Bakü Gezi Notları -4-

Yaşlı bir taksici Azeri' nin arabasına bindim, beni büyük bir alışveriş merkezine götürmesini istedim. Çok büyük bir alışveriş kompleksi olduğunu söyledi ancak biraz şehir dışında olduğundan bana taksi parasının tuzluya gelebileceğinden bahsetti. 15 manat yani 30 TL' ye anlaştık. Bakü çevre yoluna çıktık, hem sohbet ediyoruz, hem de çevrede gördüklerimi şoföre soruyorum. Gence' li olduğunu söylüyor, Bakü' nün güzel bir şehir olduğunu ancak kendileri için geçim sıkıntısının had safhada olduğunu, ilk siftahı benimle yaptığını vs vs söylüyor. Görkemli Bakü şehir merkezini, rüstik binaları, gökdelenleri, geniş ve bakımlı bulvar ve parkları geride bırakıyoruz. Artık "Bene Ticaret Merkezi” denilen komplekse gitmek üzere şehir dışına çıkmış bulunuyoruz. Şehir merkezinden birkaç kilometre çıktıktan sonra hemen yol kenarında ve deniz tarafında durmadan çalışan küçük ve atbaşı tabir edilen petrol kuyularını görmeye başlıyoruz. Azeriler petrole "neft” diyorlar. Aslında bizde de kullanılan bir tabir bu.  Onlarca petrol kuyusu şakır şakır petrol çıkarıyor. Biraz ileride ise deniz üzerinde kurulmuş büyük petrol arama ve çıkarma platformlarını görüyoruz. Azerbaycan petrol zengini bir ülke. Toplam ülke gelirlerinin yarısı petrol ve türevlerinden oluşuyor. İhracatının ise yüzde doksanı petrole dayalı. Şahdeniz doğalgaz istihsal sahasından çıkarılan doğalgazı inşallah TANAP projesi ile Gürcistan ve Türkiye üzerinden Avrupaya ulaştırmak için yoğun çaba sarfediliyor. Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) boru hattı projesi  ise zaten 10 yıldır Azeri petrolünü Akdeniz üzerinden milletlerarası pazarlara ulaştırıyor. Allah' ın bu güzel nimeti sayesinde Azeriler geçimlerini sağlıyorlar.  Şoför amca başlıyor anlatmaya; "Aga, Azerbaycan' da neft var, tabii gaz var, qızıl (altın demek) var amma biz görmürük hamişa dövlete çalışııırr”. Adama anlatmaya çalışıyorum, "devlet olmadan millet de olmaz. Sizin burada güçlü bir devletiniz olacak ki, millet olarak yaşayabilesiniz. Sizin düşmanınız çok, bak Ermeni, Rus, Fars hepsi size düşman. Devlet kazansın ki silah alsın, maaşları ödesin, kamu alanlarını muhkemleştirsin. Biraz sabredin bakalım. Ayrıca petrolün nimetlerinden siz de faydalanıyorsunuz. Sizde neft 0,60 manat yani bize göre 1.2 TL. ama bizde 5 TL civarında. Şükredin, kıymetini bilin..” adam haklı olduğumu söylüyor ama yine de devletin elinde olan maden işletmelerinin gelirlerinden halkın daha fazla istifade etmesi gerektiğini, Azerbaycan' da dövlet qulluğu (memur) yapanların ve bir avuç iş adamının şahane yaşadığını, gerisinin hep pulsuzluk (parasızlık) çektiğini söylüyor. Bakü yeşil bir şehir değil, dediklerine göre daha önce daha fazla yeşilmiş ama gittikçe azalmış. Şehir dışına çıkınca sanki bizim Konya-Karapınar yoluna düşmüş gibi oluyorsunuz. Her taraf çorak, bozkır, step… nihayet 15-20 km sonra varacağımız menzile ulaşıyoruz. Koskoca bir kompleks ama öyle bizdeki alışveriş merkezleri gibi değil… daha çok toptancılar çarşısını andırıyor. Ucu bucağı yok. Her ne isterseniz bulabiliyorsunuz ve şehir merkezine göre daha ucuz. Şoför amca beni indiriyor ve "üregin ne teleb ederse bu bene de var aga” diyor. İlave etmeyi de unutmuyor; " dönüşde 30 qepik verib, avtobusla dönersen artık...” nasıl yani, 15 manat verip geldiğim yolu, 30 qepikle mi döneceğim diyorum, gülerek gaza basıp yanımdan ayrılıyor…yani ellide bir fiyata geri dönebileceğime mi sevineyim, yoksa 50 kat para verip taksi ile geldiğime mi yerineyim, şaşırmış vaziyette yürümeye başlıyorum dükkanlara doğru… Dükkanlar holler halinde yan yana dizilmiş. Her holde başka bir ürün satılıyor. Tekstil ve ayakkabı ağırlıklı ama gerçekten ne ararsan var. Başlıyorum fotoğraf çekmeye ama telefonumun hafızasının dolmak üzere olduğu işaretini almamla birlikte soluğu ilk önce telefoncuda alıyorum. 16 GB'lık bir harici hafıza kartını 12 manata yani 24 TL ye alıyorum ve çarşıyı dolaşmaya başlıyorum…

Yazarın Diğer Yazıları