Türkiye’nin Savunma Sanayi İle İmtihanı

Dünyada hem devletlerin hem de illegal örgütlerin en çok para kazandıkları sektörlerin başında silah ticareti gelmektedir. Sadece devletlerin 2018 yılı itibariyle silaha harcadıkları para 2 trilyon $ civarı. ABD, açık ara ile bu pastadan en büyük payı alırken ikincilikte de Rusya oturmaktadır. İngiltere, Fransa, Belçika, İtalya, Almanya ve İsrail diğer önemli silah tüccarı devletlerdir.

Silah ticaretinde öyle çok para vardır ki silahlarının denemelerini ve reklamlarını yapmak için savaş dahi çıkarırlar. Sözgelimi ABD, Afganistan ve Irak işgalinde denediği yeni silahlarla bir nevi gösteri yapmış ve savaşın ardından silah satışlarını patlatmıştır. Fransızlar Ruanda'da ülkeyi oluşturan Huti ve Tutsi adlı iki kardeş kabileyi birbirine düşürerek kısa sürede 1 milyon insanın ölmesine sebep olmuş ve iki kabileye de silah satmıştır. Silah ticaretinde aslolan paradır. Kimin kimi öldürdüğü değil…

Gelelim Türkiye'nin durumuna. Türkiye geçmişte hep bir silah pazarı konumundaydı. Batı'dan sürekli silah siparişi veren, onlar eskidiğinde parasıyla onları modernize ettiren yahut yenisinin siparişini veren her daim bir alıcı konumundaydı. Silahı ancak büyük devletler yapar, biz alırdık. Silah üretmek bizim boyumuzu aşardı. Hatta yapmak için uğraşanlar Batılı devletlerin baskısıyla derhal cezalandırılırdı. Baskıdan anlamıyorsa tıpkı Aselsan'daki 6 mühendisimiz gibi öldürülürdü. Gelin geçmişte Batı'ya rağmen silah üretmek için çabalayan 3 insanımızın başına gelenleri hep birlikte görelim. İşin en vahim tarafı da onlara sıkıntıları yaşatanın kendi devletimiz olması.

 


Nuri Killigil Paşa (Ortada, kolları sığalı olan) Sütlüce'deki silah fabrikasında.

Nuri Killigil: Enver Paşa'nın kardeşi, Kut'ul Amare kahramanı Halil Kut Paşa'nın yeğeni. Azerbaycan'ı Ruslarla birlikte saldıran Ermenilerden temizlemek için Osmanlı'dan yardım isteyen Azerbaycan Türklerinin yardımına "Kafkas İslam Ordusu”nu kurarak yetişen bir yiğit Osmanlı paşası. Bugün Türkiye'de Nuri Paşa pek bilinmese de Azeriler arasında Azerbaycan'ın kurtarıcısı namıyla bir kahraman olarak tanınır ve saygı duyulur. Nuri Paşa 1938'de Zeytinburnu'ndaki kök kömürü fabrikasını alır ve silah fabrikasına çevirir. Ardından fabrikayı Sütlüce'ye taşır. Burada bir yandan mermi üretirken bir yandan da kendi adını taşıdığı ve tamamen kendi yapımı olan tabancaları üretmeye başlar. Ürettiği silahları ve mühimmatı Pakistan'a ve İsrail ile savaşan Araplara satar. Bu affedilmez hatası (!) sonucu 1949 yılının mart ayında içerisinde Paşa'nın da bulunduğu fabrikada üç büyük patlama meydana gelir. Patlamaların sonucunda 27 kişi hayatını kaybeder. Bunlardan biri de kolları kopmuş, vücudu ve kafatası parçalanmış Nuri Killigil Paşa'dır. Paşa günler sonra ortaya çıkan vücut parçalarından teşhis edilebilir. Ardından fabrika kapanır ve gerçekleşmiş bir rüyadan uyanılır.

