BAKÜ GEZİ NOTLARI – 6 –

AYAKLI TAVUKLAR TEZGAHLARDA…. Gittiğim yabancı memleketlerin şehirlerinde mutlaka bulabilirsem sebze-meyve pazarlarını gezerim. Yine otobüsteyim, hem geziyor hem de dış dünyayı gözlemlemeye çalışıyorum. Birden gözümün önünden silüet gibi bir kapalı pazar yeri geçiverdi, hemen bastım inme düğmesine, az ileride indim otobüsten. Beşyüz metre kadar geriye doğru yürüyünce kapalı pazar yerinin önüne geldim, kafamı kaldırdım tabelada "Teze Pazarı” yazıyordu, yani taze sebze-meyve vs pazarı olduğunu anladım ve içeriye girdim. Üstü kapalı, orta yerlerde yüksekçe beton tezgahları olan ve bilumum yiyeceklerin satıldığı pazara girer girmez, açıkta satılan tavuk, kaz, hindi, inek ve kuzu etleri ile bu hayvanların bilcümle organlarını hemen görüveriyorsunuz. Orta yaş ve üstü teyzelerin tezgahlarında daha çok tavuk, yumurta ve peynir-yağ çeşitleri bulunuyor. Hemen tadına baktırmak istiyorlar ve küçük bir parça peynir kesip uzatıveriyorlar. Tadına bakıyorum ama benim damak tadıma pek uymadığı için teşekkür edip ilerliyorum. Az ileride ise hayatımda ilk defa gördüğüm bir kesilmiş, yolunmuş tavuk sunumu görüyorum. Tavuklar cillop gibi soyulmuş ama hepsinin ayakları duruyor yani ayakları ile birlikte satılıyorlar. Bunun nedenini sorduğumda, çekik gözlü ve büyük ihtimal Tatar Türkü olduğunu sandığım teyze başlıyor anlatmaya; "toyuqların ayaqlarını kesmiriz çünkü müştərilər ayaqlarına baxıb, fabrik məhsulu mü yoxsa kənd (Köy) toyuq mu anlayabilirler”. İlk defa gördüğüm böyle bir sunum ve bu sunumun izahatı karşısında gülmekten kendimi alamıyorum. Az ilerideki tezgâhta ise bir leğen içinde sırf tavuk ayaklarının olduğunu görüp daha da şaşırıyorum. Bunun da alıcıları olduğunu, bir kısım alıcıların hayvanlarına verdiğini, bir kısmının ise bu ayakları yediğini söylüyorlar… Etler tezgahlarda açık vaziyette ve hijyenik olmayan ortamda satılıyor. Bu tablonun bir benzerini Şam' da Hamidiye Çarşısı' nda, Halep' te Osmanlı Çarşısı' nda ve Romanya' nın bir kırsal kasabasında görmüştüm. Sakatatların sunumu da bir tuhaf, diller ortalarda, koyun kelleleri ortadan ikiye ayrılmış, derileri yüzülmüş olarak tezgahlarda alıcılarını bekliyor. Sebzeleri taze ve çok lezzetli, fiyatları biraz bize göre pahalı. Meyveler ise düşük kaliteli ve son derece pahalı. Bakü' de hoşuma gitmeyen birkaç şeyden birisi işte bu meyvelerin azlığı, kalitesizliği ve pahalılığı idi. Hele benim gibi meyve hastası olan bir adam için bu ciddi bir moral bozukluğu sebebi idi doğrusu… Satıcının bir tanesi bizim Amasya elmasına benzer bir elmayı çok methetti, Şeki' den geliyormuş ve çok lezzetli imiş. İkna oldum ve bir tane aldım. Orta büyüklükte bir kırmızı elma için tam 1 manat yani 2 TL para ödedim. Hemen başladım ısırıp yemeye (yıkamak falan hak getire, satıcı amca üzerine sildi, güzelce parlattı, kırmızı başlıklı kızın yediği elma misali, parladıkça parladı mübarek. Bana göstermeden üzerine tükürüp parlatma işlemini o şekilde yapmış olma ihtimali de çok yüksek ama ne yapalım işte, nefsimiz çekti bir kere, gurbetlikte berbatlık aranmaz. Hem arada bir mikrop almanın pek bir zararı olmadığı gibi faydası bile olabilirmiş… Elma da elma olsa, ne tadı var, ne tuzu var, ne suyu var. Saman mübarek… Neyse yine de helal ettim pazarcı amcaya… Bizim Mersin Balığı' na benzer, yaklaşık 70-100 cm uzunluğunda bir balıkları var. Daha önce hiç görmemiştim. Caspian Balığı diyorlar yani Hazar Denizi Balığı. Bir çok tezgahta bu balığı görüyorum. Ne kadar istersen kesip veriyorlar, doğrusu bir balıksever olarak tadına bakmak isterdim ama alsam nerede pişireceğim… Pazar uzun uzadıya gidiyor da gidiyor. Bizim buralarda olmayıp, Azerbaycan' a has bir şey var mı diye tur atıyorum pazarda ama pek bir şey bulamıyorum.  Pazarın diğer ucundan çıkınca da pet shop tarzı canlı evcil hayvan satan bölüme geliyorum. Hayvanların hepsi cins.  Pişik (kedi), it (köpek), quş (kuş), dovşan (tavşan), siçan (fare), sibirya qurdları (Sibirya kurtları) ne ararsan var. Ama özellikle iri yapılı hayvanların (köpek ve kurtlar) bir metrekare bile gelmeyen tel kafesler içinde tutulmaları çok can sıkıcı. Hayvanları biraz temaşa edip, oradan da ayrılıyorum. Benim Hatun ve çocuklar kedi, köpek hastası olduklarından yolladığım fotoları görünce deliye döndüler tabi. Bana yalvardılar, ne olur oraya bir daha git şu köpek ve kedinin fiyatını bir sor dediler. Gideyim gitmesine ama bir daha nasıl bulayım burayı, zaten tesadüfen buldum. Neyse kıramadım, ertesi gün sora sora tekrar buldum bu pazarı. Beğendikleri kedi 200 manat (400 TL), köpek ise 300 manat (600 TL). Ciddi bir pazarlık marjı olduğunu da düşünürsek fiyatlar çok uygun ama nasıl alayım, nasıl getireyim, bir sürü izin ve prosedürü var uluslara arası hayvan taşınması işleminin… alamadık tabi, ama yazın gittiğimizde inşallah bir yolunu bulup mutlaka alacağız… Devamı gelecek… arkası ayrın…

Yazarın Diğer Yazıları