İYİLİK GÜNEŞİ

Bazen bir yerden geçerken gördüğünüz bir yazı, bazen bir insanın davranışındaki ayrıntı sizi hayran bırakır. İyiliğe olan çabanızı kamçılar ve " iyi kileriniz” kalbinize düşer.

Küçüklüğümde yolculuk yaptığımız güzergâhta kocaman bir incir bahçesi vardı. Babam bizi muhakkak orada durdururdu. Balları akan lezzetli incirleri doyasıya yerdik. Babam tekrar hareket etmeden önce bize bahçenin sahibinin hikâyesini anlatır, bir de O'nun geçmişleri için bir Fatiha okuturdu. Çok büyük olan bu bahçenin sahibi burayı yoldan gelip geçenler yesin diye hayrat eylemişti. Babam anlattıkça adam gözümüzde biraz daha büyürdü. Geçenlerde bir köy içerisinden geçerken bahçelere büyükçe yazılmış yazılar dikkatimi çekti. "bu bağ gelip geçenler yesin diye hayrattır” . En az üç-dört bağın üstünde aynı yazı vardı. Anadolu'nun bu insanları ne güzeldir. Ürünüm az oldu çok oldu demez, kanaat eder. Hırsları şükrün altında törpülenir. Çalışırken bütün gücüyle uğraşır ama ürünü aldığında "ben çalıştım, kazandım” demez.” Allah verdi” der. Köy yerinde bu bahçe benim her şeyim demez, iki tane ise birini, bir tane ise yarısını HAYRAT eder. Çünkü bilir ki; iyiliğin sahibi Allah (c.c) verdikçe verir. Bağışladıkça artırır.

İyilik yaparken "acaba gören var mı?” demiyorsan hakikate ulaştın demektir. Tıpkı bir çiçek ekimi gibi. Çiçek eken insan, çiçeğin teşekkürünü ya da arının minnetini bekler mi? Ama o çiçek bulunduğu yeri güzelleştirdikçe, bakanların yüreğini ferahlattıkça, üzerine konan arılar çoğaldıkça aslında onu ekeni de besleyip, güzelleştirir. Kişi Yaradan'a yakın hale gelir. Bir dağ başına gittiğinizde bakarsınız üzerinde onlarca rengi olan bir çiçek hiç kimsenin olmadığı bu yerde açmış. Allah, hiç kimse görmese bile dağın tepesindeki altındaki o çiçeğe her rengini vermiştir ya da denizin binlerce metre altındaki mercanı nasıl boyamıştır. Kişi nerede olursa olsun iyilikten ve zarafetten vazgeçmezse kulluğuna yakışır bir şerefe yükselir. Derler ki; Güneş ve Rüzgâr hangisinin daha güçlü olduğu konusunda tartışırlar. Ve Rüzgâr” sana benim daha güçlü olduğumu kanıtlayacağım " der. "Şuradaki yaşlı adamı görüyor musun? Hani şu üstünde palto olan. Bahse girerim o paltoyu üstünden senden çok daha çabuk söküp alabilirim. Bu denemeye razı olan Güneş, bir bulutun arkasına gizlenir ve Rüzgâr, şiddetini artırdıkça yaşlı adam da paltosuna o kadar sarınır. Sonunda Rüzgâr pes edip durulur ve adama sıcacık gülümser. Bunu gören yaşlı adamın yüzünde bir hoşnutluk ifadesi belirir. Ve paltosunu çıkarır. İddiayı kazanan Güneş; Rüzgâr'a "sevgi, iyilik ve dostça davranış, her zaman kabalığı yener ”der.

İyilerin güneşi hep üzerimizde olsun...


Yazarın Diğer Yazıları