Vecihi Hürkuş: Osmanlı döneminde tayyareci olarak yetişen Vecihi Hürkuş, Cumhuriyet döneminde Yunanlılardan ele geçirilen motorlarla ilk uçağını yapar. Uçuş izni için bir heyet oluşturulmuş ancak heyette uçağı uçurabilecek kişi bulunmadığı için "Vecihi, biz sana bu lisansı veremeyiz; uçağına güveniyorsan atla, uç, bizi de kurtar.” denmesi üzerine "Vecihi K VI” adlı uçağına atlar ve 28 Ocak 1925'te uçuşu gerçekleştirir. Ancak izin almadan uçtuğu için ceza alır. 1930 yılında ikinci uçağı olan Vecihi K XIV'ü yapar. Uçağa izin almak istediğinde ise kontrolü yapacak kimse olmaması gerekçesiyle izin verilemez. Uçak parçalara ayrılarak belge almak üzere trenle Çekoslovakya'ya götürülür ve uçuş izni alınır. Türk Hava Kurumunda çalışırken yardımcısı görevden alınır, kendisinin ödenekleri kesilir, Vecihi XIV de uçuştan men edilir. Weimar Mühendislik Mektebine başlayıp 1,5 senede mühendis olur ancak bunu "İki senede mühendis mi olunurmuş!” diyen bizim yetkililere kabul ettiremez. Danıştay kararı ile kabul etmek zorunda kalırlar. Ancak Vecihi Bey bu sefer de Van'a sürülür. Görevinden istifa etmesinin ardından "Hürkuş Hava Yolları”nı kurar. Lakin kazalar, sabotajlar, kaçırılmalar sonucunda şirketin uçakları uçuştan men edilir. Milli Mücadele'deki hizmetlerinden dolayı ömrünün sonunda bağlanan azıcık maaşa davalar, uçakların sigortaları, faizler sebebiyle haciz konmuştur. Kendisine bir uçağın bile çok görüldüğü Vecihi Hürkuş, Amerika'nın aya yolculuk için roket fırlattığı 16 Temmuz 1969'da vefat etmiştir. Ölümün ardından 8 yıl sonra ise "Gülen Gözler” filminde Şener Şen'in canlandırdığı sakar pilot Vecihi karakteri ile kendisi ile bir de alay edilmiştir.

N


Solda Nuri Demirağ sağda Vecihi Hürkuş

uri Demirağ: Sivas Divriği'de ihtiyaç sahiplerine yaptığı yardım sebebiyle sorguya çağrıldığı İstanbul'da sigara kâğıdı ilanındaki bozuk olan ay yıldızın düzeltilmesini için kâğıdın üreticisi gayrimüslime uyarıda bulunur. Uyarıları dikkate alınmayınca "O halde sigara kâğıdı üretip sana rakip olacağım.” der ve bu işe girişir. Bu işten çok para kazanır. Cumhuriyet ilan edilince müteahhitlik ve demiryolu işine girişir. Kazandığı paralarla bir uçak fabrikası kurar. Burada seri üretim olarak ilk Türk uçağını ve paraşütünü yapar. Yıl 1940. Evet Türkiye 1940 yılında seri olarak uçak üreten nadir ülkelerdendir. 1941'de ilk yolcu uçağımızı yapar. Nuri Demirağ için bu yetmez. Uçağı uçuracak pilotlar gerekmektedir. Yüzlerce genci "Gök Okulu” adını verdiği okullarda pilot yapmıştır. Bugünkü Atatürk Havalimanının bulunduğu Yeşilköy'ü uçak pisti olarak düzenletir. İTÜ'de uçak mühendisliği bölümünün açılmasına öncülük eder. Bir ara Türk Hava Kurumu Nuri Bey'e 10 uçak siparişi verir. Bir uçağın denemesinin yapılması esnasında pilot hatası nedeniyle uçak düşer ve THK uçak siparişini iptal eder. Devlet ile Nuri Bey'in sürtüşmesi sonucu Nuri Demirağ'a destek verilmediği gibi engeller çıkarılmaya başlanır. Yeşilköy'deki pist istimlak edilerek elinden alınır. Uçakların yurtdışına satılması yasaklanır. Nuri Bey bu baskılara dayanamayarak en sonunda fabrikayı kapatmak zorunda kalmıştır. Elde kalan uçaklar ise içler acısı bir şekilde hurdacıya satılmıştır.

Türkiye'de hiçbir başarı cezasız kalmaz. Ancak şimdi devletimizin özel sektörle güç birliği ederek silah üretimine koyulması fevkalade güzel bir iştir. Zira ekonominiz, eğitiminiz, sanatınız ne kadar gelişirse gelişsin onları koruyacak askeri gücünüz yoksa bütün bunların çökmesi atılacak bir bombaya bakar. Ülkeler üretilen ağır sanayi ile gelişir, üretilen silahlar ile korunur. Selam ve dua ile…

 


Yazarın Diğer Yazıları