Dünyada ve Türkiye'de ilk kez işaret dili cüzü ‘'ELİF-BA İşaret Dili İle Tecvidli Kur'an Kerim Cüzü'' eserinini hazırlayan Kur'an Kursu Öğreticisi Suna Topçu ve Lütfi Topçu Türk İşaret Dili ile Kur'an eğitimde karşılaşılan eksiklikleri gidermek ve Arap İşaret Diliyle Kur'an-ı Kerim'in asli harfleriyle kolay bir yöntemle okunması amacıyla hazırladıkları eseri hakkında bilgi verdi.
Hem işitmeyen toplumu Kur'an okuma konusunda ki problemlerini giderdi hem de işiten topluma bir farkındalık için yazıldı. Dünya da hiçbir işaret dili uluslararası değil, bu eser Kur'an-ı Kerim'e özel bizzat Kur'an asli harfleri olan Arapça işaret dili ile kuran dili şeklinde bir işaret birliği sağladı Dünya da en kolay tek ortak dil Kuran Kerim dilini getirdi.
Ayşegül ŞENCAN: Hocam kendinizi tanıtabilir misiniz?
Suna TOPÇU : Ben Suna Topçu. Kırk yaşındayım. İki çocuk annesiyim. Diyanet İşleri Başkanlığı'nda Kur'an Kursu Öğreticisi olarak çalışmaktayım. 2003 yılından beri gönüllü, fahri, kadrolu Kur'an eğitimi ile meşgul olmaktayım. İlahiyat Fakültesi mezunuyum. Pedogojik formasyon eğitimi aldım. Aynı zamanda işaret dili tercümanıyım. Sanatın her dalıyla ilgilenmeyi seviyorum. İşten kalan zamanlarda resimle uğraşıyorum.
‘'Bütün işaretlerimi kalp diline çevirerek yapıyorum''
Kübra AKTAŞ: İşaret dili nedir? Nasıl öğrenilir
Suna TOPÇU : Bu dil doğal olarak sağır toplumunun kendi aralarında oluşturduğu bir dildir. Seslerin ve kelimelerin el, yüz, mimik ve beden dili ile karşı tarafa aktarımıdır. İlk işaret diline Kur'an-ı Kerim'deki ayetlerde rastlanıyor.(Al-i İmran 3/41)
قَالَ رَبِّ اجْعَلْ ل۪ٓي اٰيَةًۜ قَالَ اٰيَتُكَ اَلَّا تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلٰثَةَ اَيَّامٍ اِلَّا رَمْزًاۜ وَاذْكُرْ رَبَّكَ كَث۪يرًا وَسَبِّحْ بِالْعَشِيِّ وَالْاِبْكَارِ۟
(Zekeriya:) "Rabbim! Benim için bir ayet /bir gösterge belirle!” dedi. Allah: "Senin göstergen üç gün boyunca insanlarla, işaret dili[*] dışında konuşamamandır. Rabbini çokça an (onu iyi tanımaya çalış) ve sabah akşam ona ibadet et.” dedi.
Burada "işaret dili” olarak ifade edilen iletişim şekline Meryem 19/11. ayette vahiy denmiştir. Çünkü vahyin anlamlarından biri de budur. Burada Zekeriya (a.s) kendisinin çok ileri bir yaşta çocuğunun olmasının alametinin Allah tarafından gösterilmesini istiyor. Allah CC bu alamet senin 3 gün insanlarla işaret dili ile konuşman ve Allah CC ı zikretmendir diyor. Meryem süresinde ise Hz. Meryem içinde bulunduğu sıkıntılı durumdan kaynaklı konuşsa da kendini ifade edemeyeceğinden dolayı ben Rabbime oruç adadım. Bu orucum benim hiç kimse ile konuşmamam. Ancak melekler ile konuşup Allah'a cc kendi halimi arz ederim diye işaret dili ile insanlara anlatıyor Ve çocuğu Hz. İsa'yı işaret ederek gösteriyor. O sırada Hz. İsa konuşmaya başlıyor. Konuşabildikleri halde bu dönemde işaret dili kullanıyorlar. Kur'an-da bunlar sağır manasında ifade edilmektedir. Bu da işitme engellilerden bahsederken sağır kelimesini kullanmaya bir rehberlik ediyor Sonrasında Osmanlı İmparatorluğunda bazı görevlerde sağırlar kullanılıyor. Günümüzde ise işaret dili insanlar tarafından çok anlaşılmamış, birçok dönem bu dil yasaklanmış, sonrasında serbest bırakılmış, ilk işitme engelliler okulu tarihte ilk 2 Abdülhamid zamanında açılıyor. Bu dönemde dünyanın geri kalanında da bu duruma benzer bazı dönemlerde yasaklanıyor. 