Arasta’dan Bedestene...

Önceki gün Akşehir'de restorasyonu biten Arasta'nın hizmete açılış programı vardı. Arasta da tıpkı Konya Bedesteni gibi Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edildi. 

Restorasyon işleri belediyelerin asli görevlerinden değildir. Yapılmadığında hiç kimse kalkıp "şu tarihi eseri niçin restore etmediniz” diye bir soru soramaz. Ancak Ak Parti belediyeleri şehirlerin tarihlerine sahip çıkmak amacıyla bu tür hizmetler de yapıyorlar. 

Türkiye genelinde en büyük restorasyon çalışmasını ise Konya Büyükşehir Belediyesi yaptı. Bu çalışma dünya çapında ödüller de getirdi. Birleşmiş Milletlerin kayıtlarına girdi. Buna Akşehir Arasta'sını da eklediğimizde yapılan işin boyutu daha da büyür. Büyükşehir belediyesi sadece eski çarşıları onarmadı, aynı zamanda han, çeşme, cami, medrese gibi birçok eseri de aynı şekilde tarihi dokusuna uygun bir şekilde restore etti. 

Akşehir'deki açılışa işin mimarı eski Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek'in davet edilmesi tabii ki anlamlı olmuş. Yine aynı şekilde yeni Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, il başkanı Hasan Angı ve bazı milletvekilleri de açılışta yer aldılar. Verilen fotoğrafın;  birlik, beraberlik, vefa ve geleceğe bakış açısından anlamlı olduğunu söylemeliyim. 

Açılış programını izlerken hafızam beni çok eskilere götürdü. 1980 öncesine. Malatya'ya… Ben ilkokul öğrencisiyim. Rahmetli dedemin kim veya kimlerle sohbet ettiğini hatırlamıyorum. Ancak ne konuştuğunu hatırlıyorum. 

Dedem; "Konya diye bir şehir var. İnancını o kadar güzel yaşayan bir şehir ki, çarşısında ezan okunduğu zaman tüm esnaf dükkânının kapısını kapatmadan camiye koşar.” 

Daha başka şeyler de söylemiştir şüphesiz. Ama aklımda kalan tek cümle bu. Dedem Konya'ya gelmiş miydi, yoksa o da başkalarından duyduğunu mu aktarıyordu, bilmiyorum. 

Nasıl olur da, dükkânların kapısı açık olduğu halde, hırsızlık olmaz? 

O günden sonra içimde bu şehri gidip görme uhdesi oluşmuştu. Allah dedemin vefatından 10 yıl sonra bu şehre gelip yerleşmeyi nasip etti. 

Geldiğimde ilk yaptığım iş dedemin anlattıklarının ne kadar doğru olduğunu araştırmak oldu. Tabii ki bir şehre gittiğinizde o şehrin ne tür özelliklere sahip olduğunu eski çarşılarında ararsınız. Merkez camilerin etraflarına bakarsınız. 

Ben de öyle yaptım. Mevlana civarlarında dolaşıp, bedesteni gezerek gözlem yaptım. 

Bir çok esnafın ezan okunduğunda oturduğu tabureyi kapının önüne koyup camiye koştuğunu, esnafın müşteri ile hoş diyaloglarda bulunduğunu, basit pazarlık usulleri ile müşteriyi kandırmadığını, değerlerine sahip çıktığını, gelen yabancılarla daha fazla ilgilendiğini gördüm. Yine aynı şekilde Ramazanlarda lokanta ve çay ocaklarının kapalı olduğunu da müşahede ettim. 

Çocukluk hatıram ile gerçeklerin ölçüştüğünü gördüğümde, "işte yaşamam gereken şehir” diye düşündüm. Mekke, Medine ve Kudüs'ü saymazsak hala da aynı şekilde düşünüyorum. İyi ki bu şehirde yaşıyorum ve iyi ki Bedesten esnafı gibi güzel insanlarla dostum. 
Bedesten Sağlıklaştırma ve Restorasyon çalışmasını başlatmadan önce başkan Tahir Akyürek ile bir diyalogumu da burada anlatmakta fayda görüyorum. Ben ona, "başkanım siz çok büyük bir projeden bahsediyorsunuz. Birincisi böyle büyük bir işin altından kalkabilecek misiniz? İkincisi, buraya yaptığınız yatırımdan diğer esnaf rahatsızlık duymaz mı?”. 

