Allah Nezdinde Berat Edebilecek miyiz?

Değerli gönül dostlarım, her günümüz, her anımız, her saniye ve salisemiz birer fırsattır. Bu fırsatları imkana dönüştürüp, yarına daha güzel bir güne uyanmak elimizde. "bu günün işini yarına bırakma" der atalarımız. Halkımızın gönlüne girmek, insanları memnun etmek ve dilimizi iyi kullanmaya kendimizi alıştırmak...çok mu zor?

Gönül insanı, gönül sultanı olmak, gönülleri fethetmek için; paraya, makama, maddiyata, torpile, rüşvete gerek yok. Maske de istemez gönül adamlığı. Hele riyakarlıktan hiç hoşlanmaz gönül sultanları.

Ülke fetheden, kale kapılarını açan fatihler, önce gönülleri fethetmiş, gönüllere girmiş, kalp kazanmış, insan kazanmış, gülen yüzlerin sayısını arttırmış.

İtiraz etmek, şikayette bulunmak, acizlenmek, öküzün altında buzağı aramak, armudun sapı, üzümün çöpü diyerek karamsar bir tablo çizmek! Dilin kemiği yok, her tarafa döner. Ancak bu; kendini bilen, sorumluluk sahibi, aklı başında, aklını terleten, elini taşın altına sokmasını bilenlerin işi değildir.

Gördüğüm, bildiğim, aşina olduğum başarılı insanların; sabır, azim, irade, kararlılık, iman, sorumluluk sahibi, doğruluktan asla taviz vermeyen, yalanla iş görmeyen, gecesini gündüzüne katan, cesaret, ahlak, değer yargılarına saygı ve halkla bütünleşen kimseler olması dikkat çekici. Bunların elinde ülke güllük gülistanlık oluyor!

Olan her şeyde bir hayır var, anlayışıyla hareket etmek, temkini, iyi niyeti elden bırakmamak, "benim kabahatim nerede?", "nerede hata yapıyorum veya yaptım?" diye kendimizi sorgulamak, başımızı ellerimizin arasına alarak muhasebe yapmak zamanıdır her gün.

Muhasebe için Berat kandillerini beklemeye, Miraç, Regaip ve Kadir gecelerini iple çekmeye gerek yok. Her günümüzü; Berat, Miraç, Regaip ve Kadir yapabiliyor muyuz? Her anımızda "imsakı" yakalayabiliyor muyuz? Hayat çizgimizde; hicreti, fethi elde tutabiliyor muyuz?

Can dostlar, söylemimizle, eylemimizin bir olması, paralellik arz etmesi, örtüşmesi, birbirini yalanlamaması gerekir. Rabbimiz; "Niçin yapmadığınızı söylersiniz?” diye bizi uyarıyor. Mevlana da; "Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol” diyerek, adeta bu ayeti açıklıyor. Halkımızın sevdiği, değer verdiği insanlar bu insanlardır. Maskeli, riyakar, yalancı, dili tatlı, içi acı olanlara prim vermiyor.

 

Beri gel, beri! Daha da beri!
Bu yol vuruculuk ne zamana kadar?
Mademki sen bensin, ben de sen;
Nedir bu senlik ve benlik?
Biz Hakk'ın nuruyuz, Hakk'ın aynasıyız.
Şu halde kendi kendimizle ne diye çekişip duruyoruz?
Bir aydınlık, bir aydınlıktan neden böyle kaçıyor?
Haydi, şu benlikten kurtul, herkesle anlaş, herkesle hoş geçin.
Sen kendinde kaldıkça, bir habbesin, bir zerresin;
Fakat herkesle birleştin, kaynaştın mı, bir ummansın, bir madensin!
Dünyada çeşitli diller, çeşitli lügatler var;
Ama hepsinde de anlam bir.. (Mevlana Celaleddin Rumi)


 

Berat Edelim

Sırtımızdaki günah pasını,
Gönlümüzdeki duygu yasını,
Kalbimizdeki "ben” kavgasını,
Yok ederek berat edelim.

Her kandil fırsat günüdür,
Arınanların düğünüdür,
İşte gün o gündür,
Fırsat eldeyken berat edelim.

Bu gün tevbe günüdür,
Huzura erme günüdür,
Göz yaşı dökme günüdür,
Hep birlikte berat edelim..

Resulün izinden giderek,
Peygamberleri takip ederek,
Allah'ın emrine girerek,
Bugün berat edelim.

Kur'an yolu, berat yolu,
Emirleri insanlık dolu,
Medeniyete götürür kulu,
Haydi berat edelim.

Beratla kullar yıkanır,
Günahlarla yollar tıkanır,
Gece gündüz nefis yoklanır,
Nefse set çekerek berat edelim.


Yazarın Diğer Yazıları