TÜRKİYE İÇİN EN BÜYÜK TEHDİT NATO’DUR

NATO, dünyanın başına sarılmış en büyük beladır. "Neden bu kadar keskin ve iddialı bir yargıda bulunuyorsun?” diyebilirsiniz. Çünkü başını ABD'nin çektiği 2. dünya savaşı galipleri dünyayı egemenlikleri altına almak ve sömürmek için siyasi olarak BM'yi, ekonomik olarak Dünya Bankası ve IMF'yi, askeri olarak da NATO'yu kurdular. Yazımıza konu NATO, başta ABD olmak üzere galiplerin bekçisi ve silahlı gücüdür.

Unutmayalım ki; Rusya da 2. dünya savaşı galipleri arasındadır. Aralarındaki gizli paylaşıma göre ABD, Rusya'yı, Rusya ABD'yi tehdit göstererek sömürmek istedikleri devletlere hâkim olageldiler.

Bilindiği üzere Türkiye de Rus tehdidi üzerine NATO'nun kucağına itildi.

Gürcistan, Kazakistan, Ukrayna, İsveç ve Finlandiya örneklerinde de aynı kirli senaryo işliyor. Yani muhayyel düşman algısıyla ülkeler ya Rusya'nın ya da NATO'nun kucağına itiliyor.

Hatırlayalım. Yakın zamanda çıkarılan iç karışıklıklarla Rusya Kazakistan'a çökmüş, ABD hiç ses çıkarmamıştı. Yani yapay ABD-Rus düşmanlığı dünyayı kontrol etme aracı olarak kullanılmaya devam ediyor.

NATO, müttefiklerini "kanatlarımız altına alıyoruz. Size bir saldırı olursa bize yapılmış bir saldırı olarak kabul ederiz ve sizi koruruz” masalıyla avutuyor.

Müttefiklik kılıfıyla üye ülkelerin en mahrem sırlarını öğrenerek onları kontrol ediyorlar.

"NATO standartları” kavramıyla üye ülkelerin hangi silahı alacağına, hangisini almayacağına, hangi silahı üretebileceğine, hangisini üremeyeceğine yine NATO karar veriyor.

Müttefik ülkelere verdikleri silahların yazılımları ellerinde olduğu için uçakların "dost” ve "düşman” tanıması ve algılaması da onların keyfine kalmış durumda. Mesela, NATO üyesi Yunanistan, NATO üyesi Türkiye'ye saldırsa, NATO silahları ile bu saldırıyı önlememiz mümkün değil. Ancak NATO'nun ilkeleri gereği Yunanistan'ın karşısında ve Türkiye'nin yanında yer alması gerekir ki; bunu düşünmek bile hayalden de ötedir.

15 Temmuz darbesinin arkasında olan, PKK/PYD terör örgütüne on binlerce TIR silah ve mühimmat veren, Yunanistan'a askeri üs kuran, silah yığan NATO/ABD nasıl dostumuz ve müttefikimiz olabilir?

ABD, muhalefeti destekleyerek iktidar değişikliği gerçekleştiremez, Türkiye silah teknolojisini geliştirmeye, Libya, Doğu Akdeniz, Mavi Vatan vb.lerinde olduğu gibi kendi milli dış politikasını izlemeye devam ederse, Yunanistan'da kurduğu askeri üsler ve yığdığı silahlarla Türkiye'nin başına bela olmaya hazırlanmaktadır.

Mevcut hal itibariyle "NATO'dan çıkalım” demiyorum. Ama "NATO'ya güvenerek hareket etmeyelim, NATO'nun bizi arkadan vurabileceğini hesap ederek hazırlıklı ve tedbirli olalım” diyorum.

Bu arada, -yükselen güç- Çin, -güç kaybetse de- Rusya, Türk Cumhuriyetleri, İslam ve Afrika Ülkeleri ile -kazan-kazan ilkesi doğrultusunda- safları sıklaştırmak, dirsek temasını artırmak gerekir kanaatindeyim.

Aslında Devletimiz, başarısız 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında NATO'nun ve ABD'nin olduğunu, en büyük tehdit ve tehlikenin NATO'dan geleceğini, bunlara kesinlikle güvenilmeyeceğini bilmekte ve bu nedenle özellikle 15 Temmuz'dan sonra yerli ve milli silah üretmeye büyük önem vermektedir.

Temenni etmiyorum. Ama ABD ve NATO'nun dümen suyunda hareket etmediğimiz müddetçe Türkiye'yi -ekonomik, askeri, siyasi- büyük tehlikeler beklemektedir. Türkiye de buna göre hazırlık yapmaktadır.

Siyasi parti gözlüğüyle bakmamak, birlik-beraberlik içinde hareket etmek ve uyanık olmak her zamankinden daha zaruridir. Allah yar ve yardımcımız olsun…

Bilvesile Mübarek Kurban Bayramı'nızı tebrik ederim.


Yazarın Diğer Yazıları