Deden Halil gibi 4 Kuşu Kurban Et ki Rabbinle Yakınlaş!

Hz. İbrahim(a.s.), 3 dinin Peygamber olarak baş tacı ettiği dedemiz Halilullahtır.

Ecdadımız bu sebeple 3 dinin ortak mekanı Kudüs'e ‘'İbrahim Halilullah'' yazdı.

Kulların kalbine yerleşecek ve onları mutmain bir imana kavuşturacak Tevhidi en güzel anlatan İbrahim(a.s.) kıssasıdır.

‘'İbrâhim "Rabbim! Ölüleri nasıl diriltiyorsun, bana göster!" deyince, Rabbi "Yoksa inanmıyor musun?" demişti. O "Hayır inanıyorum, fakat kalbim tam kanaat getirsin diye" cevabını verdi. Rabbi "Kuşlardan dört tane al, onları kendine alıştır, sonra (parçalayıp) her bir tepeye onlardan bir parça bırak, sonra onları çağır. Koşarak sana gelecekler ve şunu bil ki, Allah hep galiptir ve hikmet sahibidir" buyurdu.'' Bakara, 2/260.

Allah'a, Ahirete ve Peygamberliğe imanın ders verildiği ayette geçen bu kıssa üzerine çok tefsirler yapıldı, yapılıyor, yapılacaktır.

Biz Hz. Mevlana'nın zikrettiğimiz ayetin tefsiri üzerinde duracağız.

Allah'a ve ahirete iman ettim diyenlerin şu asırda dikkatle okumaları gereken bir anlamı içeriyor kıssa Hz. Mevlana'nın anlatımında.

‘'Tene ait dört huy, Halil'in kuşlarına benzer.

Kaz hırstır; horoz şehvet.

Makam tavusa benzer, kuzgun dileğe.

Sen vaktin Halil'isin.

Bu yol kesen 4 kuşu öldür.

Onları kesmek cana yol açar.'' M. C. Rumi, 5/3331, 3344.

1. Kaz: Hırs: Bugün Müslümanlar imanlarının gereği İslam cemaati, ümmet ve insanlığa yönelik umumi fayda için çalışması gerekirken KAZ GİBİ 3 günlük dünya için sürekli biriktirme derdine düşmüş durumdalar. Oysa Kur'an-ı Kerim'in her yerinde zekat, sadaka, infak emredilmektedir.

‘'(Allah yolunda) sevdiğiniz şeylerden harcamadıkça, gerçek iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilendir.'' 2/168.

2. Horoz: Şehvet: Neslin devamı için verilen şehvet duygusu şeriat kuralları çerçevesinde sarf edilmezse kişinin dünya ve ahiretini mahveder. Mevlana Mesnevi'de(5/1335-1420) insandaki şehvet duygusunu eşeğin aletine; şeriat kurallarını ise eşeğin aletine takılan kabak ile tasvir eder. Şeriat kurallarına riayet edilmediğinde şehvet duygusu tasvirde olduğu(ev sahibesinin öümü) gibi kişinin dünya ve ahiretini yok etmektedir.

Şehvet duygusunun ne denli tehlikeli olduğuna işaret olarak şeriat kuralları dışındaki ilişkiler için ‘'yapmayın'' değil ‘'yaklaşmayın'' emri verilmiştir.

‘'Zinaya yaklaşmayın! Çünkü o hayâsızlıktır, çok kötü bir yoldur.'' İsra, 17/32.

3. Makam: Tavus: Makam, şan ve şöhret sahibi olmak insanın en zayıf damarlarındadır. Bu damar tarihte birçok insanın dünya-ahiret felaketine yol açmıştır.

Emevi ordusunda rütbeli bir subay olan Sad bin Ebi Vakkas'ın oğlu, Peygamberimizin başını okşadığı ve okşadığı saçların simsiyah kaldığı Ömer bin Sad; makamımı kaybederim korkusuyla Kerbela'da Hz. Hüseyin Efendimiz ve yakınlarını şehit etme emrini ağlayarak vermiştir.

Yine yüzbinlerce insan makam uğruna kendi kardeşleri ve yakınlarını öldürecek kadar ileri gitmiştir.

Oysa dünyadaki en büyük makam; insanların gönüllerinde edindiğimiz makamdır.

‘'Ey zengin!

Yüzlerce çuval altın getirsen Allah der ki:

A iki büklüm adam, gönül getir.

Gönül senden razı ise ben de senden razıyım.

Gönül, senden yüz çevirmişse ben de yüz çeviririm.

Sana bakmam, o gönle bakarım.

Ey can kapımda olan, bana armağan olarak gönül getir.'' M. C. Rumi, Mesnevi, 5/881-883.

"O gün ne malın bir faydası olur, ne de evlâdın. Yalnızca Allah'ın huzuruna kötülükten korunmuş bir gönülle çıkanlar (kurtulacaktır)!” Şuara, 26/88.

4. Kuzgun: Tul-i Emel: Uzun süreli hedeflere kilitlenmek, kişini ‘'an''ı ihmal etmesine sebep olabiliyor. Uzun hedefimiz ana vatanımız olan cennete dönmek olmalı. İnsan dünyaya cennetten imtihan için indirilmiş, imtihan bitince tekrar cennet veya cehenneme davet edilecektir. Dünya, uzun süre kalınacak bir mekan değildir. Zaten ne dünya ne de vücudumuz uzun süreli bir ilişkiye uygun yaratılmamıştır. Ecel gizli olduğundan ve her an gelebileceğinden ‘'an'' ı Allah'ın istediği şekilde değerlendirilmek akıllı kişiye yakışandır.

İmam Buhârî; de geçen hadiste Abdullah b. Mesud'un (r.a.) şöyle dediğini rivayet etmiştir:

"Resulullah (s.a.v.) dört köşeli bir şekil çizdi. (Ve bu) şeklin ortasına (da) dışarı taşan/çıkan bir çizgi çizdi. (Sonra da şeklin) kenarından ortadaki çizgiye doğru küçük çizgiler çizdi ve şöyle buyurdu: İşte şu insan, şu da onu kuşatan -ya da kuşatmış olan- ecelidir. Dört köşeli şekilden (kareden) dışarı çıkan (çizgi de) onun emelidir. Şu küçük çizgiler de (onun başına gelebilecek olan) sıkıntılardır. (İnsan bu sıkıntılardan) birinden kurtulsa başına diğeri gelir. Ötekisi onu ıskalarsa beriki ona diş geçirir.”

‘'O, davranış ve eylem bakımından hanginizin daha güzel amel edeceğini sınamak için ölümü ve hayatı yarattı. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.'' Mülk, 67/2.

Kurban bayramı yaklaşıyor dostlar!

Bu sene 5 kurban keselim. Kurbanımızın yanında şu 4 kuşu da kurban etmeyi unutmayalım.

Seneye merak etmeyin tekrar büyüyüp gelecekler bir kez daha 5 kurban keseceğiz inşallah.


Yazarın Diğer Yazıları