BATI KÖPEĞİ, ERMENİ KÖPEĞİNİ ISIRMAZ

İslām "SLM” kökünden türemiştir. Allah'a teslim olma, boyun eğme, barış manasındadır.

  1. barış olan bir dinin savaşı çözüm olarak görmesi mümkün değildir ve manasıyla bağdaşmaz.

Hayatın korunması İslam'ın temel amaçlarındandır. Din, ırk, kanaat v.b. farklılıklar barışı bozmak için neden değildir. Saldırmazlık, İslâm'ın temel ilkelerindendir.

İslam, asla saldırıyı başlatan taraf olmaya cevaz vermez. Vatana, dine karşı yapılan açık bir saldırı görüşmeler (diplomasi) yolu ile önlenemezse o zaman savaş meşru olur.

Yani İslam'da savaş istisnai ve mecburi hallerde bir çözüm aracıdır.

İslam, savaş ilanını haklı kılan (jus ad bellum) ve savaş ilan edildikten sonra da meşrû bir savaşın nasıl yürütülmesi gerektiğini (jus in bello) açıklayan kurallar ortaya koymuştur.

İslâm, modern savaş teorisinde kabul görmüş "saldırıya orantılı olarak cevap verme, savaşta tabiatı, yaban hayatını, bitki örtüsünü, sivilleri ve onlara ait eşyaları, çevredeki mülkleri koruma, savaş esirlerine insanca muamele etme, işkenceyi, terörü yasaklama” vb. prensipleri hatta çok daha fazlasını on beş asır önce vazetmiştir.

Bu girişi yapmak zorunda hissettim kendimi.

Batı; çok güçlü propaganda vasıtalarıyla savaşta meşru prensipleri ayaklar altına aldığını, yaptığı katliam ve soykırımları (Bkz., forumhttp://www.gercekhayat.com.tr/dosya/avrupa-medeniyeti-kanla-yazildi/, https://silo.tips/download/batili-lkelern-soykirim-dosyasi-tulp) gizleme, barış anlamına gelen İslam'ı savaşla, terörle özdeşleştirme, Müslümanları terörist gibi gösterme hususlarında maalesef başarılı olmuştur.

2. dünya savaşı galiplerinin kurduğu mevcut dünya düzeni ve BM, Kıbrıs'ta, Srebrenitsa'da, Arakan'da, Ruanda'da, Hocalı'da ve daha ismini sayamadığımız onlarca ülkede Müslümanların katledilmesine seyirci kalmıştır.

Ama aynı BM, başta ABD, İngiltere, Fransa, İsrail gibi terörist devletlerin sudan sebepler ve muhdes bahanelerle (Bkz:, "Irak işgalinde hatalıydık. Özür dilerim. Tony Blair) çıkardığı savaşlara meşruiyet kazandıran bir paravan olmuştur.

Demem odur ki; Batılı emperyalistler, toprakları işgal edilen, haklı ve mağdur olan, savaş hukuku gereği sivil halka saldırmayan Azerbaycan'a karşı; Dağlık Karabağ'ı işgal eden, sivil halka saldıran, hiçbir savaş hukuku tanımayan işgalci Ermenistan'ı destekliyor, hatta başta silah olmak üzere her türlü yardımı yapıyor.

Ermenilerin yüzbinlerce Müslümanı öldürdüğünü görmezden gelen Batı, Türkler Ermeni soykırımı yaptı diye kanun çıkarıyor. Siyasi tehdit, şantaj ve ambargolarla Türkiye'yi köşeye sıkıştırmaya çalışıyor.

"Düşmandan dost, ayı derisinden post olmaz”, "İman olmayanda vicdan olmaz”

Aslında bu kadar söze gerek de yok. Atalar ne güzel özetlemiş.

O halde tek ve gerçek çare, İslam'ı hem toplumumuza, hem de dünyaya egemen kılmaktır.

Ülke ve dünya barışı için tek çare İslam'a sarılmaktır.

Bu gerçeği anlamayanlara tokat gibi cevap: "Osmanlı'nın kurduğu düzeni bozan her şey bölgenin daha fazla kan gölüne dönmesine yol açtı” Eski İsveç Başbakanı Bildt,

İslam'ı önce kalbimize egemen kılmaktan başlamalıyız. Yani Kur'an bize de inzal olmalı.

Bunun yolu, Kur'an'ı okumak, anlamak, uygulamak ve tebliğ etmekten geçer.

Kur'an'ın kalbimize inzal olması (inmesi) temenni ve duasıyla…


Yazarın Diğer Yazıları