EÜ Ziraat Fakültesi Toprak Bilim ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Kurucu, iklim değişikliği nedeniyle topraktaki tuzluluğun özellikle 2010 yılından itibaren her geçen gün arttığını belirtti. Toprakta biriken tuzun tarımı olumsuz etkilendiğine dikkat çeken Prof. Dr. Kurucu, tuzluluk miktarının artmaması için yağmur suyuna ihtiyaç olduğunu ancak hem yağmur sıklığının azaldığını hem de kısa sürede yoğun yağış sonucu topraktaki tuzu yıkamadan yüzeyden derelere, göllere oradan da denize ulaştığını dile getirdi. Toprağın verimli olabilmesi için canlı olması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Kurucu, "Değişen iklim koşullarında toprağın canlılığı azalıyor. Azalmasının nedeni topraktaki nem kaybı. İklim değişikliğinin şiddetli buharlaşmaya etkisi var. Toprağın içerisindeki su buharlaşıyor. Böylece toprakta giderek nemsiz bir ortam oluşuyor. Buna bağlı olarak da toprağın mikroorganizmaları canlılığını yitirmeye başlıyor. Uzun sürede bu mikroorganizmalar neredeyse tamamen yok olabilir. Buharlaşmanın bir diğer etkisi topraktaki tuzun artması. Topraktaki suyun buharlaşması, tuzun toprakta birikmesine neden oluyor" ifadelerini kullandı.
'TUZLU VE ALKALİ TOPRAKTA TOHUM ÇİMLENEMİYOR, ÇÜRÜYOR'
Sonbaharda sulama dönemi bittikten sonra toprakta tuz miktarının yükseldiğini dile getiren Prof. Dr. Kurucu, "Topraktaki tuz miktarının artmaması için iki şeye ihtiyaç var; birincisi tatlı sulama suyu, ikincisi de yağmur. Yağmurun miktarında önemli bir düşüş olmasa bile yağmur yağma sıklığı azaldı. Böylece kurak dönemler artmaya başladı. Yağışların arası seyrek olurken, kısa sürede yoğun yağmur yağmaya başladı. Bu da toprakta yüzey akışına neden oldu. Yani su toprağın içerisine değil, yüzeye, derelere, göllere, oradan da denize ulaşıyor. Bunlar topraktaki tuzun yıkanmasını engelliyor. Tuz toprakta kalarak bir sonraki yıla devrediyor. Yıkanmadığı, tatlı suyla sulama imkanı olmadığı için tuz birikiyor. Sonraki yıllarda tuz biriktikçe, toprağın yüzeyindeki 15 santimetre olan tohum ekme derinliği tuzlu oluyor. Tuzun yanında bir de karbonatlar var. Karbonatlar da orada birikmeye başlıyor. Toprak tuzlu ve alkali oluyor. Tuzlu ve alkali toprakta tohum çimlenemiyor, çürüyor" dedi.
‘MEYVE VE SEBZELER ÖZELLİKLE HEM TUZA HEM DE ALKALİYE ÇOK HASSASTIR'
Ege Bölgesi'nde Menemen, Büyük Menderes Deltası'nın Söke havzası, Küçük Menderes Havzası'nın Selçuk tarafındaki topraklarda tuzluluk ve alkalilik oranının arttığını söyleyen Prof. Dr. Kurucu, "Pamuk bile tuza dayanıklı olmasına rağmen buralarda ekildiği alanlarda boşluklar oluyor. Bundan sonra artık pamuğun bile bu topraklarda yetişmesi zor hale gelecek. Meyve ve sebzeler özellikle hem tuza hem de alkaliye çok hassastır. Bu durumda iklim değişikliği nedeniyle toprak kimyasının değişmesine bağlı olarak tarım yapamaz hale geleceğiz" ifadelerini kullandı.
'TÜRKİYE'NİN BİR AN ÖNCE ÖRTÜ ALTI TARIMA GEÇMESİ GEREKİYOR'
Toprak kimyasının çok önemli olduğunu dile getiren Prof. Dr. Kurucu, "Toprağın içerisine strüktür dediğimiz dikey bir doku var. Bu çok uzun yıllarda oluşur. Toprakta dikey suyun hareket etmesi için trilyonlarca boşluk vardır. Strüktür bozuldukça toprağın su ile beslenmesi düşer, beslenme düştükçe strüktür bozulmaya devam eder. En tehlikeli olan şey de budur. Yağmur normale dönse bile toprağı strüktürünü düzeltmek için çok ciddi iş gücü ve makineler gerekiyor. Toprağın hem kimyası hem fiziksel özellikleri hem de canlılığı yitirilirse bitkisel üretim yapılamaz hale gelecektir. Büyük meyve bahçeleri zayıf meralar haline gelecektir. Buralarda artık üretim yapamadığımızda alternatifi seralarda üretim olacaktır. İklim değişikliğine uyum için Türkiye'nin bir an önce örtü altı tarıma geçmesi gerekiyor. Şu anda bütün stratejilerin bu yöne dönmesi açısından da Avrupa Birliği ciddi çalışmalar yapıyor, bizim de yapmamız gerekiyor" diye konuştu.
Kaynak: DHA