İKİ ÇOCUK, İKİ FOTOĞRAF: KOCAMAN BİR HİKAYEDİR HAYAT

Bazı işlerin kazandıkları sadece güzel insanlardır. Uzun süren sohbetler, dostlukların başlangıcı olur. 

Zamanın çok acımasız ve hızlı aktığı dilimlerden geçiyoruz. Ne bileyim, biz de böyle bir zamana denk geldik işte..

Yapabileceğimiz zamanı güzel insanlarla ve iyi işler yaparak geçirip, heybeyi kaliteli doldurmak sanırım. 

Uzun yıllardır sürdürdüğüm yayıncılık hayatımda,karşıma çok güzel insanlar çıktı.

Hayat ve yayın yolculuğumda bana eşlik ettiler. Hepsi bir hikaye anlattı. 

Kendi hikayelerindeki izleri anlatırken,benim ve izleyicilerimin hayat yolculuklarında da izler bıraktılar.

 

Bu hafta iki güzel ve başarılı fotoğrafçının hediye ettikleri fotoğrafların hikayesini paylaşacağım sizlerle. 

Dünyanın bir ucundan kanatlanıp gelip benim avuçlarıma konan bir kelebek misali iki fotoğraf hikayesini... 

 

İlk fotoğraf; fotoğraf sanatçısı Hamit Yalçın'ın görüntülendiği 9 yaşındaki Şabdan'ın hikayesi. 

Fotoğraf 4500 metre rakımlı,Kırgızistan'ın Alayku yaylasından uçtu geldi.

Tanrı dağları; inanılmaz soğuk, insanın nefesin donduğu dumanlı dağlar.

Çok soğuk dağlardan sıcacık bir bakış görüyorsunuz. Tanrı dağlarından bir at cambazı.

İsmi Şabdan. Bir Kırgız balası. Fotoğrafı çekildiğinde Şabdan 9 yaşındaymış.

Şimdilerde 20 yaşında olmuştur. Ne Şabdan beni bilir ,ne ben onu...

Ama dedim ya avuçlarıma kondu.

Fotoğrafı bir fotoğraf üstadı Hamit Yalçın çekmiş. 

Ve bugün o dağların soğuk eteğinden, benim Hanımeli stüdyoma hediye olarak geldi.

Hayat böyle işte. Nereden nereye! Kırgızistan Tanrı dağları nere, Konya nere...

 

Belki Şabdan ile birbirimizi asla görmeyeceğiz. Ama; nasibinde varsa eğer:

Görmediğin, bilmediğin, tanımadığın bir bala gelir avuçlarına sığar böyle... 

O bala önce stüdyomun en güzel köşesinde, sonrasında evimde misafirim olacak. 

Ve baktığım her an bana kendisini ve atının hikayesini hatırlatacak!

İkinci fotoğrafın hikayesi ise: Fotoğraf sanatçısı ve eğitimci Şadiye Yılmaz Bilir'in kadrajından. 

Fotoğraf Benin'in Abomey şehri yakınlarında bir köyde çekilmiş.

Kırsal bölgelerde, özellikle çocuklar beyaz insanları görünce çok tedirgin oluyorlarmış.

Bir de dini inançlarına göre fotoğraflarını çeken kişilerin ruhlarını hapsettiklerine inanıyorlarmış.

Bu sebepten fotoğraftaki çocuk da tüm köy halkı gibi önce görüntülenmek istememişler.

Şadiye hanım köyün şefi ile görüşerek fotoğrafı çekmek için izin almış.

Şefin yardımı ile halkı fotoğraflarını çekmeye ikna etmişler.

Fotoğraftaki çocuk da her ne kadar izin alınmış olsa da endişeli halini saklayamamış.

Korkusu ve tedirginliği gözlerine yansımış. Zarif hanımefendi Şadiye hanım da çocuğun duygularını bu fotoğraf karesine kaydetmiş.

Çocuğu rahatsız etmiş olmanın verdiği huzursuzlukla da olsa bizlerle  paylaşmış. 

Ve o tedirgin, ürkek Benin'li evlat şimdi benim avuçlarımda.



Kim bilir kaç çocuk zor şartların altında ürkekçe hayata bakıyor.

Bir an'ı ölümsüzleştirmek ise tarihe atılan en güzel imzalardan biri oluveriyor.

2 çocuk, 2 fotoğraf karesi ve gözümüzde canlanan, küçük ama anlamı büyük hikayeleri...

Dünya için,kimi zaman büyük diyoruz ya; aslında bazen avucumuza sığacak kadar küçücük.

Bir bakış, bir duruş, bin bir anlamlı hikaye ile.

Her çocuk için dünya; çocuktur be...


Yazarın Diğer Yazıları