KALPTEN DOĞAN ÇOCUKLAR

Komşumuzun Ankara'da evli olan kızının Konya'ya gelerek bir kız çocuğunu evlat edinmesi çocukluğumun dünyasında çok büyük bir sırdı. Kadın, bu işi hakikaten bir sır niteliğinde yaşamış; Konya dönüşü Ankara'da oturduğu semti değiştirip, yeni komşularına lohusa yatakları hazırlayıp göstererek sanki kızını yeni dünyaya getirmiş görüntüsü çizmişti.

" Bir çocuğu dünyaya getirenler mi yoksa büyütenler mi ailesidir” sorusu yaşanılan hayatlara göre cevabı binlerce kez değişen büyük sorulardan biridir. Acizâne kanaatim; eğer sadece dünyaya getirmek yeterli olsaydı, Allah‘ın kelâmında anne babaların sorumlulukları bildirilmezdi. Ama bazen anne ya da babadan birinin ölmesi ; diğerinin yaşam şartlarında bir çocuğu büyütecek ortama sahip olamaması gibi durumlar çocukları devlet korumasına emanet etmeyi gerekli kılabiliyor . Ya da anne baba sağ olsalar da ailenin durumunun bir çocuğun beden ve ruh sağlığını bozacak derecede şiddet içermesi, madde bağımlısı olmaları ya da gayri meşru bir İlişkinin yaşanması çocuğun devlet güvencesinde büyümesini daha gerekli kılabiliyor.

İnsan evladının yeme, içme, barınma kadar gerekli temel ihtiyaçlarından biri de bence aidiyet… Kendini bir yere, bir köke, bir aileye mensup hissetmek. Yetimhanede ya da yetiştirme yurtlarında, sevgi evlerinde kalan çocukların ve gençlerin en büyük ihtiyacı işte bu! Aidiyet… Bütün ihtiyaçları karşılansa da bu eksikliği hep hissedecek ve tamir etmeleri gerekecek. Bu eksikliği en merhametli yollardan çözüme kavuşturmak için” koruyucu ailelik” en güzel yollardan birisi.

Evlat edinme ile koruyucu ailelik şartları ve sonuçları ile tamamen birbirinden farklı iki kavram . Evlat edinme; Allah‘ın kelâmında tavsiye edilmeyen bir yöntem. Evlat edinilen çocuk kız ise; baba ile, erkek ise anne ile mahremiyeti gitmeyecek. Bu gibi durumlardan dolayı sakıncalı. Ancak iki yaş altı bir bebek alınır; anne adayının iğnelerle sütü getirilip, emzirme olayı bir kez dahi yapılabilirse; süt annesi ve babası oldukları için mahremiyet kalkar. Ya da kız çocuğu isteniyorsa; iki yaş altı alınıp baba adayının kız kardeşinin emzirdiği döneme denk getirilip sütünden bir kez emzirilirse; baba süt dayı olacağı için yine mahremiyet kalkar. Aynı şey erkek çocuk için teyze ile gerçekleşir. Evlat edinmenin çeşitli zorluklarına rağmen; " koruyucu ailelik” daha gerçekçi.

" Yalan söylemek gerçeği çalmaktır” denir. Koruyucu ailelik de gerçek çalınmaz. Her TC Vatandaşı olan, en az ilkokul mezunu olan, düzenli bir geliri bulunan 25- 65 yaş arasındaki kadın, erkek ya da aileler bir evlada koruyucu aile olabilir.

Sevgi ve merhamet verdikçe, paylaştıkça çoğalan bir şey. Çeşitli sebeplerle devletin emanetinde olan çocuklar bu sevgiye en muhtaç olanlardan. Ziyaretlerinizde size sorarlar:” bir daha gelecek misin?”. İlk merak ettikleri bu olur. Birine bağlanmak istekleri sonsuzdur ama bir daha gelmeyecek birini sevmekten korkarlar. Aslında şımarıklık yaptıklarında bile altta yatan dikkat çekme isteğini alenen görürsünüz.

Koruyucu aile olduğunuzda sadece o insanın değil sizin de dünyanız değişir. Birine örnek olmak, tükenmez bir hazine olan sevginizi sunmak, ilgilenmek, doğru yetişmesi için çabalamak. Arştan gelen bir rahmeti yudumlamaktır. Elbette bunun da suistimal edilmemesi için koruyucu ailelerin devlet tarafından çok iyi denetlenmesi çocuğun ruhsal gelişiminin sık sık kontrol edilmesi şart.

" Müslümanların evleri arasında en hayırlı ev; içinde kendisine iyi davranılan bir yetimin bulunduğu evdir”.Hadis-i Şerif

Devlet korumasında binlerce çocuk var. Evladı olan, olmayan, sevgisini sadece dünyaya getirdikleri ile değil, tüm çocuklarla büyüten, güzelleştiren herkesin " ben de varım”diyebileceği bir dünya koruyucu ailelik.

Bir insana aidiyet hissettirmek, "sen benim kalbimden doğdun” diyebilmek…

Bunu güzelliklerle başarabilen, sevgisini büyütebilen herkesi kutluyorum


Yazarın Diğer Yazıları