Konya'nın manevi mimarlarından Tahir Büyükkörükçü Hoca'nın vefatının 13.yılı yaklaşıyor.
Bu kapsamda Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, 5 Mart günü Tahir Büyükkörükçü Hoca'nın vefatının 13.yıl dönümünde özel bir anma ve dua gecesi düzenleyeceklerini ve Tahir Büyükkörükçünün hayatının belgesel gösteriminin yapılacağını duyurdu.
"ŞİMDİDEN PROGRAMINIZA ALMANIZI TAVSİYE EDİYORUM"
Başkan Altay paylaşımında, "Tahir Büyükkörükçü Hocamızın vefat yıl dönümünde güzel bir anma, anlama ve dua gecesi ile birlikte Hocamızın hayatını anlatan belgeselin gösterimini yapacağız. Şimdiden programınıza almanızı tavsiye ediyorum. 5 Mart Salı saat 20:00'de Selçuklu Kongre Merkezi'nde." ifadelerini kullandı.
TAHİR BÜYÜKKÖRÜKÇÜ KİMDİR?
Konya'nın Uluırmak mahallesinde doğdu. Babası Körükçüler'den Marangoz Mehmed Efendi, annesi Dülgerzâdeler'den Aliye Hanım'dır. İlkokulun ardından Konya Erkek Ortaokulu'na kaydoldu (1939). Bu arada Kur'an eğitimi aldı ve tecvid okudu. Ortaokulun son sınıfında iken dinlediği Hacı İsa Ruhi Efendi'nin (Bolay) vaazından etkilenerek 1942'de resmî öğrenimini yarıda bırakıp ondan İslâm ilimleri tahsiline başladı ve dört yıl sonra icâzet aldı. Bu sırada Hacıveyiszâde Mustafa Kurucu'dan hadis ve ahlâk, Müsevvid Bülbül Mehmed Efendi'den ferâiz, Hacı Hâkî Efendi'den (İzler) Farsça, Hacı Haydar Efendi'den (Ulukapı) kıraat tahsil etti. Bu yıllarda Konya il merkezindeki mescidlerde vaazlar verdi. Askerliğini İzmir Foça'da tamamladı (1946-1949). İleride ismiyle özdeşleşecek olan Kapu Camii'nde ilk vaazlarını askerden izinli geldiği ramazan ayının son günlerinde yaptı.
Askerlik dönüşü vaazlarına devam ettiği sırada Konya'da bir vaazını dinleyen dönemin Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki'nin tâlimatıyla Konya merkez vâizliğine tayin edildi (28 Şubat 1950). Vaaz ve sohbetlerine gösterilen büyük ilgi üzerine ilk görev yeri olan Asrî Camii'nden Şerafeddin Camii'ne nakledildi. Aynı yıl Atçekenler'den Fahriye Hanım'la evlendi. Vâizliğin yanı sıra gençlere İslâm ilimleri okuttu. Güvenlik güçlerince derslerinden birine yapılan baskın sonrası "on üç-on yedi yaş arasındaki on dört çocuğa Arap harfleri ve Arapça sarf ve nahiv tedris ettirmek" suçuyla kısa süre başkanlık emrine alındı (28 Mart - 15 Mayıs 1951). 1951'de açılan Konya İmam-Hatip Okulu'nda Hacıveyiszâde Mustafa Kurucu ile birlikte Arapça öğretmenliği yaptı (1952-1953). 1952'de hacca gitti. Vâizlik görevini sürdürürken açılan imtihanı kazanarak Sancıoğlu (Boncuk) Camii imam-hatipliğini de üstlendi (15 Şubat 1956), hâfızlığını da bu sırada tamamladı.
27 Mayıs 1960 askerî darbesinden sonra mâruz kaldığı baskılara rağmen vaazlarına devam etti, hakkında yürütülen tahkikattan somut bir netice alınamadığı halde önce başkanlık emrine alındı ve ardından Burdur merkez vâizliğine gönderildi (20 Ağustos 1964). Burada kaldığı yıllarda cami dışında yürüttüğü irşad hizmetlerine konferansları da ilâve etti ve bunların ilkini Denizli'de gerçekleştirdi. 1965'te siyasî iktidarın değişmesi üzerine Konya merkez vâizliğine döndü ve bir buçuk ay sonra Konya müftülüğüne getirildi (3 Mart 1966). Altı yıl süren bu görevin ardından tekrar vâizliğe döndüyse de bir yıl sonra emekliye ayrıldı (20 Haziran 1973).
1970'te kurulmasına öncülük ettiği Konya Selçuklu ilçesi Erenköy mahallesinde fahrî imam-hatiplik yaptı (1971-1975). Hac mevsiminde Haremeyn'de vaazlar verdi. 1976'dan itibaren irşad hizmetlerini Avrupa ülkelerine taşıdı. 1977 milletvekili genel seçimlerinde Millî Selâmet Partisi'nden Konya milletvekili oldu. 12 Eylül 1980 askerî darbesinden sonra gözetim altına alınıp mahkeme kararıyla tutuklandı ve on bir aya varan tutukluluk süresinin ardından yargılandığı Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı Askerî Mahkemesi tarafından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı (25 Temmuz 1981). Yargılama neticesinde verilen üç yıl ağır hapis cezası temyiz edildi (28 Şubat 1983). 1982 anayasasında şekillendirilen yeni yasayla kendisine on yıl siyaset yasağı getirildi. Beş yıla yakın devam eden mahkeme süreci sonunda beraat etti (3 Şubat 1985). Yurt dışına çıkış yasağının kaldırılması üzerine Haremeyn'e mücâvir oldu (1985-1999), bu süre içinde Türkiye'de bulunduğu zamanlarda Kapu Camii'nde cuma vaazlarına devam etti. Kısa süren bir hastalığın ardından 5 Mart 2011'de vefat etti, ertesi gün Kapu Camii'nde kılınan cenaze namazından sonra Üçler Kabristanı'na defnedildi.
