Dere Sosyal Tesisleri'nde yapılan toplantıda Başkan Altay'dan sarsıcı tespit: "Konya'nın en büyük sorunu sudur.”
Konya'da su hâlâ akıyor, ama hayat artık su gibi değil. Çünkü musluktan akan her damla, toprağın altındaki büyük çöküşün sessiz habercisi.
AK Parti Konya İl Teşkilatı'nın düzenlediği; milletvekillerinin, belediye başkanlarının, teşkilat yöneticilerinin ve basın mensuplarının katıldığı toplantıda Konya'nın geleceğine dair önemli mesajlar verildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin tatile girmesiyle birlikte Ankara'dan dönen vekiller, "Konya mesaisi”ne başladı. İl Başkanı Fatih Özgökçen, yaz boyunca ilçe ilçe, mahalle mahalle gezilerek vatandaşla doğrudan temas kurulacağını söyledi.
Ancak günün en çarpıcı çıkışı, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay'dan geldi:
"Konya'nın en büyük sorunu sudur.”
Konya Ovası, göre göre bir yok oluşa sürükleniyor. İklim bilimciler yıllardır uyarıyor: "Orta Anadolu, küresel ısınmadan en çok etkilenecek bölge olacak.” Ve o gelecek artık çoktan geldi.
Son iki yılda Konya'ya neredeyse hiç kar yağmadı. Kar, toprağın altındaki su rezervlerini besleyen en değerli kaynak. O; yavaş eriyen, toprağa usulca süzülen kar taneleri artık yok. Yağmurlar da ya yağmıyor, ya da sağanak şeklinde yağıp sele dönüşüyor. Seller yerin altına inmiyor, önüne kattığı yüzey toprakları ile birlikte dereler yolu ile denize akıyor.
Yeraltı suları Türkiye'nin en değerli "stratejik rezervi” hâline geldi. Altın, gümüş, doğalgaz değil. En büyük zenginlik: Su. Ama tarlalarda hâlâ vahşi sulama yapılıyor. Susuz tarlalara, en çok su isteyen bitkiler ekiliyor. Bu tarlalar, herkesin bildiği ancak bilmezden geldiği kaçak kuyularla sulanıyor. Evlerde musluklar hâlâ bilinçsizce açık. Alışkanlıklarımız, geleceğimizi boğuyor.
Bazı illerde planlı su kesintileri yapılıyor. Yapanlar keyfinden yapmıyor. Başka seçenekleri yok. Başkan Altay'a bu konu da soruldu. Altay; gerçekçi bir yaklaşım sergiledi.
"Böyle giderse, su kesintileri Konya'ya da uzak değil.”
Bu sadece Konya'nın değil, tüm Türkiye'nin meselesi. Hatta dünyanın meselesi… Çünkü su biterse, tarım biter. Tarım biterse, gıda biter. Gıda biterse, hayat biter. Büyükşehir Belediyesinin bazı üst geçitlere yazdığı " su biterse hayat biter” uyarısı boşuna değil.
Bugün hâlâ musluklarımızdan su akıyor. Ama o su, artık geleceği değil, geçmişin birikimini temsil ediyor. Bazı bilim insanlarına göre, Konya Havzası'ndaki yeraltı su seviyesi kritik eşiğin altına düşmüş durumda. Bu; göç demek, tarımsal çöküş demek, hayatın geri dönülemez bir yola girmesi demek.
Konya'da su sorunu hissedilmiyor, çünkü musluklar açıldığında hala su akıyor. KOSKİ hayatımızın olmazsa olmazı suyun kesintisiz akması için elinden geleni yapıyor. Yeni kuyular açıyor, olanların derinliklerini artırıyor, su kaçak ve kayıplarını en aza indirmek için çalışıyor… Ama nereye kadar.
Küresel ısınmaya kimin sebep olduğu biliniyor. Suç belli, suçlu belli. Onlara kimsenin gücü yetmiyor maalesef. Bu durumda Konya'nın kurtuluşu için iki seçenek var. Birinci seçenek havza dışından su getirmek. Bu seçeneği bugünden yarına gerçekleştirmek mümkün değil. Geriye ikinci seçenek kalıyor: TASARRUF
Kaynak: Haber Merkezi