2005 yılında çıkarılan kanunda Türk Dil Kurumu tarafından dil olarak kabul ediliyor. 7 Haziran tarihi işaret dili bayramı olarak kutlanıyor. Sonuçta bu konuda yaklaşık elli altmış yıl Türkiye, dünyayı geriden takip ediyor. Bunlardan çıkarılan sonuç ise hem sağır toplumun hem de konuşan bireylerin(Kur'an örneklerinde olduğu gibi)bu dilin tarihten beri kullanıldığını göstermektedir. Hangi dili konuştuğumuzun aslında önemi yoktur. İnsanlar ancak kalp dili ile iletişim kurarlar. Kalp dili bilen insan anlar ve anlatır. Bende bütün işaretlerimi kalp diline çevirerek yapıyorum. İşaret dilini halk eğitim merkezinde birinci kur eğitimi mi Veysel Dudu hocamdan aldım. Sonrasında Diyanet İşleri Başkanlığı hizmet içi eğitim belgesini Mahmut Küçük hocamdan aldım. Bu belge benim manevi olarak değerliydi. Daha sonrada tercümanlık belgesini aldım. Aldığım bu eğitimlerin sağır toplumun kültürünü de öğrenmenin zorunluluğunu öğrendim. O dönemde gününün yaklaşık 8-10 saatini onlarla vakit geçirerek bizzat kaynağından işaretleri öğrendim. İçerisine girmeden sağır toplumu tanımadan hiçbir işaret hedefine ulaşmaz.
"Hakikat şehrine yolcu değilsen/Ne yolcuyu eğle, Ne yolu incit"
Ayşegül ŞENCAN: Aldığınız eğitimler sizde nasıl bir kazanım oluşturdu?
Suna TOPÇU : Eğitim almak ne kadar güzel olursa olsun içerisinde bir hedef barındırması gerekiyor. Dışarıdan değişik ve hoş geldiği için bu eğitimin alınması cazip gibi gelse de içi doldurulmamış bir eğitim olur. Eğitim alırken arkadaşlara tavsiyem gerçekten sağır toplumuna ve beraberinde tüm insanlığa faydalı olmak amacı güderek ancak eğitimlerini başarılı kılabilirler. Alınan her eğitim sadece maddi kazançlar hedeflemekten ziyade insanlığa ve sağır topluma hizmet en önemli amaç olmalıdır. Aşık Hüdai'nin dediği gibi "Hakikat şehrine yolcu değilsen/Ne yolcuyu eğle , Ne yolu incit" İşaret dili tamda bu söz ışığında öğrenilmelidir.
Kübra AKTAŞ: Siz ne zamandır işaret dili eğitimi veriyorsunuz?
Suna TOPÇU : 2014 yılından beri bu eğitimi vermekteyim. Kurumumun engellilere yönelik çalışmaları kapsamında 5 yıl bizzat içerisinde kalan iki yıl da ise kitap hazırlığı ve denemeleri ile bu sahada çalışmalarım oldu.
‘'Bahçıvan misali her çiçeği ihtiyacına göre büyütmek gerek ‘'
Ayşegül ŞENCAN: İşaret dili ile Kur'an-ı Kerim öğrenmenin incelikleri nedir?
Suna TOPÇU : En önemli incelik hocanın eğitim esnasında Kur'an-a duyduğu sevgiyi öğrencisine yansıtması ile öğrencinin bu konudaki isteğini artırarak ikisinin de hazır bulunuşluğu sonrasında öğrenilmesi kolay bir süreçtir. İkinci kısım ise hocanın öğrencisini ruhen bedenen tanıması ve anlatımını öğrencisine göre çeşitlendirmesi kısacası bir bahçıvanın bahçesindeki her çiçeğin ihtiyacını bilerek ona göre onların kendine özel büyüme ortamı sağlaması en büyük inceliktir. Bence bu incelik normal eğitimde de uygulanması gerekli, bireye özel eğitim olmalıdır Hocanın her daim kendisini öğrenci konumunda görüp gelişmeye açık olmasıdır.
Bu eser Dünyada ve Türkiye'de ilk işaret dili cüz kaynağıdır''
Kübra AKTAŞ: Dünyada ve Türkiye'de ilk işaret dili Tecvid'li Kur'an Elif Bası çıkarmaya nasıl karar verdiniz?
