Yatay Mimariye Dönelim

 Sayın Cumhurbaşkanımız hep yatay mimarinin önemine dikkat çeker, yüksek katlı binalara karşı olduğunu ve giderek topraktan uzaklaştığımızı söyler. Belediye başkanlarını beş-altı kattan yüksek binalara izin vermemeleri için hep uyarır. Gel gör ki dönüşüm adına yüksek binalar yapılmaya devam ediyor. Müteahhitler daha düşük katlı binaların kazandırmadığını söyler.

    Evet, eski evlerimizin yenilenmesini istiyorsak iki yol var: Ya arsamızı müteahhide verip yüksek katlı bina yapacak ve bahçeli evimizden apartman katına taşınmak zorunda kalacağız. Ya da bahçeli-müstakil evde oturmaya devam etmek için eski binamızı kendi imkanlarımızla yenileyeceğiz. Bunun için de sermaye gerekecek.

     Geçmişte 1996'da Refah Partisi iktidara gelebilmişse, 2002'den itibaren AK Parti on altı yıl boyunca iktidarda kalabilmişse, bu partilere ait belediyelerin başarılarının büyük payı vardır. Sayın Erdoğan'ı bu millet İstanbul belediye başkanlığında tanımış, bir daha bırakmamıştır. Konya ve Kayseri gibi AK Partinin kalesi olan şehirlerde Refah ve Ak Partili belediyeler adeta destan yazmış, partilerini iktidara taşımışlar veya partilerinin iktidarda kalmasını sağlamışlardır. AK Parti  oy kaybederse yine belediye başkanlarının yanlışlarından dolayı kaybedecektir. Sayın Erdoğan bu gerçeği gördüğü için başkan adaylarını belirlerken kılı kırk yarmaktadır. Şu bir gerçek ki, bir tek insan, sayısı binleri bulan belediye başkan adaylarını tek başına tanıyamaz, ister istemez parti teşkilatlarının görüş ve referansına ihtiyaç duyar. O açıdan başkan adayları belirlenirken il ve ilçe teşkilatlarının görüşleri alınmış, anketlere kulak verilmiş, parti büyüklerinin de tavsiyeleriyle başkan adayları tespit edilmiştir.  

    Bugüne kadar AK Parti belediye başkanları başarılı olmuş ki AK Parti hep iktidarda kalabilmiştir. Bu belediyeler, merkezi hükümetin de desteğini alarak şehirleri modernleştirmişler, trafik sorununu en aza indirmişler, köprüler kurmuşlar, metrolar açmışlar, devasa parklar yapmışlar, hızla büyüyen şehirleri rahatlatmaya çalışmışlardır. Elbette bu hizmetler devam edecek, yeni metrolar ve köprüler yapılacaktır. Artık şehir merkezlerinde asfaltsız yol kalmamıştır, büyük şehir yasasıyla birlikte ve Köydes projesiyle köylerimizin sokakları bile kilitli taşla ve sıcak asfaltla tanışmışlardır. Bu başarılara rağmen yüzler eskiyebilmekte, insanlar yeni yüzler görmek istemekte.  

     Burada bir üzüntümü belirtmek istiyorum: O güzel bahçeli, avlulu evlerimiz, yerlerini çok katlı apartmanlara ve sitelere bırakmıştır. Meram ve Karatay bölgesindeki o güzel bahçeli evler, meyve ağaçları, üzüm asmaları çok az kalmış, betona dönüşmüştür. Yapılan devasa parklar bana o meyve ağaçlarının, o üzüm asmalarının keyfini ve serinliğini vermiyor. O güzellikleri görmek için köylerimize gitmemiz gerekiyor. Üç- beş tavuk, üç -beş koyun beslediğimiz arka bahçelerimiz bugün yok olmuştur.

    Belediye başkan adaylarımızdan rica ediyorum; verimli toprakları, bahçeli evleri gözünüz gibi koruyun, şehrin yönünü taşlık ve verimsiz bölgelere çevirin. Dönüşüm adına o eski mahalle kültürümüzü yok etmeyin. Birçok insan biliyorum; bahçeli evini vermiş, karşılığında kat almış ve hiç de bahçeli evindeki rahatı ve huzuru bulamamış. Kibrit kutusu gibi üst üste oturmaktansa ikişer üçer katlı bahçeli evlerde yaşamak fıtratımıza, kültürümüze daha uygundur. Toprak bizim mayamızdır,  topraktan geldik toprağa gireceğiz. Topraktan uzaklaştıkça fıtrattan uzaklaşıyoruz ve hastalıklara yakalanıyoruz. Üst üste yaşadıkça birbirimizden uzaklaşıyoruz.

     Kimimiz çocuk okutmak için, kimimiz iş- aş bulmak için, kimimiz doğal gazlı evlerde oturmak için şehirlere göçtük ama köyümüzde soluduğumuz havayı burada da solumak istiyoruz. Komşularımız olsun gelip gidelim, bayramlarımızda birlikte yemek yiyelim, birbirimize selam verelim, ziyaretleşelim istiyoruz. Birileri para kazanacak diye bizi bahçeli evlerden ve sıcak komşuluk ilişkilerinden mahrum etmeyin.

 


Yazarın Diğer Yazıları