Anne Nura'nın hastanede olduğu, evde sadece baba ve bazı aktivistlerin bulunduğu sırada düzenlenen baskının ardından İsrail polisi, evin olduğu sokakta ve birden fazla noktada güvenlik bariyerleri kurdu.
İsrail polisi, aileden 1953'ten bu yana yaşadıkları evden eşyalarını çıkarmalarını istedi.
Doğu Kudüs'te zorla evlerinden çıkarılmak istenen Filistinli 6 aileden biri
Doğu Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde Mescid-i Aksa'ya çok yakın bir noktada evi bulunan Sub Leben ailesi, Doğu Kudüs'te Yahudi yerleşimci örgütlerce evlerinden zorla çıkarılmaya çalışılan Filistinli 6 aileden biri.
Kudüslü aile, İsrail hükümeti ve sonrasında da Yahudi yerleşimci örgütlerinin girişimlerine karşı 45 yıldır verdiği yasal mücadeleyi kaybetmişti. İsrail yargısı, Yahudi yerleşimci örgütün mülk üzerindeki hak iddiasını kabul etmiş, Filistinli aileye evi boşaltmaları için 1
1 Haziran'a kadar mühlet tanımıştı. İsrail makamları, aileye tahliye kararının yakında uygulanacağını bildirmişti. Doğu Kudüs, yerleşimci örgütlerin istilası altında Filistin mahallelerinin merkezindeki yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerini genişletmek için yürütülen tahliye davalarında, Yahudilere ayrıcalık sağlayan İsrail yasaları esas alınıyor. Sub Leben ailesi ve benzer durumdaki diğer Filistinli aileler hakkındaki tahliye davaları, yerleşimci gruplar tarafından İsrail'in 1970 tarihli "Hukuki ve İdari İşler Yasası" temel alınarak açılıyor.
Söz konusu yasa, şu anda bu mülklerin çoğunda Filistinliler yaşamasına rağmen 1948'den önce Doğu Kudüs'te Yahudilere ait olduğu iddia edilen varlıklar için uygulanıyor ve yalnızca Yahudilere toprak iadesi hakkı sağlıyor.
Filistinlilerin, halihazırda mülklerini geri almaları içinse hiçbir paralel yasal mekanizma mevcut değil. Tam tersine, 1950 tarihli "Gaiplik Yasası", 1948 savaşı sonrası İsrail'e dönüşen topraklarda evlerini terk etmek zorunda kalan Filistinlilerin bu mülklerini geri almalarını kesin bir şekilde engelliyor.
Tahliyeyle karşı karşıya kalan Filistinlilerin çoğu, 1948'de İsrail tarafında evlerini kaybeden ve şimdi ikinci, hatta üçüncü kez yerinden edilmek üzere olan Filistinli mültecilerden oluşuyor.
İsrail devlet kurumlarının ve uluslararası Siyonist kuruluşların desteğini alan yerleşimci örgütleri, eski sahipleri olduğu iddia edilen Yahudilerle veya burada oturanlarla hiçbir ilişkileri olmamasına rağmen, bu evlerin mülkiyet hakkına çeşitli yollarla el koymaya çalışıyor.
İsrail Adalet Bakanlığına bağlı Genel Muhafızlık birimi de yerleşimci örgütlerin 1970 tarihli yasa yoluyla Filistinli ailelere karşı tahliye davaları başlatması ve bu mülkleri Filistinlilerden "geri alması" için yasal platform sağlıyor.