Tahir başkanın söylediklerini dün gibi hatırlıyorum. "Burası bizim kadim çarşımız. Her tarafı dökülüyor. Sahip çıkmazsak yıkılıp harap olacak. Gelen misafirlerimize çarşımızı gezdirmeye utanıyoruz. Mutlaka bu restorasyonu yapmamız gerekiyor. Ayrıca bu çarşıda Konya'mızı temsil eden, sahip çıkmamız gereken çok değerli esnaflarımız var. Biraz zorlanabiliriz, esnaf bazı sıkıntılar yaşayabilir ama başka çaresi yok. Yapmazsak, bu kadim çarşıyı geleceğe taşıyamayız”. 

Nihayetinde milyonlarca liralık kaynak aktarılarak bitirildi. Çok da güzel oldu. Allah var, güzel insanların yaşadığı bu şehirde diğer bölgelerdeki esnaftan biri de kalkıp "bana niye aynısını yapmıyorsun” diye itirazda bulunmadı. Farklı şehirlerde yaşayan biri olarak söylüyorum, ‘inanın başka bir il olsaydı kıyameti koparırlardı'.  

İşte bu şehir bundan dolayı güzel. İşte bu şehir bunun için değerli. İşte bu şehir bu nedenle özel…  

Evet bedesten Büyükşehir Belediyesinin katkıları, Tahir Akyürek'in cesareti ile fiziken yıkılmaktan, yok olmaktan kurtarıldı. Şöyle bir hatırlamaya çalışalım, doğalgazı kullanma imkanı bulunmayan, tüm altyapısı iflas etmiş, ön duvarları elektrik-telefon-internet, çay ocağı vs kablolarıyla dolu, hangi kablonun ucunun nereye gittiği belli olmayan, temelleri su ve nem tehdidi altında bulunan, çatılarında su damlayan…..

Fiziken yok olmaktan kurtardığımız bu kadim çarşımızı, ticareten de kurtarmamız gerekiyor. Güzel dostlarımızın bulunduğu bu çarşıya sık sık giden ve buradan alış-veriş yapan biri olarak her gittiğimde esnafın sitem dolu konuşmalarıyla muhatap oluyorum. İş yok… Müşteri gelmiyor… Zor durumdayız. 

Belediye elinden geleni yaptı. Şimdi sıra vatandaşta. Şimdi görev Konyalının. Gelin bu güzel çarşımızı AVM'lere kurban etmeyelim. Alışverişlerimizi buradan yapalım. Tahir başkan çarşının reklamı için de üzerine düşeni yaptı. Belediyece hazırlanan bedesten tanıtım filmi, milletvekilliği için istifa etmeden önce  (bir ay önce-henüz seçim kararı alınmadan)  televizyonlarda yayına girdi. Bedesten esnafının bundan haberi dahi yok… 

Esnafın çarşıyı yeniden canlandırmak için değişik düşünceleri var. Sözden öteye geçmeyen bu düşüncelerin bir araya gelinip, ete kemiğe dönüştürülmesi gerekiyor. İnanıyorum ki, olabilecek türdeki bu düşünceler, yeni Büyükşehir belediye başkanımız Uğur İbrahim Altay tarafından da ciddiye alınacaktır. 

Ayrıca,  Konya Bedestenini de, Akşehir Arastası'nı da tarihe ve ticarete yeniden kazandıran Tahir Akyürek başkana teşekkür etmek gerekir. Bu teşekkürü ettiğimizde, yeni başkanlara benzer çalışmalar yapma cesareti de vermiş oluruz. 

Dedemin anlattığı o güzel şehrin, o güzel esnafına da bu yakışır. Dükkânın kapısını kapatmadan ezanla birlikte camiye koşan, "aldatan bizden değildir” Hadis-i Şerifini çarşısında yaşatan, vefalı kadirşinas esnafımıza selam olsun. 


Yazarın Diğer Yazıları