DOLAR
39,00
EURO
44,42
STERLİN
52,87
GRAM
4.178,85
ÇEYREK
6.892,75
YARIM ALTIN
13.776,49
CUMHURİYET ALTINI
27.424,99

YAŞLANIYOR MUYUZ? YOKSA ZAMAN MI BİTİYOR?

 

 

29 Mayıs 2025 tarihinden itibaren 76. Yaşımdan işlemeye, daha doğrusu, ömrümün kalan kısmını kullanmaya başlayacağım, Rabbim izin verirse. Yani yaş, 76'ya merdiven dayamış bulunuyor.

Her yılın, her yaşın kendine göre bir özelliği ve güzelliği var. Buna kimileri; "olgunluk”, kimileri; yaşlılık”, kimileri; "artık ecelin kapıyı çalmaya ramak kaldığı zaman”, kimisi, "Hazan mevsimi”… derler. Aslında her doğan ölüme adaydır. Ölüm gerçeğinden kaçış mümkün değil. Yani en çarpıcı, en vazgeçilmez, en çok düşünülmesi gereken şeydir ölüm.

Ölümden söz edince; "Hocam, yaşamaktan bıktın mı? Hayat güzel değil mi?” diyenleri duyar gibiyim. Öyle de olsa böyle de olsa her kapıyı çalan gerçekle karşılaşacağız.

İbrahim Ethem'e:

"hayatımız nasıl olmalı?” diye sorarlar. Ethem'in cevabı:

"Ölürken nasıl olmak istiyorsanız öyle olmalı” olmuştur.   

 "Yaşlanıyor muyuz? Yoksa zaman mı bitiyor?” Biz, kendimizi ne kadar teselli etmeye çalışsak da, kabul etmesek de zaman bitiyor, ecel saati sona doğru geliyor! Doğumumdan bugüne kadar geçen zaman dilimini tefekkür ediyorum da; "elim hamur, karnım aç” kabilinden bir durum çıkıyor karşıma! Ergenlik yaşıma kadar olan 12 yılı bir kenara çıkartırsak, geriye bunca yıl kalıyor. Dönüp bakıyorum, bir arpa boyu yol alamamışım! Şu an, gözlerimi kapatıp, ölüm şerbetini içsem, "Rabbime ne yüzle varacağım?” diye kendime soruyorum, bir cevap alamıyorum. Demem o ki, dünyayı lay lay lom sanmışım!  

  

                     Yanarım

 

Kirpiğimi ıslatır hayatımda her günüm,

Yüreğimi hark eden boş zamana yanarım,

İlimden bîhaber anlarıma üzgünüm,

Tufanlara gark eden boş zamana yanarım!

 

"Oku" talimatını beyhude iş sanmışım,

Masiva duyguların yalanına kanmışım,

Eyvahlar olsun bana irfanda geç kalmışım,

Karanlığa terk eden boş zamana yanarım!

 

Gençliğim heba oldu yetmişi geçti yaşım,

Tedirgin oluyorum bunun için telaşım,

Kederler arkadaşım tüm azaplar yoldaşım,

Hüzünleri ark eden boş zamana yanarım!

 

Allah'ın hikmetini bilemedim hiç bir an,

Hayatın kıymetini bilemedim hiç bir an,

Şeb-i Arus özünü bulamadım hiç bir an,

Yanlış yere park eden boş zamana yanarım!

 

             Gidiyor!

Hayat su misali çok hızlı akar,

Ömür bentlerini yıkıp gidiyor,

Saatsiz zamansız çok canlar yakar,

Ölümün selleri yıkıp gidiyor!

 

Ayı seneleri hiç gözetmeden,

Sessiz sedasızca söz etmeden,

Dostuna ahbabına naz etmeden,

Azrail yılları yakıp gidiyor!

 

Malların mülklerin yarar vermiyor,

Yapılan sohbetler kayda girmiyor,

Gönül muhabbeti ruha varmıyor,

Ölüm mezarlara ekip gidiyor!       

 

Ne hallere geldik ne oldu bize?

Nazarlar mı değdi bu gönlümüze?

Firak hasreti mi indi üstümüze?

İnsanlar duygusuz bakıp gidiyor?       

 

               Ansızın Gelir!

 

Ya gece ya gündüz zaman fark etmez,

Kendini yormaz hiç ansızın gelir,

Ensemizde solur canı terk etmez,

Ölüm adres sormaz ansızın gelir!

 

İstediğin kadar hayal kursan da,

İlimden irfandan yana dursan da,

Kapkaranlık dehlizlere girsen de,

Hükme akıl ermez ansızın gelir!

 

Âhireti düşün dünyaya dalma,

Gerçekleri gör de rüyaya dalma,

Hakikati öğren hülyaya dalma,

O, izinle girmez ansızın gelir!

 

Yalan sözleriyle tafra satana,

Helal lokmasına haram katana,

Ahlaksız edepsiz kalkıp yatana,

Asla vakit vermez ansızın gelir!


Yazarın Diğer Yazıları