17 Eylül 1961

27 Mayıs 1960 sabah saat 4.36'da Ankara Radyosu'ndan yapılan bir anons: 'Bugün, demokrasimizin içine düştüğü buhran ve en son müessif hadiseler dolayısıyla ve kardeş kavgasına meydan vermemek maksadıyla, Türk Silahlı Kuvvetleri, memleketin idaresini eline almıştır.' Devlet radyosundan evlere ulaşan anonsun ne anlama geldiğini Türk Silahlı Kuvvetlerinin memleketin idaresini eline almasının ne demek olduğunu kimse anlayamamıştı.

 Ülkede ilan edilen sıkıyönetim sonucu milli irade askıya alındı. Tüm Demokrat Partili milletvekilleri, üst derecedeki bürokratlar, polis şefleri tek tek evlerinden alındı. Darbeci subaylar ise Cemal Gürsel başkanlığında kurulan Milli Birlik Komitesi ve kurucu meclis ile beraber ülke yönetimini devraldı. Menderes ve diğer DP üyeleri bir başka ifadeyle milli iradenin o günkü temsilcileri ise bulundukları Yassıada'da kurulan Yüksek Adalet Divanı tarafından yargılanmaya başlandı. 9 ay 27 gün süren yargılama süreci sonunda Başvekil Menderes'inde içinde bulunduğu 14 kişinin idamına, 31 kişinin de ömür boyu hapsine karar verildi ve 17 Eylül 1961'de Menderes'in idam kararı infaz edildi. Millete birileri sen kimi seçersen seç, biz istemedikçe o, koltukta oturmaya hatta yaşamaya devam edemez mesajını verildi.

Seçilmiş bir başbakanın darbeciler tarafından idam edilmesinin 52. Yılını yaşadığımız diğer yandan da Cumhuriyetimizin 100. Yılına doğru ilerlediğimiz şu günlerde Türkiye'in tarihinde olduğu gibi bölgesinde ve Dünya'da lider ülke olmasıyla ilgili beklenti sınırlarımızı aşmış durumda. Bu coğrafyanın sömürüden kurtulması için Türkiye'den başka şansı görünmemektedir. İfade ettiğimiz beklenti ve Türkiye'nin bu konuda ki  istidatı nedeniyle  birlik beraberliğimizi bozmaya yönelik iç ve dış kaynaklı girişimler hiç eksik olmuyor ve bir türlü kendi kendimize bırakılmıyoruz. Yeri zamanı geldiğinde herkes rollünü oynuyor. Kimisi, parklara gezilere davet ediyor, üniversiteleri karıştırmakla tehdit ediyor, falancanın hatırasına diyerek başka ölümler pahasına sokakları karıştırıyor, kimisi şu kimisi bu. Her zaman tahriklere karşı dikkatli olmaya, sağduyumuzu korumaya ihtiyacımız var. Bölmek isteyenlerin elinde geniş bir skala var alevi - sunni, Türk-Kürt, dindar-laik ve daha bir çok tanımlama.

Farklılıklarımızı kabul ederek, birlikte barış içinde yaşamak, beraberliğimizi en üst düzeyde sağlamak için hassasiyet, göstermek ülkemizi çok daha yaşanabilir bir yer kılacaktır. Kendi içimizde farklı gruplar olarak ne kadar bölünürsek bölünelim, farklılıkları ne kadar körüklersek körükleyelim parçalardan biri bu toprakların tek sahibi olamayacaktır. Bölünmeler geçmişte olduğu gibi bundan sonrada kendi memleketimizi kendimizin yönetmesine, milli iradenin tecelli etmesine dair şansın kaybolmasından başka hiç bir şeye hizmet etmeyecektir.

Tercih bizim, karar bizim, ya birbirimize daha sıkı sarılacağız yada...


Yazarın Diğer Yazıları