1977 yılına kadar aktif siyaset içinde yer almayan Büyükkörükçü, Necmettin Erbakan'ın Konya'dan bağımsız milletvekili adaylığını koyduğu 1969'dan itibaren Millî Görüş hareketi çizgisindeki siyasal oluşumlara aktif destek vermiş, 12 Eylül askerî darbesinden sonra aktif görev almasa da vefatına kadar söz konusu camia ile yakın ilişkilerini sürdürmüş, 28 Şubat süreci sonrasında bu camianın içinden çıkan yeni siyasî hareketi desteklemiştir. Henüz çocukluk çağında tanıyıp sohbetinde bulunduğu Nakşibendî-Hâlidî silsilesinin Türkiye'deki önemli kollarından Erbilî Dergâhı postnişini Mahmut Sami Ramazanoğlu'na intisap etmiş, Burdur'da görev yaptığı dönemde şeyhinin ders vekilliğini üstlenmiş, Erenköylü Hikmet Tuzkaya, Yahyalılı Hacı Hasan Dinç, Musa Topbaş, Çarşambalı Mahmut Ustaosmanoğlu, Ali Ulvi Kurucu, Mehmet Zahit Kotku, Necip Fazıl Kısakürek ve Muhammed Harrânî gibi şahsiyetlerle dostluklar kurmuş, Osman Çelebizâde Sıdkı Çelebi'den (Yarkın) icâzet alarak Mevlevî Dergâhı'na da intisap etmiştir.
Büyükkörükçü, 1960'lı yıllardan itibaren hemen her yıl gittiği hac ve umre yolculuklarında Suriye ve Irak'ta ilim tahsili için bulunan Türk öğrencilere maddî ve mânevî yardımlarda bulunmuş, bu seferler esnasında aldığı birçok Arapça eseri kütüphanesine kazandırmıştır. Haremeyn'e mücâvir kaldığı yıllarda Muhammed Ali es-Sâbûnî ve Muhammed b. Alevî el-Mâlikî gibi şahsiyetlerle tanışarak dostluklar tesis etmiştir. Türkiye'de İslâmî hayatın yeniden canlanması için büyük önem verdiği İmam-Hatip okullarını memleketin geleceğini inşa edecek ilim yuvaları olarak görmüş, bu okullara maddî katkılarda bulunmuştur. Gerek memuriyet hayatında gerekse emekliliği sonrasında irşad hizmetini önceleyen, dergi ve gazetelerde yazsa da kürsüden yaptığı irşad hizmetinin yerinin kendisi için farklı olduğunu vurgulayan Büyükkörükçü, haftanın belirli günlerinde sabah ve yatsı namazlarının ardından veya cuma namazı öncesi yaptığı vaazlarında dinî kaynakların yanı sıra Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'den Şeyh Galib'e kadar geniş bir yelpazede atıflarla vaazlarına edebî bir boyut kazandırmıştır. Vaaz ve konuşmalarında tasavvuf içerikli şiirlerin yanı sıra modern dönem İslâmcı şairlerin şiirlerine de yer vermesi, Türkçe'ye olan hâkimiyeti ve etkili cümleleriyle dinleyicilerin dikkatini canlı tutmuştur. Türkiye'de gelişen erken dönem İslâmcı söylemi vaazlarına aktarmış, Mehmed Âkif'ten Muhammed İkbal'e kadar dönemin başlıca simalarından alıntılarda bulunmuş, vaaz etmedeki mahareti sebebiyle "sultânü'l-vâizîn" olarak anılmıştır. İrşad faaliyetlerini yaklaşık elli yıl kadar sürdürdüğü Konya ve civarındaki bölge halkı için bir kanaat önderi haline gelmiştir. Henüz hayatta iken Konya III. Organize Sanayii'nde (2009), vefatından sonra da Konya Erenköy mahallesi yakınlarında (2015) adına inşa edilen camiler, Meram Gülbahçe'de açılan İmam-Hatip Okulu (2014) ve Erenköy'deki evinde bulunan kütüphanesiyle hâtırası yâdedilmektedir. Üç kız bir erkek evlâdı olup oğlu Abdurrahman Büyükkörükçü halen Konya başvâizi olarak görev yapmaktadır. Teliften çok irşadla meşgul olan Tahir Büyükkörükçü, Hakikî Vechesile Mevlâna ve Mesnevi (Konya 1959), Mübârek Ramazan ve Oruç (Konya 1961), Mevlânâ ve Mesnevî Gözüyle Peygamber Efendimiz (İstanbul 1963), İslâmda Edeb (İstanbul 1963), Müslüman Peygamberini Tanımalısın (İstanbul 1963) isimli beş kitap kaleme almıştır.
Kaynak: Haber Merkezi