Ekonomik Kırılganlıklar Krize Dönüşür mü?
Konyaspor için avantajlı fikstür
SAHTE DİN VE TARİKATLAR
1 Ekim 1949 Unutulmuşların Çığlığı Doğu Türkistan 76 Yıldır Zulüm altında
İMANIN İBADETE, İBADETİN DE İMANA ETKİSİ
SÖZÜN BİTTİĞİ YERLER
DOĞUM VE ÖLÜM ARASINDA...
SAVAŞIN GALİBİ HAMAS MÜCAHİTLERİ VE GAZZE HALKIDIR.
Anlaşma sürecine olumlu katkı vermek
Doğa’dan Allah’a…
HASTALIK BİR NİMET MİDİR?
“Bedr’in Arslanları” kadar şanlı idiniz!!!
Kazanmak İçin Mücadele Gerek
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
İKİ DEYİM
Olmaklık Üzerine Bir Aynadan
iPhone 17 almayın, TOGG alın
Basit hatalar ağır fatura
TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
Efsanelerin Yemişi
Rakamlarla Otomobil Piyasası
İnsanda id, ego ve süper ego vardır.
İd; ilkel kimliktir,orada,fücur,takva karışıktır,hepsi birlikte kaynar bir düdüklü tencerede kaynayan yemek gibi.
Ego; tencerenin kapağıdır.Örter yemeğini üstünü.Fücuru da takvayı da engeller.Lastik contası vardır ve sızdırmaz asla buharı,kokuyu ve sıvıyı.
Süper ego; düdüklü tencerenin düdüğüdür.Buharı ve kokuyu uygun olduğu kadar tahliye eder.Tokmağın ağırlığı ayarlar tahliyenin dozunu.
Kamil insan bu üç duyguyu dengeli ve uyumlu bir şekilde kullanmalıdır.
Sözünü, davranışını, tavrını iyice içinde pişirmelidir.
Ham söz ve ham hareketi salmamalıdır aleme.
Ya da düdüklünün düdüğünü tamamen kapatmamalıdır.
Düdüğü tamamen kapatanlar cinnetle patlayanlardır.
Contası bozuk , ya da kapağı olmayanlar da çiğlikleriyle perişan ediyorlar kendilerini ve çevrelerini.
‘İşlerin hayırlısı vasat olandır’ buyurur Allah Resulü.
Kuvveyi akliye, kuvveyi gadabiye ve kuvveyi şeheviyemizi düdüklü tenceremizde pişirelim.
Pişirelim ki ; kuvveyi akliyemiz vasatı olan hikmet(hakkı hak bilir, imtisal eden; bâtılı bâtıl bilir, içtinap eden) mertebesinde olsun , ifradı cerbeze(hakkı bâtıl, bâtılı hak suretinde gösterecek kadar aldatıcı bir zekâya malik olmak) , ya da tefridi (hiçbir şeyden haberi olmaz) gabavet olmasın.
Pişirelim ki ; kuvveyi gadabiyemiz vasatı olan şecaat(hukuk-u diniye ve dünyeviyesi için canını feda eder, meşru olmayan şeylere karışmaz) mertebesinde olsun,ifradı tehevvür(ne maddî ve ne mânevî hiçbir şeyden korkmamak) ya da tefridi cebanet(korkulmayan şeylerden bile korkmak) olmasın.
Pişirelim ki; kuvveyi şeheviyemiz vasatı olan iffet(helâline şehveti var, harama yoktur) makamında olsun , ifradı fücur(namusları ve ırzları pâyimal etmek iştihasında olmak) yada tefridi humud (ne helâle ve ne de harama şehveti, iştihası olmayan) olmasın.
İşte o zaman her gün 40 defa Rabbimize bizi iletmesi için dua ettiğimiz Sırat-ı Müstakimi tarif eden hikmet-şecaat-iffet mertebelerine nail oluruz.
Rabbim hepimizi nimetlendirdiği kulları olan Nebiler, Sıddıklar, Şehitler ve Salihlerin yolu olan Sırat-ı Müstakime iletsin ve o yoldan ayırmasın ve o yol üzerinde son nefesimizi teslim etmemizi nasip ve müyesser eylesin.
Doğa’dan Allah’a…
Hiçbir Başarının Bedeli “Şerefimiz” Olmamalı!
Sapanlar ve Sapıtanların Ağır Vebali (Nahl, 16/25)
En Büyük Engelimiz: Yazamamak
Yeterli ve Dengeli Bir Eğitimle İki Kanatlı Çocuklar!
Muayeneyi Reddeden Doktor (Doğu-Batı Arasında İslam)
Stresten Nasıl Kurtuluruz?
Demokrasi Karanlıkta Ölür
Yaşlanmaktan ve Yorgunluktan Hızlı Çıkış (Lenf Sisteminin Esrarı)
Önce İncir/Tin/Tatlı; Sonra Zeytin/Tuzlu (Tin/95/1)