Şeker Hastalığında Egzersizin Ve Ozon Tedavisinin Faydaları

Diyabet (Şeker Hastalığı) tedavisinde hareketli yaşam çok önemlidir. Egzersiz, diyabete  “ilaç” gibi gelir. Diyabetliler için en iyi hareket, bizim aerobik egzersizler dediğimiz düşük şiddetli egzersizlerdir. Bu tip egzersizlerin başında yürüyüş, bisiklet ve yüzme gelir. Bunları haftada en az 5 gün ve 20-45 dakika arası yapabilir; başlangıçta düşük şiddetten başlayıp, gerekli süreleri iki partide tamamlayabilirsiniz. Egzersiz aralarını ise iki günden fazla açmayın.
DİYABETLİLERİN EGZERSİZ YAPARKEN DİKKAT ETMESİ GEREKENLER:
İnsülin kullanıyorsanız, tip 1 diyabete sahipseniz ve şekeriniz ani iniş çıkış yapıyorsa, mutlaka egzersiz öncesi, egzersiz sırasında ve sonrasında kan şekerinizi kontrol edin. Arzulanan düzeye gelmeden egzersiz yapmayın.
Egzersiz kan şekerini düşürebileceği için eğer insülin ve kan şekeri düşüren ilaçlar alıyorsanız, egzersiz yaparken ve sonrasında da hipoglisemiye (soğuk terleme, baş ağrısı, kalp çarpıntısı, bilinç bulanıklığı, yorgunluk) karşı dikkatli olun. Spor yaparken yanınızda mutlaka peynirli krakerler, meyve suyu veya şeker bulundurun.
Uygun bir ayakkabı giyin.
Egzersiz sırasında ayağınızda kızarıklık ve sıvı toplanması olursa mutlaka hekime başvurun.
Egzersize yeni başlıyorsanız düşük şiddette başlayın ve ekstra ağırlık kullanmayın.
Kalple ilgili sorununuz varsa spor yaparken tek başınıza olmaktan kaçının.
Ayaklarda duyu kaybı varsa düşük tempolu koşu yapmaktan kaçının; yürüme, bisiklete binme, yüzmeyi tercih edin.
Yeni bir egzersize başlayacak, uzun süreli egzersiz yapacak ya da egzersizi artıracaksanız mutlaka 30 dakikada bir kan şekerinizi kontrol edin.
 Diyabetli olduğunuzu belirten bir belgeyi mutlaka yanınızda taşıyın.
 Sıvı kaybını engellemek için egzersiz öncesinde, sırasında ve sonrasında bolca sıvı tüketin.
 İnsülin kullanıyorsanız, egzersizde kullandığınız  kolunuz ve bacağınız yerine karın ve kalçanızdan enjeksiyon yapın.
Ozon-oksijen tedavisi,  şeker hastalığında ve komplikasyonlarının tedavisinde en etkili tamamlayıcı tıp yöntemidir. Kan dolaşımını arttırır, oksijen molekülünden yaklaşık 10 kat daha güçlü olduğundan dokulara daha çok oksijen gitmesini sağlar, dolayısıyla hücresel metabolizmayı arttırır. Şeker hastalarında yoğun egzersizin oluşturduğu faydalı etkiye benzer bir etki sağlar. Ozon, hücre zarlarının şekere geçirgenliğini arttırır. Bu sayede kan şeker düzeyi düşer ve şeker hücreler tarafından kullanılmaya başlanır. Karbonhidratların asıl görevi olan vücuda enerji sağlama fonksiyonu restore edilir, dokuların enerji açığı giderilir. Yani ozon, insulin hormonunun yaptığı bir dizi fonksiyonu oluşturur.
Ozon-oksijen tedavisi şeker hastalarında kan şekerini düşürdüğünden ve dokulara giden oksijen miktarını arttırdığından katarakta, nöröpatiye ve kılcal damar hasarlarına neden olan maddeler ile eklem problemlerine neden olan maddelerin miktarını ve anjiyopati denilen damar hastalıklarının ilerlemesini sağlayan proteinlerin sentezini azaltır. Şeker hastalarında çok sık görülen susuzluk hissini, idrara çıkma sıklığını, ağız kuruluğunu, cilt kaşıntılarını, el ve ayak yanmalarını azaltır, halsizliği yok eder. Düzenli ozon tedavisi sonrası, hastaların ilaç dozları ve kullanmaları gereken insülin miktarı da azalır.
Ozon-oksijen tedavisi bağışıklık sistemini düzenlediğinden ve direnci arttırdığından şeker hastalarında çok sık görülen ayak enfeksiyonlarını, idrar yolları enfeksiyonlarını ve yaraları tedavi eder, oluşumunu engeller.
Şeker hastalarında ozon tedavisi, başlangıçta haftada 1 kez, kan ozonlama (Majör Terapi) şeklinde 8-10 seans önerilir. Ardından aylık veya 3 ayda 1 tedaviye devam edilir. Gangren ya da geçmeyen yara gibi komplikasyonu olan vakalarda ise haftada 2 seans sistemik ozon tedavisinin yanı sıra mutlaka bölgesel ozon tedavisi de yapılır. Seans sayısı, hastalığın iyileşmesine göre belirlenir.


Yazarın Diğer Yazıları