KİM BU BİRİLERİ?

Türkiye'de bir darbe olur, bir gazeteci öldürülür, hiç beklenmedik anda terör olayları başlar, toplumsal olaylar artar ve biz ardından deriz ki; Birileri ülkeyi karıştırıyor. Peki kim bu birileri? Dış mihrakların senaryoları derken kim kastediliyor? Öncelikle hiçbir toplumsal isyan, darbe, suikastlar tek başına kendiliğinden gelişebilen, tek başına düşünülmüş yada destek alınmadan organize yapılabilen refleksler değildir. Bir darbe olacaksa bunun zemini hazırlanması gerekir. Patlamalar olmalı, yüzlerce insan ölmeli, karşıt gruplara ayrı ayrı destek verilmeli, siyasetçiler tarafından yönetilemeyecek ve kontrol atına alınamayacak duruma gelinceye kadar devam ettirilerek işte herkesin beklediği kurtarıcı! Ordu olaya el atar. Ordu memnun, vatandaş memnun! ve tabi ki o bahsedilen birileri memnun. Yeni anayasa, yeni parlamento, yeni partiler ve o "birileriyle” iyi geçinecek yeni yüzler. Tüm bu işlerin olabilmesi için hem para kaynağı, hem organizasyon kabiliyeti, hem istihbarat desteği gerekir. İşte bunları sağlayan "birileri” mutlaka vardır. Toplumsal hareketi sağlamak için bir gazeteci öldürülmesi gerekiyorsa öldürülür. İntihar bombacısı gerekiyorsa bu sağlanır. Üniversitelerde dışardan terör sempatizanları gelmesi gerekiyorsa getirilir. Yeter ki siz bahane bulun, gerekçeyi hazırlayın. Siz bu birilerinin kim olduğu hakkında bir fikriniz var mı? Amerika dediğinizi duyar gibiyim. 15 Temmuz sonrasına bir bakalım Amerika nasıl bir yaklaşım sergilemiş. Amerikan ordusunun istihbaratçılarından emekli Yarbay Ralph Peters, Fox News televizyonunda "Bu darbe, Türkiye'nin İslami bir diktatörlük olmaktan kurtulması için son şansıdır. Bu darbede rol alanlar iyi adamlar” şeklinde yorum yapmıştır. Darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra da bir açıklama yapan Peters, "Şayet darbe başarılı olsaydı, İslamcılar kaybedecek, biz kazanacaktık.” itirafında bulunmuş. Bunlara ilave olarak yine Fox News'in internet sitesinde Ralph Peters imzalı "Türkiye'nin son umudu da öldü.” başlıklı makaleye yer verilmiş. Makalede darbelerin Türkiye'deki İslamcılaşmayı durdurmak için son umut olduğu, Batılı liderlerin her ne kadar darbe girişimini kınamak için uğraşsalar da bu çabaların sonucunda kazanacakları tek şeyin "Avrupa'nın kapılarına dayanmış zehirli bir İslam rejimi” olacağı öne sürülmüş. ABD darbenin başlangıcında darbe girişimine karşı belirleyici bir tutum almak istemediği gibi, yaşananları meşru hükümeti devirme girişimi olarak da görmemiştir. ABD Büyükelçiliği darbe girişimi sırasında yaptığı açıklamada ‘Türk ordusunun unsurları ayaklanma girişiminde', ‘güvenlik güçleri bu girişimi önlemek için harekete geçiyor' ve ‘bazı binalar abluka altına alındı' ifadeleri kullanılmış. Bu örnekte de rahatlıkla göreceğimiz üzere ABD resmî makamları; darbe, darbeci, illegal, kalkışma, meşru hükümet gibi tarafını belli edecek kavramlar kullanmamış, illegal kalkışmaya destek olarak yorumlanabilecek ifadeler kullanmayı tercih etmişler. Diğer taraftan Dışişleri bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu yaptığı açıklamada "Batılı ülkeler 15 Temmuz'da beni arayarak geçmiş oldun dileklerini değil ilk olarak darbeye karışanlara yapılacak uygulamaları sordular” diyerek o birilerinin kim olduğunu bir anlamda teyit etmiştir. Peki madem bu birileri dediğimiz Amerika'nın ta kendisineden açık açık söyleyemiyoruz. İşte biz buna uluslararası ilişki, diplomatik dil diyoruz. Devletler diyemez belki ama vatandaş yıllardır açık açık bağırıyor "KATİL AMERİKA”. Eyvallah…


Yazarın Diğer Yazıları