12. KONYA KİTAP GÜNLERİ
Tekstil patronları her şeyi devletten beklemek yerine biraz özeleştiri yapmalı
Konyaspor için avantajlı fikstür
SAHTE DİN VE TARİKATLAR
1 Ekim 1949 Unutulmuşların Çığlığı Doğu Türkistan 76 Yıldır Zulüm altında
İMANIN İBADETE, İBADETİN DE İMANA ETKİSİ
DOĞUM VE ÖLÜM ARASINDA...
SAVAŞIN GALİBİ HAMAS MÜCAHİTLERİ VE GAZZE HALKIDIR.
Anlaşma sürecine olumlu katkı vermek
Doğa’dan Allah’a…
HASTALIK BİR NİMET MİDİR?
“Bedr’in Arslanları” kadar şanlı idiniz!!!
Kazanmak İçin Mücadele Gerek
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
İKİ DEYİM
Olmaklık Üzerine Bir Aynadan
iPhone 17 almayın, TOGG alın
Basit hatalar ağır fatura
TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
Efsanelerin Yemişi
Rakamlarla Otomobil Piyasası
Her zaman duyduğumuz bir sözdü; "Ah o eski bayramlar”. Yaşlılarımız, söze başlarken mutlaka bu sözü konuşmalarının arasına sıkıştırır ve eski bayramlara olan özlemlerini dile getirirlerdi. Bizim de çocukluk yıllarımızdı ve büyüklerimizin dediklerini dikkatle, merakla dinlerdik. Tabii sohbet derinleşince, yaşadıkları o eski bayram uygulamalarını, Ramazan ayındaki oruç, teravih, mukabele, hatim geleneklerini anlattıkça hayran olurduk. O kadar güzel ve o kadar özlemle anlatırlardı ki, zaman zaman gözlerinin yaşardığını görürdük.
Şimdi sıra bize geldi. Bu yaşın sahibi olarak hayatımda bu denli boynu bükük; üç aylar, kandil geceleri, ramazan ve bayram yaşamadık. Çok eskilere gitmeye gerek yok, daha dün denecek kadar yeni olan geçen seneki; üç ayları, kandilleri, Ramazanı ve bayramı hasretle arar olduk. O kadar ki evlerimizden çıkamadık; annelerimizin, babalarımızın, büyüklerimizin ellerini, çocuklarımızın, küçüklerimizin gözlerini öpemedik. Komşularımıza, yakınlarımıza, eş, dost ve akrabalarımıza bayram ziyaretlerine gidemedik. Bütün tebrikleşmelerimizi sanal âlemde telefonlarla çözmeye çalıştık. Ya seslerini duyarak ya görüntüleriyle yetindik. Camilere gidip cemaatle muhabbete hasret kaldık. Ne Cuma kılabildik, ne bayram namazı. Uzaktan, evlerimizden minarelere bakmakla, camileri uzaktan seyretmekle yetindik.
Hani hep derdik ya çocuklarımıza ve torunlarımıza; "gençlik ne hale geldi? Anasını, atasını telefonla arıyor. El öpmeyi sanal âlemle yapıyor…” diye. Şimdi aynı akıbet sadece bizim değil, hepimizin başına geldi. Elbette o zaman gençlik bunu, her hangi bir mazeret yokken yapıyordu, onların böyle yapmalarına bir sebep yoktu. Ne bugünkü gibi koronavirüs salgını ne dışarı çıkmayı engelleyen yasaklar…
Evet bir bayram da böyle; boynu bükük, mahzun, elemli, gözü yaşlı geçti. Her zaman Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin; "Tevfiznamesi” aklıma gelir böyle durumlarda. Şöyle der;
Hak şerleri hayr eyler
Zan etme ki ğayr eyler
Ârif ânı seyr eyler
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
Sen Hakka tevekkül kıl
Tefvîz it ve râhat bul
Sabr eyle ve râzı ol
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
Kalbin Âna berk eyle
Tedbîrini terk eyle
Takdîrini derk eyle
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
Hallâk-ı Rahîm Oldur
Rezzâk-ı Kerîm Oldur
Fa'âl-i Hakîm Oldur
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
……….
Bil elsine-i halkı
Aklâm-ı Hak ey Hakkı
Öğren edeb ü hulkı
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
Vallâhi güzel etmiş,
Billâhi güzel etmiş,
Tallâhi güzel etmiş,
Allah görelim netmiş,
Netmişse güzel etmiş…
12. KONYA KİTAP GÜNLERİ
SÖZÜN BİTTİĞİ YERLER
OLAYLARDAN DERS ÇIKARMAK
GAZZE, DÜNYAYA BARIŞI ÖĞRETECEK!
HEP YALAN SÖYLEDİLER
SUMUD, UMUT OLDU!
MAHALLEMİZİN ÇOCUĞU; “MAHALLE MEKTEBİ DERGİSİ”
GÜNDEMİMİZ GAZZE
YAŞADIKÇA
HAYDİ AKLIMIZI TERLETELİM