DİLDEKİ AHİT

Kuvvetlice el sıkıştılar. Pazarın orta yerinde, meraklıların yerlerini almasıyla daha da iştahlanan bir pazarlık yaşanıyordu. Küçükbaş elli kadar koyunun sahibi olan adam elini müşteri olan adamın elinden çekmeden hayvanlarını göstererek bağırdı "Vallahi, kazanmıyorum. Yemleri, ilaçları, bakımları bu parayı geçiyor. Ama mübarek gün hadi dönme, yoksa mümkün değil vallahi”

Müşteri gözüne kestirdiği koça bir daha baktı. Nasıl da kostak duruyordu... Tam çoluk çocuğun sevineceği bir kurban diye düşündü... Pazarlığa bir daha iştahlandı

  • Bak ağam; ben malına bir şey demem. Hoşuma gitti, pek güzel bakmışsın; ama sende söyledin; mübarek bayram bu parayı mala vereyim de çocukları harçlıksız mı koyayım? Hadi hele bir fiyat daha söyle... Bak ben diyorum; 1.300 vallahi de billahi de bir kuruş fazla vermem...
  • Yoo ne yaptın ağam sen... Bizi pazardan yalınayak gönder bari... İşte kardeşler de şahit olsun vallahi 1500' den bir kuruş aşağı olmaz... Bu malı başka yerde bul, dediğin fiyata da al dön gel ben sana bedava vereyim... Ama bir yıl beslenen hayvanı – el insaf vallahi kazanmıyorum.

Eller kuvvetle inip-kalkarken devam eden bu pazarlık; çevreden seyredenlerin şahitliğinde devam ederken; kalabalığın içinden biri; ses tonuna biraz abi! edası vererek öne atıldı. Müşteri ile pazarcının ellerini kuvvetle tutup; "Durun hele... hadi işi tatlıya bağlayalım; Madem sen 1300 dedin, sen de 1500... ikinizin dediği de olmayacak... Şu mübarek gün de birbirimizi üzmeyelim... Kardeşim; sen hele az daha ver, sen' de biraz zorla bakalım; az kazanıver... Ben 1400'e olsun diyorum; Hadi bitirin bakalım, hadi oldu, oldu...

İki tarafında beklediği oldu sanki; "ya olur mu abi" sözleri havada uçuşa dursun. "Olur olur hadi nazlanmayın da tatlıya bağlayalım" cümleleriyle pazarlık sonlandı. İki tarafta mutlu mesut... Müşteri koçunu alıp giderken, pazarcı yeni bir müşteri beklemeye koyuldu...

Bense olduğum yere çakılmıştım. Olayın başından beri iki tarafından ağzından ne çok yemin dökülmüştü... "Vallahi ve billahi bir kuruş aşağı olmaz” diyen pazarcıya; "Vallahi bir kuruş fazla vermem” diyen müşteri güzelleme yapmış... Ama ikisinin de yeminleri güya arayı tatlıya bağlayan abinin elinde eriyip gitmişti...

İkisinin yeminleri de dakikalar için de bozulmuştu...

Hiç farkında değillerdi ama 10 kişiyi doyurma (bir günlük) ya da giydirme cezası kazanarak pazarlığı bitirmişlerdi.

Allah adına, Allah'ı şahit tutarak kolayca ne çok yemin ediyoruz. Ve burada olduğu gibi küçücük dünya menfaatlerine onları nasıl da harcıyoruz... "Vallahi kazanmıyorum” diyen tüccar; "Vallahi başka param yok bu fiyata verirsen alırım” diyen müşteri, "vallahi yakalarsam seni öldüreceğim" diye evladını korkutan anne, "vallahi ders çalışıyordum, anne" diye yalan söyleyerek bunu da yeminiyle taçlandıran oysa oyun salonundan gelen çocuk...

  • Vallahi ben yapmadım
  • Vallahi söylemedim
  • Vallahi görmedim
  • Vallahi ve billahi doğru söylüyorum..

Allah'ı şahit tuttuğumuz bunca sözün arkasında durabilecek miyiz? Çünkü; Allah' da bize sesleniyor...

"Allah sizi yeminlerinizde bilmeyerek yaptıklarınızdan dolayı (öyle olduğunu zannederek) sorumlu tutmaz. Fakat kalbinizin kazandığı yalan yere yapılan yeminden sorumlu tutar. Allah çok bağışlayıcı, çok halimdir.”

Hayatımızı berraklaştıran bir düstur daha... Dilimizi yeminden temizleyelim....


Yazarın Diğer Yazıları