AYASOFYA’DA OKUNAN FETİH SURESİ NİN BİZE ANLATTIKLARI

yıl İstanbul'un fethinin 567. Yılını idrak ettik. Kutlamada Cumhurbaşkanımız Fetih suresini okudu. Bir başka anlamı vardı bu yılki kutlamanın. Zaten zaman zaman; "Ayasofya ibadete açılmalı, cami olarak işlevine devam etmeli” deniyordu. Bunu duyanlar; "Müze olarak işlevini sürdüren bir mekanın cami olarak varlığını sürdürmesi yanlış…” diyor. Halbuki tarihi kaynaklar bunun böyle olmadığını, ibadethane olarak yapıldığı ve öyle devam etmesi gerektiğini söylüyor. Müzeye çevirmenin tarihe, atalara ve Ayasofya'nın kuruluş amacına aykırı bir tutum olacağı istikametinde. Bu konuyu daha iyi anlamak için Ayasofya'nın tarihine bakmakta yarar var.

Ayasofya Doğu Roma İmparatorluğu'nun İstanbul'da yapmış olduğu en büyük kilise olup aynı yerde üç kez inşa edilmiştir. İlk yapıldığında Megale Ekklesia (Büyük Kilise) olarak adlandırılmış, 5'inci yüzyıldan İstanbul'un fethine kadar Hagia Sophia (Kutsal Bilgelik) olarak isimlendirilmiştir. İmparator Konstantios tarafından 360 yılında yaptırılan Megale Ekklesia ve İmparator II. Theodosis'in 415 yılında yeniden inşa ettirdiği kilise halk ayaklanmalarında yıkılmıştır. Günümüz Ayasofya'sı, İmparator Justinianos tarafından dönemin iki önemli mimarı Tralles'li (Aydın) Anthemios ve Miletos'lu (Balat) İsidoros'a yaptırılmıştır.

16'ncı ve 17'nci yüzyıllarda, Ayasofya'nın içine mihraplar, minber, müezzin mahfilleri, vaaz kürsüsü ve maksureler eklenmiştir. Yapının dışına farklı dönemlerde yaptırılan minareler, medrese, sıbyan mektebi, muvakkithane, şadırvan, sebiller, güneş saatleri, mütevelli heyeti odası ile Ayasofya, Osmanlı Dönemi'nde kompleks bir yapıya dönüştürülmüştür. 916 yıl kilise olarak ibadete açık olan yapı, Fatih Sultan Mehmet'in 1453'te İstanbul'u fethetmesiyle camiye çevrilmiştir. 29 Mayıs 1453'te, Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u aldığında, Ayasofya yaralı Bizans askerlerinin, kadın ve çocukların sığınma yeriydi. İstanbul'un Osmanlı Devleti'nin eline geçmesinden sonraki birkaç gün boyunca Ortodoks Kilisesi mensupları Ayasofya'da ibadete devam etti.

1 Haziran 1453'te İstanbul'daki ilk Cuma namazını burada kılan Fatih Sultan Mehmet, Ayasofya'nın Osmanlı yönetimi altında cami olarak hizmet vereceğini duyurdu. Mihrap ve minber yapıldı, çan ve Haç kaldırıldı. Mozaiklerin üstü kapatıldı. 1481'de ilk minaresi inşa edildi. Fatih Sultan Mehmet'ten sonra tahta geçen Sultan İkinci Bayezid zamanında bir minare daha dikildi. 1509'daki büyük İstanbul depreminde ilk yapılan minare yıkıldı, yerine tuğladan bir minare yapıldı. Diğer iki minare de Sultan İkinci Selim zamanında, Mimar Sinan tarafından yenileme çalışmaları sırasında inşa edildi. Bu sebeple Ayasofya'nın farklı zamanlarda yapılan 4 minaresi birbirinden farklı. İkinci Selim'in türbesi Ayasofya içindeki ilk padişah türbesi oldu. Ayasofya'da, içinde padişahların, eşlerinin ve şehzadelerin de yer aldığı 43 farklı türbe bulunuyor. Bunların arasında Sultan Üçüncü Murat, Sultan Üçüncü Mehmet, Safiye Sultan ve Nurbanu Sultan da var. Sultan Ahmet 1616'da Sultan Ahmet Cami'ni inşa ettirene kadar Osmanlı Devleti'nin en büyük ve en önemli camisiydi. 1739'da camiye medrese, kütüphane ve aşevi de eklendi. 1847-1849 arasında yenilenme çalışmaları sırasında kapalı kalan Ayasofya, cami olarak son kez 1849'da açıldı.

1923'te cumhuriyetin ilanından sonra cami olarak kullanılmaya devam etse de, Ayasofya 1931'de kapatıldı. Ayasofya, Mustafa Kemal Atatürk'ün emri ve Bakanlar Kurulu kararı ile 1935 yılında müzeye dönüştürülmüştür. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün verdiği izin sonrası başlayan çalışmalar 15 yıl sürdü ve 1947'de tamamlandı.1996'da Dünya Anıtları İzleme listesine alınan Ayasofya'nın kubbesi ve minareleri, Dünya Anıtları Fonu'nun da desteğiyle 1997-2002 arasında restore edildi. Müze aynı zamanda UNESO Dünya Mirası listesinde.

Fetihten Beri

(Ayasofya )

Kuruluşundan mabet böyle kalacak,

Dimdik varlığı şahit fetihten beri,

Bütün camiler gibi örnek olacak,

Selamlıyor her vakit, fetihten beri!

 

Fatih'ten mukavele bu güzel mabet,

Atamla muhavere vasiyet elbet,

Kur'an'la mukabele ilâ nihayet,

Minareleri şahit fetihten beri!

 

İstanbul'a serilmiş nadide sanat,

Peygamberle verilmiş rahmani vaat,

Ulvî aşkla derilmiş bitmeyen naat,

Eyüp Sultan da şahit fetihten beri!

 

Dört kıta yedi düvel bugünü bildi,

İnsanca yaşamayı İslam'da buldu,

Yenilen haklarını eşitçe aldı,

Kâinata bir ahit fetihten beri!

 

Temelinde kutsallık ilahi makam,

İnançlarla korundu bu güzel mekân,

Osmanlının simgesi kalacak her an,

Mimar Sinan'a şahit fetihten beri!

 

Kılına zarar gelmez bu mabedimin,

Şuurla harmanlanmış ahd ü yeminin,

Tevhitle taçlanmıştır zir ü zeminin,

Atalarımdan ahit fetihten beri!

Yazarın Diğer Yazıları