Üçü de İngiliz Milletler Topluluğu üyesi… ABD ile İngiltere'nin uluslararası siyasette ayrı düşündükleri pek görülmüş şey değildir. İkisi birlikte batı ittifakının ana motoru görevi üstlenirler. Dünya siyaseti onlardan sorulur. Fakat bu sefer Filistin meselesinde ayrı düştüler.
Bu ayrışmayı iyi anlamak lazım.
Bunun için kısa bir tarih turuna çıkmak gerekir. Filistin toprakları içerisine İsrail virüsünü bulaştıranlar İngilizler. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra pay edilen Osmanlı topraklarının büyük kısmı İngiltere'nin payına düştü. İngilizler bugünkü Ortadoğu krallıklarının tamamına yakınının kurucu hamileri. 1948 yılından başlayarak yahudileri Filistin'e taşıyıp yerleştirenler de onlar.
İkinci Dünya Savaşından sonra dengeler değişti. Batı cenahında liderliği İngiltere'den devralan ABD, ortadoğunun zengin enerji kaynaklarına çöktü. Krallıkları güçlü komşularından koruma (İran, Türkiye, İsrail) sözü veren ABD, bölge ülkelerinin tüm kaynaklarını sömürmeye başladı. Trump'un seçilir seçilmez bölgeyi ziyaret ederek kendisini dört yıl boyunca finanse edecek trilyon dolarlık sözleşmeleri imzalaması (imzalatması) bunun son örneği…
ABD'nin İsrail politikaları nedeniyle bölge dışı (körfez) ülkelerle de arası pek iyi değil. Türkiye'ye uzun zamandır dil geçiremediğini herkes biliyor. Pakistan ile de (Afganistan ve Hindistan) köprüleri atalı yıllar oldu. Mursi'yi astırarak işbaşına getirdiği Sisi hala bir dediğini iki etmiyorsa da arası eskisi gibi değil. Körfez ülkeleri, varlıklarını devam ettirebilmek için sözde bir müttefikin doymak bilmeyen midesini doyurmaya çalışırken, Katar saldırısı ile sarsıldı. Ve artık ABD'ye güvenilemeyeceğini anladı.
Amerika'nın Rusya ve Çin ile küresel çaplı devam eden dolaylı savaşı devam ediyor. Üzerinde güneş batmayan imparatorluk( İngiliz Milletler Topluluğu) dünyanın gidiş istikametini çok iyi görüyor. Fakir Doğu Avrupayı içine aldığı günden buyana yerinde sayan Avrupa Birliği'nden çıkmasını da doğru okumak gerekiyor.
İngiltere, önümüzdeki çeyrek asırda dengelerin değişeceğini biliyor. ABD'nin Rusya-Çin ekonomik savaşı ve Orta Doğu politikaları nedeni ile irtifa kaybettiği inkar edilemez bir gerçek. Dengeleri derinden sarsan bu gelişmeleri kendi lehine çevirebilmesi için üçüncü dünya ülkelerine mavi boncuk dağıtması gerekiyor. Özetle İngiltere Filistin kararı ile eski etki alanını yeniden kazanmaya çalışıyor. Filistin topraklarına İsrail bıçağını saplayan İngiltere'nin şimdi Filistin'i tanımasını timsah gözyaşları olarak değerlendirmek gerekir. Ama madem farklı modda devam eden bir siyaset söz konusu o vakit bizim de mod değiştirmemiz gerekiyor. Anlamamazlıktan gelip alkışlayacağız ama kanmayacağız.
Yeniden şekillenen dünya siyasetinin motoru biz olacağız. 16 devletten oluşan İngiliz Milletler Topluluğu karşısında 50 devletten oluşan İslam Milletler Topluluğu'nu kurmak için daha hangi gelişmeyi bekliyoruz? Tam zamanı.
Uyanma vakti.
