Bu Cennet Vatanla İlgili Yazılacak Çok Şeyimiz Var -1-

Her yıl mutat hale geldi, TYB Konya Şubesinin; "YAZILACAK ÇOK ŞEYİMİZ VAR” adıyla başlattığı yurt gezileri. Her yıl bir şehrimize gidiliyor. O yörenin; Kültür, Sanat, Edebiyat, Tarih ve doğa güzellikleri en ince detayına kadar TYB'li yazarlarca incelenip, hafızaya nakşediliyor, ardından kaleme ve yazıya dönüşüyor. Her bir yazar, şair ve ozan içindeki hisleri kalbine akıtıp dile getiriyor. TYB ile kültür gezileri tadına doyulmaz bir lezzet taşır.   06-07 Temmuz 2019 tarihlerinde TYB Konya Şubesi üyesi yazar ve şairler; Karabük, Bartın, Safranbolu ve Amasra'yı içine alan kültür gezisiyle bir araya geldi. Gönül dostu, ilim ve irfan âşığı insanlarla birlikte yola revan olduk. Yurdumuzun her köşe cennetten bir parça! Özellikle Karadeniz Bölgemizin doğa güzelliklerini, Rabbimin bizlere sunduğu harika manzarayı görmek gerekir. İç Anadolu'dan ayrılıp, Karadeniz bölgesine geçtiğiniz zaman dağların, ormanlardan görülmez olan o muhteşem manzarası insanı büyülüyor. Toprağı göremiyorsunuz. Yollar adeta ağaçlarla kapatılıp, ağaçtan tünel oluşturmuş; ilerledikçe gönlünüz, gözünüz açılıyor, ruha inşirah veriyor. Böylesine muhteşem bir güzellik karşısında yolun virajı, rampası, uzunluğu göze görünmüyor. Hele bir de, türkü, şarkı, şiir ve hikâyeler devreye girdi mi artık; "bu seyahat devam etse,  hepsi birbirinden kıymetli olan; yazar, şair ve ozanlarımızla yapılan bu yolculuklar hitama ermese” diyorsunuz. Allah, devlete, millete zeval vermesin demeden geçemeyeceğim. Zira kültür gezimizin ilk durağı olan Karabük'e girerken Karabük Demir Çelik Fabrikasının o muhteşem görünüşü, insanı duygulandırıyor. Fabrika ve sanayi çarkları döndükçe ülkemizin de kalkınması ona paralel olarak büyüyor, gelişiyor. Rabbim, kem gözlerden esirgesin, ülkeme, devletime, milletime, dinime, bayrağıma, ezanıma uzanan elleri kırsın. Bu fabrika; binlerce aileye, ekmek kapısı oluyor. Her şehrimizde, ülkemin her yerinde fabrika bacaları tütmeye devam etsin. Devam etsin ki; yabancıya el avuç açmayalım, kendi işimizi kendimiz görelim, kendi yağımızla kavrulalım. Bunun yolunun, birlik, beraberlik içinde, elleri, gönülleri birleştirmekten geçtiğini belirtmek isterim. Bartın gezimizin ilk günkü ve en önemli yeri Safranbolu oldu.  Safranbolu, özellikle 18. yüzyılda Asya ve Avrupa arasındaki ticaretin önemli bir merkezi olmuştur. Türk kentsel tarihinin bozulmamış bir örneği olan bu şehir, geleneksel şehir dokusu, ahşap yığma evleri ve anıtsal yapılarıyla bütünü sit ilan edilmiş ender kentlerden biri olarak UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer almaktadır. Anadolu'nun kuzeybatı kesiminde tarihte Paflagonya (Paphlagonia) olarak adlandırılan bölgede bulunan Safranbolu'nun geçmişi MÖ 3000 yıllarına kadar tarihleniyor. Kızılırmak ile Filyos ırmağı arasında kalan bu bölgede, Hititler, Firigler, dolaylı yoldan Lidyalılar, Persler, Helenistik Krallıklar (Pondlar), Romalılar, Selçuklular, Çabanoğulları, Candaroğulları ve Osmanlı İmparatorluğu'nun egemenliği sürdü. Safranbolu Kalesi'nin bugünkü Kent Tarihi Müzesinin ya da eski Hükümet Konağı'nın bulunduğu tepe ise Türklerin kesin egemenliğine Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan'ın oğlu Melik Muhiddin Mesut tarafından 1196 yılında geçti. Safranbolu deyince "Safranbolu evleri”nden söz açmamak olamazdı. Safranbolu evleri tarihi mirasımızın günümüzdeki fiziksel en önemli unsurlarındandır. Türk ev tipini en iyi örnekleri günümüze kadar korunarak gelmiştir. UNESCO tarafından korum altına alınarak gelecek nesillere bu kültürel yapının kalması amaçlanmıştır. Her yıl yüzbinlerce ziyaretçi ağırlamaktadır. Bu sayı sürekli bir artış göstermektedir. Safranbolu Evleri bir birinin güneşini asla engellemez. Camları, diğer komşu evin camına bakmaz. Safranbolu evleri genelde iki veya üç kattan oluşmaktadır. Giriş katlar genelde erzak deposudur. Ağustos ayında bile buz gibi soğuktur.          Safranbolu evlerinin mahremiyete dayalı bir iç mimar söz konusudur.Yani haremlik selamlıktır. Evlerde sofa denilen ortak kullanım alanında orta boyda büyük bir havuz vardır.. Safranbolu evlerinin tavanında harika  ahşap oymacılığı hakimdir ve çok sağlamdır. Mutfak ile erkek misafirlerin ağırlandığı oda yan yanadır. Türk misafir perverliği gereği yaklaşık her odada mutlaka tuvalet ve banyo vardır. Evin kapısında 2 adet iç içe biri küçük biri büyük kapı tokmakları vardır. Küçük kapı tokmağını kadın misafirler çalardı tiz bir sesi çıkardı. Bu sese evin kadınları bakmaya giderdi. Erkek ziyaretçiler kalını çalardı evin erkek bireyleri misafiri karşılamaya giderdi. Harika gözlere şenlik bir tavan süslemesi hakimdir. Ahşap işçiliği evin içinde buram buram kokar. Sokaklar ve evlerin avluların taş döşeli yani Arnavut kaldırımlıdır. Rutubetin en aza indirilmesini, sel suların oluşmasını engellediği gibi ağaç köklerin yeterli bir şekilde su almasını sağlamaktadır. (DEVAM EDECEK) 

Yazarın Diğer Yazıları