miydi" diye tartışılıyor. Bence Anamuhalefet partisi lideri olması hasebiyle, CHP'ye oy verenlerin hatırına geçmiş olsun demeliydi. Evet, Sayın Erdoğan'ın canına kasteden 15 Temmuz darbesine Kılıçdaroğlu "kurgu” dedi,  "tiyatro” dedi, "bilerek yaptırıldı” dedi ve canını kıl payı kurtaran Sayın Erdoğan'a "geçmiş olsun” demedi. Sayın Erdoğan'a hep belden aşağı vurdu, iftiralar attı ve tazminatlar ödedi. Bunlara beraber Sayın Erdoğan'da devleti yönetme sorumluluğu var, düşmanıyla  bile oturup devletin ve milletin çıkarlarını gözetmek ve konuşmak konumunda. CHP, bu ülkenin en eski partisi ve yüzde otuz insanın da değişmez partisi. Kılıçdaroğlu da o partinin genel başkanı.  O yüzde otuzun hatırına genel başkanlarını saymak zorunda bu devleti yönetenler. Daha gergin ortamlara kapı açmamak için içeride Türkiye ittifakını sağlamak zorundayız. Rabbimizin buyrukları da o yönde: "Onların Allah dışında taptıklarına sövmeyin, onlar da  bilinçsizce ve düşmanca sizin Allah'ınıza (kutsalınıza) söverler”. Onların anne- babasına sövmeyin, onlar da sizin anne- babanıza söver ve kendi ana- babanıza sövmüş olursunuz”.  "Size kötülük yapana iyi iyilikle muamele ederseniz, görürsünüz o size sıcak bir dost oluvermiş”  "İyilikler kötülükleri yok eder”. "Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır, onlarla en güzel şekilde mücadele et.” "(Ey Peygamberim), Allah'ın sana olan rahmeti sebebiyle son onlara karşı yumuşak oldun. Katı ve sert olsaydın etrafındakiler dağılır giderdi." Efendimiz de, "Yumuşak ve talı bir söz de sadakadır” buyurur.

 


Yazarın Diğer Yazıları