BİZİM COĞRAFYAMIZDA… Türklerin Sosyal Yaşamında Çadırın Yeri ve Önemi

 "Otağ-ı Hümayun”un yapımı ile görevli personel dört bölükten oluşmakta ve Otağ geran-ı hassa olarak isimlendirilmekteydi.

Osmanlı devletinde "Otağ-ı Hümayun” padişahtan padişaha geçiyordu. Ancak padişahlar savaşa gitmediklerinde savaşı yöneten kişiye geçmekteydi. Kabuller daha çok otağın önündeki günlük veya Sayeban'da yapılıyordu.

Çadırın Bölümleri

Osmanlı çadırları üst örtüsü, çadır eteği ve direkler gibi üç ana bölümden oluşmaktadır. Çadırların üst örtüleri; toprak evlerde kubbe, tek direklilerde konik, iki veya üç direklilerde ise tonoz şeklindedir. Üst örtünün üzerinde direk sayısına göre direk yada direklerin geçmesi için açıklıklar olup bu kısım kalın deri ile takviye edilmiştir. Çadır Eteği: Direkler yardımıyla taşınan üst örtüsüne tahta silindirik düğmelerle bağlanmış ve çadırın çevre dvarını oluşturan birime çadır eteği denilmektedir. Bunlar bütün halde veya ince ahşap direklerle birbirinden ayrılmış dikdörtgen panolar şeklinde düzenlenmiştir. Çadır eteğinde kapı, pencere, perde gibi elemanların bulunması dekoratif açıdan zenginlik katmakta ve kullanım rahatlığı sağlamaktadır. Hiyerarşik düzendikkate alınarak üst düzey devlet adamlarının çadırlarında uygulanan kapı ve pencerelerin boyutları diğerlerine oranla büyük tutulmuştur.

Çadır Direği; çadırın ana taşıyıcı elemanı çadır direkleri ahşaptan yapılmıştır. Çadır direkleri üzerine genellikle kazıma ve kabartma tekniğinde çeşitli renklerde boyalar ve yaldız kullanılarak bitkisel ve geometrik motifler uygulanmıştır. Çadır direğinin üst örtüden geçerek dışta kalan kısmına sembolik anlamlar taşıyan çadır alemi yerleştirilerek dış görünümüne hareket kazandırılmıştır.

Zukak; çadırın dışında kalan fakat çadır topluluklarında çoğu kez vazgeçilmez bir unsur da "zukak”tır. Türkçe'ye "sokak” şeklinde geçen Arapça "zukak” çadır veya çadır gruplarını çevreleyen bir tür tekstil kuşatma duvarına verilen isimdir. Arazide veya ordugahta özellikle padişah veya erkana ait çadır grubunu diğer çadır gruplarından ayırmak için kullanılan sınırlayıcı elemandır. Zukaklar seferde koruyucu, sınırlayıcı ve aşılması yasak bir engel oluştururken günlük yaşamda çeşitli eğlence ve törenlerde ise padişah ve çevresindekileri halk topluluğundan ayırmak amacıyla da kullanılmıştır. Çadır eteğiyle büyük oranda benzerlikleri bulunan zukaklar "halvet-i hümayun” olarak da adlandırılmış ve çoğunlukla üst kenarları kale mazgalları gibi dendanlı yapılmıştır.

Çadır Yapımında ve Bezemesinde Kullanılan Malzeme ve Teknikler

Üst örtü ve ana gövdede tamamen dokuma malzeme kullanılmış, bazı kısımlarında deri ve keçeye yer verilirken esas olarak pamuklu, yünlü ve ipekli kumaş türleri kullanılmıştı. Genelde en yaygın olarak şartlarına uyumu nedeniyle pamuklu kumaşlar tercih edilmiştir. Padişah ve ordu birliklerine ait çadırlar iç ve dış olmak üzere iki kat kumaştan yapılmışlardır, iç mekanı çevreleyen yüzeyde genellikle pamuklu kumaşlar tercih edilirken zaman zaman atlas çeşitleri de kullanılmıştır. Çadırın dış yüzünde ise çoğunlukla "kirbas” adı verilen Ege adalarındaki tezgahlarda ve Soma'da dokunan bir cins kalın pamuklu kumaş kullanılmıştır. Göçebe kavimler tarafından barınma amacıyla kullanılan çadırlarda kalın yünlü kumaşlar ve keçeye yer verilmiştir.

Padişah v diğer üst düzey devlet adamlarına ait çadırlarda ihtişam ön planda tutulduğu için çadırın bütününde eşine az rastlanan değerli kumaşlar kullanılmıştr. Klasik dönemden batılılaşma dönemine kadar bütün Osmanlı süsleme sanatlarının en güzel örneklerini sergileyen çadırlarda ibrişim, altın sırma ve gümüş simle yapılan işlemelerin yanı sıra değerli kumaşlardan ve güderi gibi deri parçalarından aplike edilen motifler, özellikle padişah çadırlarında en çok kullanılan bezeme çeşitleridir.

Çadır Teşkilatı

Osmanlı devletinde çadırları kurup kaldıran ve koruyan teşkilata verilen isimdir.

İlk kez Fatih Sultan Mehmet döneminde çadırlardan sorumlu birlik anlamında "Mehteran-ı Hayme Cemaati” adıyla kurulan bu teşkilatın görevleri arasında çadırların ana bölümleri ile yardımcı ünitelerinin üretimi, bakımı ve korunması bulunuyordu.

Gereğinde çadırları kurmakla görevlendirilen bu birlik "oda” olarak isimlendirilen dört bölüğe ayrılmıştı. Ayrıca çadır kumaşlarını, döşeme malzemesini ve süsleme elemanlarını tasarlayarak uygulayan ustalar bu teşkilatın önemli bir grubunu oluşturuyordu, ilk kurulduğu dönemde otuzyedi kişiden oluşan bu teşkilata bir kethüda başkanlık etmekteydi. Daha sonraki tarihlerde teşkilat genişledikçe bu kişi mehterbaşı, sermehterhane-i mehterhane nazırı, mühimmat-hayme nazırı, hassa mehterbaşısı gibi isimler almıştır. 17. yüzyıl başlarında sayıları 835 kişiye ulaşan bu birlik yüzyılın sonunda 2000 kişilik bir teşkilat haline gelmiştir. 18. yüzyıl sonlarına doğru, her birinin 861 kişiden oluştuğu dört bölük haline gelmiştir. 1826 tarihinde Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasından sonra bu kuruluş Hıyamiye Nezareti adını alarak, görevini "sürdürmeye devam etmiştir.


Yazarın Diğer Yazıları