Suna TOPÇU : Ben Kur'an eğitimi ve tefsir çalışmalarını çok seviyordum. Bu konuda sürekli önümün bir şeylerce tıkandığını hissediyordum. Tecvidli olarak indirilen Kur'an-ın mahrecine uygun okunması ve bu şekilde öğretmek benim görevimdi. Fakat kullanılan işaretler ne tecvid ne mahreç ne de tefsir konusunda yeterli değildi. Çok zaman günde 1-2 saat uyuyarak bu konu ile ilgili araştırmalar yaptım. Çevremde bu konu ile ilgili birçok kişiye sorduğum sorularda da cevabı bulamadım Kur'an öğretimi ile ilgili yanlış giden bir eğimin sistemini kullanmam ve bildiklerimi öğretememenin sıkıntısını ve vebalini taşıyordum Ülkemizde ve dünyada konu ile ilgili bütün materyalleri incelediğimde de bu konudaki eksikliğe cevap bulamadım. Her gün bu çözümün bir çözümü olması için dua ettim. Sonrasında tecvidin ismini bile bilmeyen Arapçadaki 3 farklı s harfini aynı işaretle okuyan sağır toplumunun eğitimindeki eksiklikleri yazıp çözüm yolunda her gün bilgilerime bir şeyler katarak ve Türkiye çapında çeşitli öğrenci kitlelerine deneme yanılma yolu ile işaretler ürettim Ardından kullandığım işaretler ile mahreci yani sesleri, tecvidi yani kuralları ve tefsiri çok kolay bir şekilde anlatabildiğimi deneyimlerimle ortaya koydum. Bu çalışmasında yetersiz olduğu sonucuna vardım Dünyadaki bütün müslümanlar Kur'an-ı asli Arap alfabesinden okurken sağır toplumların Arap işaret dili olduğu halde bütün dünyada Arapça yerine kendi dilleri ile okumalarımdan ve hepsinin farklı farklı okumalarından üzüntü duyuyordum Arap ülkeleri ile bağlantıya geçtim. Onların hareke olmasına rağmen iki elle okumanın zorluğundan dolayı harekeyi terk edip harekesiz okudukları, normal bir insanın Kur'an okurken seslendirmediği elif lam gibi harfleri de okuduğunu ve okumalarında tecvid uygulamalarının olmadığını gördüm. Neden tecvid işaretleri yok diye sorduğumda ana dilleri olduğu için harekeye ihtiyaçları olmadığını ve okuyanın duymadığı için tecvidli okumasının gerekli olmadığı cevabını aldım. Bu ülkemizdekine benzer bir yaklaşımdı ve onların duymadıkları için böyle bir şeye yani tecvide ihtiyaçlarının olmadığını yönünde inançları vardı. Arap işaret dilini nasıl harekeli bir halde uluslararası harekeli Kur'an diline çevirebilirim diye düşünmeye başladım. Halbuki çok basit tekniklerle öncesinde kimsenin düşünemediği bir sistem geliştirdim. Bu sistemi namaz kıldıktan sonra ilk defa Fatiha süresinde uyguladım. Gördüğüm sonucun başarılı olması beni çok mutlu etti. Sonunda tüm dünya sağır toplumları aynı işaretlerle Kur'an-ı Arapça aslından okuyabilecek Allah CC tarafından vahiy meleği vasıtası ile aslı tecvidli olan Kur'an-ı Kerim'i tecvidli okuyabilmeleri görünce artık eğitimimdeki eksikliğin giderildiğini gördüm. Bu sahada yeni bir şey çıkarmak amacı ile değil sadece görevimi yapmanın rahatlığı ile kitabı yazdım Zor bir alanda aslında en kolay kararı verdim
Ayşegül ŞENCAN : Bu eseri çıkarmanızın amacı nedir?
Suna TOPÇU : Tek amacım Kur'an-ı Kerim'e ve sağır topluma hizmet etmektir
Ayşegül ŞENCAN: İşaret dili uluslararası bir dil mi herkes aynı işaret ile mi konuşuyor?
Suna TOPÇU: Hayır Dünyada ortak bir işaret dili yoktur. Herkes ülke farklı işaret dili kullanır. Hatta yöreden yöreye bile farklılık gösterir. Dünyada yaygın olan Uluslararası dil kabul edilen İngilizce gibi kullanılan dil ASL Amerikan işaret dilidir. Buna yakın bir de Almanların kullandığı DGS uluslararası kabul gören işaret dili vardır. Fakat herkesin İngilizce bilmediği gibi ASL' yi de pek çok işitme engelli bilmez. Bu kitaptan sonra bir de Kur'an dili uluslararası bir dil haline getirilmiştir. Tabi ki bunun kullanılması belirli zaman içerisinde olacaktır Uluslararası Kur'an işaret dili diller içerisinde en kolay öğrenilen dildir.
