NEZAKET ZİYARETİ Mİ? İCAZET ALMA GÖRÜŞMESİ Mİ?

Ah şu "nezaket ziyaretleri” yok mu?

Kulağa da pek hoş geliyor.

Gelin görün ki; kapalı kapılar ardında konuşulanlar pek de nezaketli sayılmaz.

Siyasetçiler bütün "demokrasi, şeffaflık, millete karşı açık olma” gibi yaldızlı lafların arkasına sığınarak gizli görüşmeler yaparlar, gizli kararlar alırlar, gizli taahhütler verirler.

Bu gizli görüşmelerde alınan kararların, verilen taahhütlerin ceremesini de Millet çeker.

Cumhuriyet tarihinde hiçbir lider dünya savaşlarının galibi devletlerin izinden çıkamamıştır.

Çıkan olmuşsa ya asılmış, ya zehirlenmiş, ya darbe ile devrilmiştir.

Anlaşılan o ki; Erdoğan da 2011 sonrasında karar vericiler tarafından gözden çıkarılmıştır.

Gezi, MİT tırları operasyonu ve 15 Temmuz darbe girişiminin nedeni budur.

Bu girişimleri ile istediğini elde edemeyen NATO ve ABD, "Türkiye'de muhalefeti desteklediğimizi açıkça göstermeliyiz. Erdoğan'ı seçimle değiştireceğiz” demeye başlamıştır.

Seçime eyvallah da; kapalı kapılar ardında en fazla taahhüt verenleri ve mülakatı başarıyla geçenleri (!) icazet verdiklerini (!) "seçilecekler olarak önümüze koyan” Sam Amca ise işin sonu "bağımsız görünümlü köleliğe” kadar varır.

Büyükelçi Jeffry L. Flake, prosedür gereği Cumhurbaşkanı'na güven mektubunu sunar sunmaz ayağının tozuyla HDP eş başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile görüştü. Meral Akşener'i de ziyaret etti. Kar kış demeden kalkıp İstanbul'a geldi ve Ekrem İmamoğlu ile balık yedi.

CHP'li Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş'ın, "Ulusal ve uluslararası karar vericilerin işaret edeceği bir insanı Muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı yapacaklar" sözleri hatırlandığında Büyükelçi Jeffry L. Flake'in nezaket ziyaretleri (!) daha manidar hale geliyor. Yani pazılın parçaları birleşiveriyor.

Hele nezaket ziyareti sonrası Meral Akşener'in Gezi'yi 1908 darbesine benzetmesi ve Padişah Abdülhamit aleyhinde açıklamalar yapması "Sizin istediğiniz aday benim.” mesajından başka bir şey değildir.

Alman devlet adamı Bismark "devlet adamları içinde akılların yüzde doksanı Abdülhamid'de, yüzde beşi bende, diğer yüzde beşi de öbür devlet adamlarında" itirafı yanında tüm başarısı "beyaz toroslarla faili meçhul cinayetler işletmekten” ibaret Meral Hanım'ın Abdülhamit aleyhinde konuşması pek komik duruyor.

İYİ Parti'nin amblemi Kayı bayrağı. Ama Akşener, Türkiye'yi ABD'nin 51 eyaleti yapmaya talip.

ABD, müttefiki Türkiye'yi karşısına almak pahasına PKK/PYD'ye binlerce TIR silah veriyor, Suriye'nin kuzeyinde piyon bir terör devleti kurdurmak için bu kadar çaba sarf ediyor, PKK'nın siyasi uzantısı HDP'ye, arkasından Akşener'e, İmamoğlu'na, Kılıçdaroğlu'na nezaket ziyaretinde (!) bulunuyorsa bunun anlamı açık değil mi?

WikiLeaks belgelerinde nezaket ziyaretlerinde ne fırıldakların çevrildiği malum.

Tasması ve ipi başkasının elinde olanlardan tarihte hayır gelmemiştir. Şimdi de gelmeyecektir.

Nezaket ziyaretiymiş (!) Başlarım sizin nezaket ziyaretinize.

Hani demokrasi; "şeffaflık, millete karşı açık olma” rejimiydi, Milletin "bilgi edinme hakkı” vardı.

Artık Millet uyandı. Yemezler.

İster iktidarda olsun, ister muhalefette. İster sağ olsun, ister sol.

"Bağımsız Türkiye” için "Bağımsız siyasetçiler” lazım.

Aksi halde yüz yıl daha sürünürüz…

 


Yazarın Diğer Yazıları