Türkiye Bankalar Birliği'nin (TBB) 66. Genel Kurul Toplantısı, Beşiktaş Levent'teki bir otelde gerçekleşti. Toplantının açılış konuşmalarını Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile TBB Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Çakar yaptı. Açılış konuşmalarının ardından genel kurulda TBB'nin faaliyet raporu, finansal tabloları ve 2023- 2024 faaliyet dönemi bütçesinin görüşüleceği öğrenildi. Görüşmeler basına kapalı gerçekleşti.
ÖNÜMÜZDEKİ 5 YIL İÇİNDE KÜRESEL BÜYÜMENİN YÜZDE 3 CİVARINDA OLMASI BEKLENİYOR
Bakan Şimşek açılış konuşmasında, "Sektör küresel finansal kriz, yakın dönemde yaşanan salgın ve birçok iç ve dış şok karşısında dayanıklılığını ispatlamıştır. Dolayısıyla ekonomimizin en önemli bir yapı taşıdır. Küresel büyümenin zayıf seyrettiği bir dönemdeyiz maalesef önümüzdeki 5 yıl içinde de küresel büyüme uzun vadeli ortalamaların yani potansiyelin oldukça altında bir büyümeyle gidecek gibi gözüküyor. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde küresel büyümenin yüzde 3 civarında olması bekleniyor. Küresel, parasal sıkılaştırmanın etkisi de var, yapısal karşı rüzgarlar da var. Küresel parasal sıkılaştırma etkisini çok net bir şekilde hissettiriyor. Küresel enflasyon düşüyor ancak hala uzun dönem ortalamalarının oldukça üzerinde" dedi.
"BÜYÜME PERFOMANSIMIZ GÜÇLÜ SEYRETMEYE DEVAM EDİYOR"
Bakan Şimşek, "Enflasyondaki düşüş önemli çünkü parasal sıkılaşmanın muhtemelen sonuna geldik; yakınız. 2024'ün 2. yarısından itibaren bir gevşeme olasılığı artmıştır. Küresel enflasyonla mücadelede tabi ki finansal koşullardaki sıkılaşma beraber geldi. Son 20 aya baktığımız zaman 12 gelişmiş ülke merkez bankası toplam 104 kez, 22 bize benzer gelişmekte olan ülkede ise 158 kez olmak üzere toplamda 262 kez faiz artırmıştır. Küresel anlamda parasal sıkılaştırma döngüsünün sonuna yaklaşıyor olmamız tabi ki olumlu. Ümit ediyoruz ki 2024'ün ikinci yarısından itibaren küresel finansal koşullarda daha destekleyici bir ortam ile karşı karşıya kalırız. Ülkemize baktığımız zaman büyüme performansımız oldukça güçlü seyretmeye devam ediyor. 2003-2022 döneminde ortalama ülkemiz reel olarak yüzde 5.4 büyüdü. 2023 yılında bütün bu sıkıntılı küresel finansal koşullara rağmen yüzde 4.5 civarında bir büyüme öngörüyoruz. Ancak bir süredir büyümenin temel belirleyicisi iç talep olmuştur. Tabi iç talepteki güçlü artış makro finansal istikrarı, cari açık ve enflasyon üzerinden tehdit ediyor. Bu türden sorunlarla ülkemizi karşı karşıya bırakmış durumda. Ekonomimizde bir yeniden dengeleme ihtiyacı çok açıktır. Politika çerçevemizi bu yeniden dengelenme ihtiyacına göre şekillendiriyoruz. Ekonomi politikalarımızda şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik, uluslararası normlara uygunluk temel ilkelerimizdir. Bu temel ilkeler çerçevesinde biz, ekonomi politikalarımızı şekillendiriyoruz. Makro finansal istikrar ve sürdürülebilir yüksek büyüme hedeflerimize yine ifade edeceğim çerçevede ulaşmak istiyoruz. Biz teşebbüs hürriyetini, dalgalı kur sistemi, dışa açık ve kurala dayalı ekonomi ilkelerini benimseyen bir sistem anlayışı içerisinde ilerleyeceğiz. Kısa vadede önceliğimiz makro finansal istikrarın kalıcı bir şekilde tesis edilmesi ve öngörülebilirliğinin artırılmasıdır. Para, maliye ve kredi politikalarımızı bu hedefleri sağlayacak şekilde oluşturuyoruz. Finansal istikrarımızı güçlendirmek ve piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artırmak için para politikasında başlattığımız sadeleşme ve sıkılaşma adımları devam edecektir. Para ve maliye politikalarını eşgüdüm içerisinde yürütmeye devam edeceğiz" diye konuştu.