‘'Sevgi ile yapınca konu Kur'an olunca hiçbir zorluk aşılamaz değildir''
Kübra AKTAŞ: Tecvidi işaret diline nasıl adapte ettiniz? Zor olmadı mı? İnceliği nedir?
Suna TOPÇU :Bu soruya cevap vermek için burada işitme engellileri tanımak gerekiyor. Çünkü kitabın felsefesi onları tanıma üzere kuruludur Burada bir kaç çeşit işitme engelliden bahsedeceğim. Fakat çeşitlilik bahsedeceklerimden daha fazla
Birinci grup konuşabilen işitme engelliler. Bunlar işitenler kadar kelimeleri düzgün telaffuz edemeseler de Kur'an-ı sesli okuyabiliyor. Onların Kur'an harfleri üzerinden dil terapisi ve artikülasyon çalışmaları ile mahreç ve tecvid konusunda gelişme gösterdikleri hatta bunun konuşmalarına yansıyarak dil becerilerinin geliştiğini gördüm.
İkinci grup ise ses çıkaramayan sadece işarete muhtaç olan gruptaki çalışmalarımda onların sesi elidir felsefesi ile yola çıkarak bütün çıkartamadıkları sesleri ve tecvidleri işarete çevirdim Hatta burada şöyle bir ayrıntı var. Hiç sesi olmayanların eğitimi konuşabilenler ve İmplantlı (biyonik kulaklı) gruptaki kişilerin eğitiminden daha kolaydır İnanın sevgi ile yapınca konu Kur'an olunca hiçbir zorluk aşılamaz değildir
Ayşegül ŞENCAN : Kitabın geri dönüşleri nelerdir? Bu kitabın neyi değiştirmesini istiyorsunuz?
Suna TOPÇU : Kitabın geri dönüşleri harika! Hiç tanıtım reklam olmamasına rağmen, eğitimi konusunda kitabın kare kodla video okumaları daha paylaşılmamışken kitap codalar (anne baba işitme engelli olup kendisi duyan) ve işitme engelliler tarafından çok beğenildi. İlk basımın yarısı şimdiden alındı. İşiten normal bireylerin ve işitemeyenlerin rahatça Kur'an öğrenebileceği bu eser kütüphanelerinde bulunması gereken bir kitap. Bu yüzden almak da acele etsinler.
‘Onların Sesi Elidir' felsefesinin kalplere yerleşip tüm dünya ile Fatiha suresini aynı şekilde okunmasını istiyorum
Kübra AKTAŞ: Kitabın neyi değiştirmesini istiyorsunuz?
Suna TOPÇU : Kitap bundan iki yıl önce basımından önce Diyanet İşleri Başkanlığı üyelerine işitme engelli federasyon üyelerine codalar temsil eden tercümanlar derneği üyelerine ve Tömer Üniversitesi üyelerine Filistin ve Ürdün'den sağır dernekleri üyelerine Ankara'da uluslararası çalıştay da sunumu yapılmış, ardından Endonezya (Java )'da 20'nin üzerinde İslam ülkesinin katılımı ile yapılan Uluslararası Engelliler Din Eğitimi, Metot ve Hizmetleri Çalıştayı'nda yapılan sunumda hiçbir eleştiri almamış hatta 18 i aşkın devlet tarafından kabul görmüş basımından sonra da çok fazla ilgi uyandırmıştır Böylece tüm dünyada Kur'an okumanın dünya sağır toplumlarınca okuma birlikteliğinin sağlanmasını istiyorum Bu süreçte yedi yılı aşkın zorlu çaba ve gayretler ile meydana getirilen bu eserin kişisel fevri görüşlere kurban edilmemesi rant kavgalarına dönüştürülmemesi Kur'an-a hizmet yolunda Kur'an'ın aslına en yakın ellerle okunması,' Onların Sesi Elidir' felsefesinin kalplere yerleşip tüm dünya ile Fatiha suresini aynı şekilde okunmasını istiyorum. Değiştirmek istediğim şey eksiklerin giderilmesi herkesin tek dilde tek yürekle Kur'an-ı okuması , okurken sevap alması, ibadetlerini asli Kur'an harfleri ile yapmasıdır