BAKÜ GEZİ NOTLARI – 7 –

"BAKININ NEFT QOXAN

HAVASINI İÇİME ÇEKİP”

 

Yurt dışında en çok zorlandığımız konuların başında yemek konusu gelir. Özellikle Avrupa ülkelerinde dikkat etmezseniz, ya midenizi bozarsınız ya da bilmeden domuz eti / yağı tüketebilirsiniz. Bir defasında Paris' te benim başıma gelmişti. O yüzden genelde atıştırmalık kuruyemiş vs her zaman yanımda bulundurmaya dikkat ederim ya da yabancı memlekette tavuk tüketmeyi tercih ederim. En azından domuz eti olma riski yok. Ancak can Azerbaycan Müslüman bir Türk ülkesi olduğu için, yemek konusunda pek zorluk yaşamayacağımı düşündüm ve yanıma bir şey almadım.

Azerbaycan Turgovi meydanının hemen hitamında çok güzel bir Kaleiçi alanı var. İsmine "Bahar Kalası” diyorlar. Şehrin modern binaları ve rustik yapıları arasında böylesine tarihi bir alanın varlığı ve özenle yapılmış restorasyon sonucunda tertemiz, dimdik ayakta kalması insanı mutlu ediyor, özellikle Abşeron bölgesinde yer alan "Kız Kulesi” görülmeye değer doğrusu. Kalenin içerisine ilk girdiğinizde dikkatinizi antikacılar, hediyelik eşyacılar ve yöresel yemeklerin servis edildiği otantik lokantalar çekiyor.

Kale içinde pey gezdikten sonra acıkmış olmalıyım ki, gözüme kestirdiğim bir "Mangal Evi” tabelalı lokantaya girdim. Önüme gelen menüde yazılı yemek isimlerinin birçoğunun ne olduğunu bilemediğimden, garson çocuğa Bakü spesiyali ne ise, sen neyi tavsiye edersen onu getir dedim. Çocuk lüle kebabını tavsiye edeceğini söyledi, etin de sağlam olduğu teyidini aldıktan sonra verdim siparişi. Uzunca bir bekleme sürecinden sonra geldi yemeğim. Bizim Adana Kebabı ile İnegöl köfte arasında bir şey, 4 orta boy köfte geldi nihayet. Yanında da taze sebzeler. Salatalık, domates, reyhan, marul vs. aman Allah' ım bir köfte bu kadar mı lezzetli olur.. Allah affetsin yediğini içtiğini paylaşana tiplere hep kızarım ama gezi notu olunca yazmakta mahzur görmedim. Köftenin etinden midir yoksa köfte harçlarına katılan baharatlardan mıdır bilemedim ama çok lezzetli idi. Doyurucu olduğu için tekrar sipariş etmedim ama bir daha yeme isteği oluştu içimde. Sebzelerin tazeliği ve lezzeti de, lüle kebabının tadını aratmadı yalnız. Yediğiniz sebzelerin eski tadını alıyorsunuz. Demek ki, bizim memlekette gdolu tohumlarla sebzelerin meyvelerin lezzeti ile çok oynamışlar. Kafkas dağ ve ovalarının ürünleri henüz tanışmamış bu gdo ile aman tanışmasın inşallah. Böylesi bir yöresel et yemeğinin toplam maliyeti 29 manat yani 60 TL civarı. Normalde pahalı gibi olsa da böyle bir mekanda, bir başkentte bu fiyat çok abartı gelmedi bana. Teşekkür edip ayrıldım.

Turgovi meydanı o kadar zevkli dizayn edilmiş ki, inanın böylesine bir meydanı ne Berlin' de gördüm, ne Paris' te, ne Amsterdam' da ne de çok sık gittiğim Bükreş' te. Binalar zaten muhteşem ama meydanın mimari tasarımı, hassas ve çok kaliteli malzeme ve işçilik uygulamaları, şehir mobilyaları, aksesuarları, çocuk oyun alanları, fıskiyeleri… anlatamam inanın çok keyifli. Meydan da bir çok milli ve milletlerarası mağazaları görebilirsiniz. Beni daha çok Türk mağaza ve markaları enterese ettiği için en çok onlara dikkat ettim. LCW, Damat Tween, simit sarayı, Mado, Özsüt, Ziraat Bankası benim ilk gözüme çarpan Türk markaları oldu. Telefonumun interneti Azerbaycan' da geçerli olmadığı için Wifi Free olan Simit Sarayı benim için her gün uğranılan, simit yenip, çay içilen ve internete girilen bir mekân oldu. Bütün marketlerde Türk ürünlerini rahatlıkla bulabiliyorsunuz. Zaten marketlerden Türk ve Rus patentli ürünleri çıkarsanız geriye bir şey kalmaz. Kendimi evimde gibi hissettim adeta.

Bakü' de suç oranı sın derece düşükmüş. İnsanları genelde çok sakin, trafikte korna çalan, birbiri ile kavga edene pek rastlamıyorsunuz. İbgirlik (Yankesici), oğurlayıcılık (hırsızlık), dolandırıcılık (fırıldaqlık), dilencilik (dilençi), yollarda sarhoşluk (serxoş) pek nadiren görülüyormuş. Zaten geceleri cadde ve sokaklar ışıl ışıl, tüm binalar aydınlatılmış durumda, her köşe başında da polis var.

Bakının neft qoxan havasını içim? ç?kip (Bakü'nün petrol kokan havasını teneffüs edip) gezmeye devam ediyorum. Ana cadde ve bulvarların genişliği, bir çok eski doğu bloku ülkesinde olduğu gibi burada da dikkat çekiyor. Sadece geniş değil çok geniş. Bizim en geni caddemiz olan nalçacı caddesinin en az 3 katı kadar geniş ve bakımlı bulvarları var. Gidiş ve geliş akslarının ortasında yer alan refüjlerde mağaza ve lokantalar var. Her bulvarda da mutlaka metro bağlantısı için tüneller var ve çok şık ve bakımlı.

 

Bugünkü gezi notumu Bahtiyar Vahapzade' nin şu güzel sözleri ile hitama erdirmek istiyorum.. devamı gelecek… arkası yarın..

 

Kurtlar olur çobanların koyunu

İtten öğrenirse, kendi soyunu

"Azerilik” komünizmin oyunu

Azeri değiliz, Türk oğlu Türk'üz!


Yazarın Diğer Yazıları