"ÜLKEMİZİN RİSK PRİMİ 700 BAZ SEVİYESİNDEN 400 BAZ CİVARINA GERİLEMİŞTİR"
Bakan Şimşek, "Seçim sonrası azalan siyasi belirsizlik para ve maliye politikasında attığımız adımlar Türkiye ekonomisine ilişkin beklentileri olumlu etkilemeye başlamıştır. Ülkemizin risk primi 700 baz seviyesinden 400 baz civarına gerilemiştir. Bu ekonomideki bütün aktörlerin daha makul maliyetlerle dışarıdan kaynak bulmasının önünü açmıştır. Küresel finansal koşullardaki sıkılaşmaya rağmen ülkemizin Eurobond tahvil faizlerinde 100 baz puanın üzerinde bir düşüş olmuştur. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye'ye ilişkin daha olumlu bir perspektif sunmaya başlamışlar hatta geçtiğimiz hafta içerisinde bir kredi derecelendirme kuruluşu bankacılık sektörümüzün görünümünü negatiften durağana güncellemiştir. Sermaye piyasalarımıza fon akışı başlamıştır. Tüm bu gelişmeler yurt dışı finansman imkanına erişimi kolaylaştırırken aynı zamanda maliyeti de önemli ölçüde azaltmıştır. Sektörü tedirgin eden negatif net faiz marjı dönemi de büyük oranda geride kalmıştır. Bankacılık sektörümüz yüksek aktif kalitesi, güçlü sermaye yapısıyla sağlıklı bir görünüme sahiptir. Burada özellikle önümüzdeki dönemde biz finansal mimari ve alt yapının güçlendirilmesi programıyla finansal ekosistemde uygulayacağımız reformlarla finansal istikrarı daha da güçlendireceğiz, pekiştireceğiz" ifadelerini kullandı.
"REEL SEKTÖRÜ DESTEKLEMEK ESAS VAZİFEMİZDİR"
Bakan Şimşek, "Sermaye piyasalarını derinleştireceğiz, sürdürülebilir finans, katılım finansı ve sigortacılık sektörünün gelişmesi için önemli adımlar atacağız. Bu çerçevede finansal piyasada risk yönetimini güçlendireceğiz. Sistemik öneme haiz risklerin kurumların takibini daha etkin bir şekilde yapacağız. Karbon piyasasını kuracağız, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası ürünlerinin katılım finansa uyumunu sağlayacağız. Katılım esaslı sigortacılığın gelişmesi için ilave adımlar atacağız. Bu güçlü yapısı ve daha destekleyici dış finansman koşulları altında sektörün reel ekonomiyi desteklemek için önümüzdeki dönemde yurtdışı finansman imkanlarını daha güçlü bir şekilde değerlendirmesini bekliyoruz. İç talepte bir dengelenme ihtiyacı var. Bankalarımızdan cari açığın iyileşmesi dezenflasyon sürecinin başarısı için programımıza uygun hareket etmelerini bekliyoruz. Özellikle ihracatın desteklenmesi, büyük önem arz etmektedir. Bugüne kadar kamu bankalarının, ihracat ve yatırımların finansmanıyla ticari kredilerde çok büyük bir rol üstlendiğini görüyoruz. Özel sektör bankalarının bu anlamda geride kalmasının sebeplerini de iyi biliyoruz. Özel bankaların sadece tüketici kredilerine odaklandığı dönem artık geride kalmalı çünkü bunun şartları ortadan kalkmıştır. Bu sürdürülebilir değildir. Artık haklı bir gerekçeleri de kalmamıştır. Reel sektörü desteklemek esas vazifemizdir. Reel sektör tabi ki yatırım, istihdam, üretim ve ihracat çerçevesinde önceliklendirilecektir. Burada sürdürülebilir yüksek büyümenin devamı için reel sektörümüzün finansmana kesintisiz erişimi tabi ki olmazsa olmazdır" diye konuştu.
"BİZİM POLİTİKALARLA UYUMLU BİR BİÇİMDE BÜYÜMELERİNİ ARZULUYORUZ"
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin etkinliğine değinen Bakan Şimşek, "Ülkemizin dört bir yanından oda ve borsa başkanları bizlerle değerlendirmelerini, tespitlerini, sorunlarını paylaştılar. Hemen hemen hepsinin ortak noktalarından bir tanesi finansmana erişim konusuydu. Bankacılık sektörümüzün özellikle yatırım olsun, istihdam olsun, üretim olsun, ihracat olsun çok güçlü destekleri hep olmuştur. Önümüzdeki dönemde daha seçici bir şekilde ülkemizin cari açığını azaltacak enflasyonu kontrol altına alacak çerçevede bizim politikalarla uyumlu bir şekilde büyümelerinin devamını arzuluyoruz. Reel ekonomiye çok daha güçlü bir şekilde desteklerinin devamını arzuluyoruz. Bu konuda da üzerimize düşeni biz de yapacağız. Maliye politikası ve para politikası eş güdüm içerisinde olacak. Hedef odaklı olacak ve sizleri biz birer paydaş olarak görüyoruz. Bakan Şimşek bankacılık sektörünün ülkenin büyümesini güçlü şekilde desteklediğini ifade etti.