SELVİ BOYLUM AL YAZMALIM’LA BÜYÜYEN KALPLERİZ

Binlerce evet'e sığdırdığımız hayatlarımızda bir hayır'ı anlamak üzerine kuruyoruz yaşamımızı.

Onca evet'i har vurup harman savunurken, hayır'ın tılsımına geç ulaşıyoruz.

Üzerimize giyindiğimiz merhamet elbisesinin çiçeklerini suladıkça suluyor , yeni tomurcuklar filizlendirmek için sabırla evet diyoruz.

Çünkü biz, Selvi boylum Al yazmalım filmiyle büyüyen kalpleriz.

Bu yüzden allı güllü fistanlarımızı kuşanıyor, olmazları olur yapma çabalarımızla cilveli cilveli eteklerimizi savuruyoruz.

Yaş aldıkça filizlenen dallardan, yüreğimizin genişliğinde, zorluklarımıza gölge olsun diye bir ağaç büyütüyoruz.

O ağacın bakımını yapıyor, dallarını buduyor her gün kahkaha ya da gözyaşlarımızla suluyoruz.

Koca bir kalp ile büyüttüğümüz ağacın gölgesine seçtiklerimizi konuk ediyoruz.

Gölgeliğin altında gün geliyor yalnız oturuyor gün geliyor sevdiklerimizi alıyoruz.

Kalpten vermeye başlıyoruz.

Ben hallederim'ler , ben tamir ederim'ler, bana bırak'ların yükünü sırtlanıyoruz.

‘Bensiz olmaz' cümlesinin yalan olduğunu, bizsiz de olmaya devam eden hayat akışının tokatını yiyince fark ediyoruz.

Bırakın herkese yetişmeyi.

Hayatın ustası değiliz.

Turgut Uyar'ın dediği gibi "asıl ustalık her zaman acemi olmayı bilmektir .”

Sana ihtiyacım var demeyi öğrenin.

Herkes için zamanı gelince siz de ‘herkes' oluyorsunuz.

Dışardan bizi menfaat zincirleriyle bağlayanlara değil , gölgeliğimizde, bizi esintimize bırakana, saygı duyana evet demeliyiz.

Bir hayır yıkıyorsa hayatımızı, yıllarca kumdan bir kale için çaba göstermişsiniz demektir.

Oysa öyle bir kale inşa edin ki, okyanusun hırçın dalgasında bile sizi yerinizden kıpırdatamasın.

Nice köpükler gelse de üzerinize, sadece serinlik verip dönüp gitsin.

Ağacınızın gölgesinde uzanıp yatınca bir "ohh” çekmek istiyorsanız, sınırlarınızı belirleyin.

Vakitiniz hatta ve hatta an'ınızın değerini bilin diye söylüyorum.

Şöyle ki;

Bir yılın değerini final geçememiş bir insana sorun

Bir ayın değerini, bir aydır maaşını alamamış işçiye sorun

Bir haftanın değerini, haftalık bir gazetenin editörüne sorun

Bir günün değerini, bir gün boyunca aç kalan birine sorun

Bir saatin değerini, buluşmak için bekleyen aşıklara sorun

Bir dakikanın değerini treni otobüsü uçağı kaçıran birine sorun

Bir saniyenin değerini, bir kazadan sağ çıkan kişiye sorun

Bir milisaniyenin değerini, olimpiyatlarda gümüş madalya kazanmış kişiye sorun..

Vakit kimse için beklemez.

Sahip olduğunuz her saniyenin kıymetini bilin.

Onu özel kişilerle paylaştığınızda değerini daha iyi bileceksiniz.

Hayatta ki evet'lerinizi ve hayır'larınızı gözden geçirin.

Bir duruşunuz olsun,

Bir bakışınız..

Hayata karşı bir baş kaldırışınız olsun.

Olmazlara hayır'ınız

Yürekten evet'leriniz

Herkes için her şey olmaya çalışırsanız

Hiç kimse için hiçbir şey olamazsınız.


Yazarın Diğer Yazıları