MEDYA VE İSLAM DÜŞMANLIĞI

 

Geçtiğimiz hafta Ankara'da düzenlenen 1. Uluslararası Medya ve İslamofobi Paneline katıldık. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleşen panelde çok önemli katılımcılar vardı. Dünyayı saran İslam düşmanlığının ne boyutlara geldiğini duyunca gerçekten insanlık adına endişe etmemek elde değil. Son 5 yılda %250 artan şiddet olayları, her yıl Müslümanlara ve Camilere yapılan saldırıların artması İslam düşmanlığının ne boyutlara geldiğini net gösteriyor. Sistematik bir şekilde ve kurumsallaşarak devam eden İslam karşıtlığı özellikle Avrupalı siyasetçilerinde kullandığı bir argüman oldu. Seçmenlerine İslam karşıtı vaatler sunan siyasetçiler geleceğin kaosunu inşa ediyorlar. Bu güne kadar başka din mensuplarının kutsallarına, değerlerine ilişmeyen Müslümanlar, Dünya'nın her yerinde ayrımcılığa tabi tutuluyor. Ortadoğu'da terör yapılarını finans eden ABD ve Avrupa hem Müslümanların katlini izliyor hem de "İşte İslam bu” diyerek korku ve nefreti körüklüyor. Yüzyıllardır Afrika'nın zenginliği ve gözyaşının üzerinde medeniyet kuranlar bugün insan hakları, özgürlük, demokrasi gibi söylemlerle kendi yaptığı alçaklıkları örtbas etmeye çalışıyor. İslam Dünyası'nın birlik olamaması, sürekli yaşanan iç karışıklıklar, savaşlar, terör örgütlerinin bölgedeki varlığı bizi bu hale getirdi. İsrail'in yaptığı katliamları görmezden gelen Batı dünyası, İsrail'in kendini Batı'nın bir parçası gibi gösterme gayretlerini ayakta alkışlıyor. Yapılan katliamlara karşı "İsrail'in kendini savunma hakkı vardır” gibi saçma sapan bir söylemle yapılan zulmü görmezden geliyorlar. Ölen onlarca çocuk, kadın, sivil umurlarında bile olmuyor. Çünkü yıllardır devam eden İslam düşmanlığı sadece siyasetçilere değil Batılı milletlere de sirayet etmiş durumda. İnsan haklarından bahsedenlerin hiç sesi çıkmıyor. Fok balıkları için bile ayağa kalkanlar canlı yayınla bombalanan Gazze'yi izliyor. İslam'a yönelişin yoğun olduğu Dünya'da algılarla bu yönelişi İslam düşmanlığına çevirdiler. Başta ifade ettiğim gibi Dünya büyük bir kaosa sürükleniyor. Haçlı seferleri bugün atlarla, kılıçlarla değil, medya ile yapılıyor. Bugün Dünya'nın en etkili Televizyon ve gazeteleri Yahudilerin. Bu imkanı insanlık için değil İslam'a ve Müslümanlara karşı kullanıyorlar. Bununla birlikte sosyal medya ile her zaman gündem de tutuyorlar. Uluslararası ceza hukukunda İslam'a saldırmanın bir cezası, bir yaptırımı yok. Yasal zeminde böyle bir cezanın olmaması İslam düşmanlığına bir anlamda teşvik ediyor. Tüm bu yapılanlara karşı elimiz kolumuz bağlı diyerek bahaneler üretecek değiliz. İlk kez yapılan Uluslararası Medya ve İslamofobi paneli bunun ilk adımı oldu. Önümüzde ki süreçte daha somut adımlar atılacağından şüphem yok. Her birimizin sosyal medyası var. Artık bu anlamda hepimize görevler düşüyor. Kendi sosyal medyamızda bu tür paylaşımları sıkça paylaşarak sürekli gündem de tutmalıyız. İnandığımız din kötü söz söylemeyi bile yasaklıyor ve biz bunu anlatamıyor yada anlatmıyorsak bu birazda bizim suçumuz değil mi? Eyvallah

Yazarın Diğer Yazıları