“DİN EHLİNİ, KİN EHLİNDEN AYIRT ET. HAK’LA OTURANI ARA, ONLARLA OTUR.”

Sözden ziyade öz önemlidir. Yani yapıp etmek, eylem, fiil, amel, davranış... Bunun için; "Allah sizin suretlerinize değil, siretlerinize (Hal ve davranışlarınıza) bakar” denmiştir.

Büyükler öyle der: "Bir kişiyi gökte uçarken görseniz, eğer tutum ve davranışı Kur'an ve Sünnete uygun değilse inanmayınız.”

Ziya paşa, aşağıdaki beyitle konuyu çok güzel anlatır;

 

"İnsana sadakat yakışır görse de ikrah,

Yardımcısıdır doğruların Hazreti Allah”

 

Özü doğru olanın, sözü doğru olur. Sözü doğru olanın da davranışları, işleri, hayatı doğru olur.

Sarıkla, cübbeyle, sakalla, bıyıkla, giyim ve kuşamla doğruluk olmaz. Hele hele; Şeyhlik pozisyonuna girmekle, kendini şeyh postunda görmekle, eline doksan dokuzluk tespihleri alarak... Durmadan zikir yapıyorum havasına bürünmekle insanlara etki edilemez. Asıl etki; davranışlarladır.

Mevlana, bu konuda mustarip ki, şöyle bir tespit yapıyor;

 

"Bilenler hikmetle dediler ki; "İhsan ve kerem sahiplerine konuk olmak gerek. Hâlbuki sen, öyle birisinin müridisin ki; hasisliği yüzünden kendisi galip değil, seni nasıl galip edecek? Sana nur vermesi şöyle dursun, bilakis kapkara bir hale koyar.

 

"Kendisinin nuru yok, onunla görüşüp konuşanlar nerden nurlanacak? Bu çeşit şeyh, gözü akan ve görmeyen kişiye benzer. Gözüne ilaç çeker ama zararlı ilaçtan başka bir şey çekemez ki.”

 

"Görünüşümüz; davacı adamların içi gibi gönlü kapkara, fakat dili şaşalı! Allah'tan onda ne bir koku var, ne bir eser. Fakat davası Şit'ten de ileri, Âdem'den de!”

Hatta ona, Şeytan bile kendisini göstermez. Böyle olduğu halde o; "Biz Abdallardanız, hatta daha ilerdeyiz” der durur. Kendisini adam sansınlar diye, dervişlerin bir hayli sözünü çalmış çırpmıştır. Söz söylerken lafı Bayezid'den (Bayezid-i Bestami) ziyade inceler, onu bile kusurlu bulur. Hâlbuki onun içyüzünden Yezid arlanır.”

"Gökyüzünün ekmeğinden, sofrasından nasipsizdir. Hak, önüne bir kemik bile atmamıştır. O ise; "Sofrayı yaydım, Hakk'ın vekiliyim, halife oğluyum” diye bağırıp durmaktadır.

 

"Ey aşağılık saf kişiler! Gelin, gelin de ihsan ve keremimin sofrasından, kimse mani olmaksızın yiyin” demektedir. Onlar da, onun başına toplanırlar. Nimet ve ihsanı istedikçe yalancı şeyh; "Yarın” der. Fakat bir türlü o yarın gelip çatmaz.”

 

"İnsanların çoğu, insan yiyicidir. Onların selam vermelerine pek emin olma! Hepsinin de gönlü, Şeytan evidir. İnsan şeytanının lafına pek kulak asma!

 

Şeytanın ağzından çıkan "La havle”ye kanan kişi, savaşta eşek gibi tepesi üstüne düşer.”

 

"Dünyada, şeytanın şeytanlığına uyan, dost yüzlü düşmanın hürmetine, hilesine kanarsa; eşek gibi arıklıktan ve sersemlikten İslâm yolunda, Sırat köprüsünün üstünde tepe takla gelir.”

 

"Kötü dostun işvelerine kulak verme. Yeryüzünde tuzak gör, emniyetle yürüme. Yüz binlerce "La havle” okuyan şeytan'a bak. Ey Âdem, İblis'i gör, bak, nasıl yılandan gizlenmiş! Dostun postunu yüzmek için kasap gibi sana; "Ey can, ey sevgili” diye hitap eder. Bu suretle postunu yüzmek ister. Düşmanların afyonunu tartan kişinin vay haline!” .”

 

(MEVLANA'NIN TEFEKKÜR DÜNYASI/ KAZIM ÖZTÜRK)

 

(19 OCAK 2024)

 


Yazarın Diğer Yazıları