VALİNİN ŞOFÖRÜ- MÜDÜRÜN YAKINLARI TORPİL

Torpili bilirsiniz değil mi, şu bizim hepimizin bildiği iş bulmanın olmazsa olmazı meşhur torpil aslında benim yaptığım torpil sayılmaz, sözde güvendiğim birisine yaptığım bir ricaydı, olumlu karşılayınca güvendim. Hayatımda ilk defa aracılık yaparak, birisi için bir ricada bulunuyorum ama ne söylersem söyleyeyim, ne kadar kıvırıp, çevirirsem de bunun adının genelde bildiğimiz TORPİL olduğunu biliyorum.
Yani dedik ki sizin temsil ettiğiniz bu kuruluş da çeşitli birimlerde çalışacak üniversite mezunu alacakmışsınız, bizimde bir arkadaşımızın çocuğu var takdirleriniz olursa lütfedin, kendisini de görevlendirin dedik. Ve yüz ifadelerinin olumlu görüntüsü, ısmarladığı çayın ve uzunca politik konuşmalarımızın mutluluğu içinde 7 Haziran seçimlerinin aday listesine alınmayan sözde dost gördüğümüz, özel bir kuruluşun idarecisinin yanından ayrıldık.
Şimdi ne olacak, tabi TORPİL yaptık ya bekleyeceğiz, nasılsa bir netice verecekler, yani torpil yaptık isteğimiz olacak, arkadaşımız işe girecek, bunun başka yönü düşünülemez, bekleyecek göreceğiz ve başladık beklemeye derken bir gün arkadaşımız telefon etti ve Çarşamba gününe saat ikide MULÂKATA çağırıyorlar dedi. Bendenizi aldı bir sevinç, neden diye sorarsanız kolay mı yüksek makamdan torpil yaptık, TORPİL bu boru değil, adamla siyaset konuştuk, çay, kahve içtik, ağırlandık, verdiğimiz CV’ yi bir yerlere telefon ederek isimler verildi, dikkate alınacak denildi bende mutlu oldum.
Bütün bunlar olduğuna göre nasıl olur sevinmezsin, aracı olduğumuz kardeşimize hayırlı olsun inşallah işin oldu dedik, olmasa mülakata neden çağıracaklar, hem esas torpil mülakatta geçerli olacak, zavallı arkadaşımız sanıyorum bu heyecanla iki gün uyku uyuyamamıştır ve mülakat günü olan çarşamba geldi ve mülakata girdiğini haber aldım.
Tabi ki mülakata giren kadar bende heyecan ve merak içindeyim, bir dosta yardım edebilmenin bir gencin geleceğini tanzim edebilmenin beklentisiydi bu, mülakatın bitişi sonrası ziyaretime gelen genç yüzü gülerek girdi kapıdan, hayırdır ne oldu dedim. Detayıyla anlattı, bu gün netice veririz dediler dedi, o kadar ümitliydi ki beklemeye başladık ama birden muhatabım torpilimiz şahsı aramak geldi aklıma, mülakat varmış değerli kardeşim bir bilgi edindiniz mi acaba dedim yanıt gecikmedi (aradım tabi dedi nereyi aramaktan bahsediyorsa) ve ekledi, (zaten Valinin şoförü de aradı, müdürün tanıdıkları da varmış) isimleri verdim) dedi. Ancak bende şafak attı, zira sesin tonu çok iç açıcı, beklenen tonda ve samimi değildi, durum ricamın geçerli olmadığı işaretini veriyordu.
Maalesef sözümüz geçerli olmadı, güvendiğimiz dağlara kar yağdı, bizim torpil mi beceriksizdi yoksa daha kuvvetli önemli, özel yerlerden --HAMİLİ KART YAKİNİMDİR İLGİNİZİ RİCA EDERİM anlamında bir kart geldi veya telefon mu edildi bilemiyorum. Ama Duruşuyla güven veren, bulunduğu özel yerinde sözünün geçerli olacağını, düşündüğüm kişinin hiç de öyle etkili birisi olmadığını veya bana verilen sözün, samimiyetin çizdiği imajın sahteliğini anladım. 
Tabi kimsenin benim ricamı yerine getirmeye mecburiyeti yok, beni bir örnek düşünün, bakın ülkede neler oluyor, kimlerin nasıl düdüğü ötüyor, biz kavak ağacından düdük yapacağız diye uğraşırken, kaymak tabaka kamıştan yapıp geçiyor, sende bekle ki güvendiğin dostlarımız bize yardımcı olacak işimizi yapacak. Bu tür olaylar sadece resmi makamlarda değil, öylesine gurur kırıcı bir hale gelmiş ki özel kurum ve kuruluşlarda aynı durum var.
Şimdi bu tür sözde dostluk taleplerini alarak neticesini fiyasko ile neticelendiren idareci, müdür yönetici veya başkan, her kimse, bu talebi baştan bir mazeretle reddetse bu kadar kırgınlık ve hayal kırıklığı, dargınlık olmaz ama söz verip de yapmamak veya yapamamanın çok başka bir adı vardır. Gerçekten çok ayıp ve gurur kırıcıdır.
Bu kurum ve kuruluşlarda hiç mi alnının akıyla hak edenlere yer yok, ülkenin her yerinde her noktasında torpil, her noktada yandaş, her noktada gönüldaş ve çevre hâkimiyeti, pekiyi burada kim suçlu ben mi, karşı taraf’ mı, evet doğru ben suçluyum, ne işin var torpille gönül yapmaya diyeceksiniz ama beni, bizi, sizi böyle alıştırdılar, yıllardır başka yolu yok dediler, iş bulmanın, para kazanmanın, geçinmenin şartı, yolu bu dediler ama ne yazık ki Hamili kart yakinimdir, ilgi gösterin yazdıracak veya bu mealde telefon ediverecek kişiyi herkesin bulması zaten imkansız, bulsan da bazen kocaman bir hiç çıkıyor ve birileri gemisini karadan yüzdürüyor, yani hiç hakkı olmayanlar hak sahibi, layık olanlar ise hepsi dışarıda, bunun birde sağlık kurumlarında olduğunu düşünürseniz olayın vahimliği daha da artıyor ve ağırlaşıyor, bu yazı bir örnektir, ben kendimi muhatap göstererek yıllar yılı devam eden ve edecek gibi görülen bir anormalliği, hak hukuk dışı konuyu ve yükselmeye devam eden şikayeti kendi üzerimden dile getirmeye sizlerle paylaşmaya çalıştım sağlıklı ve hoşça kalın.

Yazarın Diğer Yazıları